7

2K 239 65
                                    

Selam! Bu bölüm de dahil olmak üzere buradan sonraki bütün bölümleri 2021 yılında güncel olarak yazmaktayım. Önceki ilk 6 bölüm kitabın ilk yayınlanmaya başladığı 2017 yılında yazılmıştı. Birkaç değişiklik yapıp yeniden yayınladım. Yazım stilim son 4 yılda ne kadar değişti bilmiyorum, bunu hep beraber göreceğiz. Artık bölümler böyle üst üste ve hızlı gelemeyecek çünkü ilk 6 bölümü çoktan yazmış olduğum için üst üste yayınlamıştım. Bundan sonraki bölümleri yavaş yavaş yayınlayacağım. Hepinize iyi okumalar!

Not: Bu bölümü okumaya başlamadan önce yıldızlamaya ne dersiniz? 🙃

Sabah altı buçuğa kurulu olan alarmımın çalmasına on dakika kala uyandığımda günün ilk ışıklarının yavaş yavaş odamı aydınlattığını fark ettim. Hızla yataktan kalkıp odamın içerisindeki banyoya girip yüzümü yıkadım. Yüzümü havluyla kurularken bir süre banyo aynasında kendimi inceledim. Sabahın bu saatinde uyanmış olmama rağmen dinç görünüyordum. Bu durumun uykumun her zaman oldukça düzenli ve cildimin daima parlak olması ile ilgili olduğunu tahmin etmek zor değildi. Kahverengi gözlerimi süsleyen uzun kirpiklerim, buğday tenim ve içerisinde açık tonları barındıran saçlarım uyum içerisindeydi. Kendimi bildim bileli fit bir vücuda sahiptim çünkü ilkokuldan beri düzenli olarak spor yapıyordum. Aynada kendimi uzun süre incelememin sebebi yine de bunlar değildi, uzun kirpiklerimle gizlenmiş kahverengi gözlerim artık bana birini hatırlatıyordu. Onun hayatıma girdiği andan itibaren her aynaya bakışımda uzun süre gözlerimi inceliyordum istemsizce. Annemin masmavi gözlerini hatırladığımda ise içim sızlıyordu. Biliyordum, gözlerimi babamdan aldığım zaten oldukça açıktı, yine de geçmişteki o küçük çocuğun her zaman bu gözlerin sahibini merak ettiğini biliyordum. Kendime gelmek istercesine kafamı salladım hafifçe, ellerim yine buz kesmişti, onun hayatıma girmesi ve başıma gelen her şey çok hızlı gelişmişti. Hazır değildim, hazırlanmıyordum da. Merak etmemiştim, merak edip etmediğimi kendime soracak kadar bile düşünmemiştim, asla izin vermemiştim onu aklıma getirmeye, onu bir an olsun anneme sorma isteğime, çünkü hayatıma girme ihtimalinin bile her şeyi değiştirebileceğini biliyordum. Belki bizi üzmesinden korkuyordum, en çok da annemi üzülürken görmekten korkuyordum. O yüzden izin vermedim, yine de içten içe bütün hücrelerimde bastırmaya çalıştığım o his çığlık çığlığaydı yıllardır. O hissi susturmaya çalışmak için her şeyi yapmıştım, ancak ilk defa bugün aynada dakikalardır kendimi izlerken hatırıma getirebildim o hissi. Onu bulduğumda güçsüzleşmekten korkuyordum, biliyordum, güçsüz yanımın o olduğunu ve anneme onu sormadığım her gün daha da güçlendiğimi sandığımı...

Aynada kendimi izlerken düşüncelere dalışım uyanmamdan on dakika sonra çalan alarmımla son buldu. Banyodan çıkıp yüksek sesle çalan alarmımı kapattım ve spor taytımı ve kısa spor atletimi üzerime geçirdim. Saçlarımı sıkı bir atkuyruğu yapıp odadan çıktım. Tam o sırada koridorun sonundaki odanın kapısı açıldığında az önce kendi düşüncelerimle boğuşurken unuttuğum en önemli ayrıntıyı hatırladım. Sevgilim. Kendimi bir anda içinde bulduğum bu dünyanın bir parçası olan kişi. Kafamı açılan kapıya çevirdiğimde o da beni görmüştü. Uykulu gözleri bir süre üzerimde gezindiğinde anın tuhaflığı dilimi dondurmuştu. Bir süre bir şey diyemedim.

"Günaydın."

Konuşan o olmuştu, zaten ben de ondan beklemiştim bunu.

"Günaydın. Rahat uyuyabildin mi? Yorgun görünüyorsun."

Gerçekten de öyle görünüyordu. Sanki bütün gece uyuyamamış gibiydi.

"Aslında rahat uyudum ancak sabah seni rahatsız etmemek için çok erken bir saate alarm kurup evden çıkmayı planlıyordum, sen benden daha erkenci çıktın."

DAUGHTER OF DOWNEY / CHRIS EVANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin