Robert'a şaşkın bir şekilde baktığımda duymayı beklemediğim bir cümle duymanın şokunu yaşıyordum.
"Ailenle tanışmak mı? Ama onlar beni biliyorlar mı?"
Sesim şaşkınlığımı gizleyemezken yaptığı tek şey gülümsemekti, gülümserken yüzünde oluşan geçirdiği yılların hatırası kırışıklıklar ona yakışıyordu.
"Mektup bana ilk ulaştığında ve annenin adını gördüğümde bir şeyler olacağını anlamıştım. Mektubu okur okumaz çok tuhaf hissettim Grace. O an ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, odada saatlerce durdum belki de düşünerek, ne hissedeceğim, neyin doğru olduğu gibi şeyler konusunda bir çıkmaza düşmüştüm. O an bana hayatımın en doğru kararlarını aldıran kadına danışmak istedim, karıma. Hemen gidip her şeyi ona anlattım ve ondan fikir aldım. Bana koşulsuz güvendiğini biliyordum, o yüzden şüphesiz ki bu konuda da objektif davranacaktı. Seni hemen bulmam gerektiğini bana söylediği an o gece seni araştırdım. Ve şu an karşımdasın."
Karşımda söylediği cümleleri elimden olmadan ağzım açık bir şekilde dinlemiştim. Karısından bir şey gizlemediği aşikardı, birbirlerine olan güvenleri ve sevgileri beni nedensizce mutlu etmişti. Böyle bir eşe sahip olduğu için onun adına mutluydum ancak hala ailesiyle bugün tanışma konusunda biraz gergindim.
"Benim geleceğimi biliyorlar mı?"
Derin bir nefes aldı, yüzünde tuhaf bir huşu ifadesiyle bana baktı.
"Şu an burada seninle olduğumu biliyor. Seni ikna edebilirsem gelebileceğini söyledim. Evet daha iki gün oldu ama ben bu işin sonradan olmasındansa şimdi olup alışma sürecinin uzamasını yeğlerim."
Fark etmeden dudaklarımı ısırdığım o an dişlerimi hemen çektim, dudağımın yara olması en son istediğim şeydi. Parmaklarımı oynatıp onun gözlerime bakmasına fırsat vermeden ellerimle oynadım, bu sırada bunun doğru olup olmayacağını düşünüyordum, daha hiçbir şey kesin değilken annemin yıllar önce yazdığı bir mektup onu kızı olduğuma ikna etmişti bile, bu benim için zor bir karardı ama eğer bunu bugün yaparsam iki gündür beni yiyip bitiren sorulara kendimce yanıt alacaktım. Kafamı kaldırıp başımı bir aşağı bir yukarı salladığımda adamın gözlerinin içi güldü, hesabı isteyip ayağa kalktı ve arabaya doğru yürürken bana bakıp kafasıyla 'hadi gel' işareti yaptı.
Arabaya binip de evine giden yola kadar hiçbir şey konuşmadık, tek düşündüğüm eve girdiğimizde karısının ve çocuklarının bana nasıl davranacağıydı, istemeden terliyor olmama rağmen ellerim buz gibiydi, aşırı gergindim. Derin nefesler alıyor, kalbimin yerinden çıkacak kadar çarpmasına engel olamıyordum.
"Sakin ol, biliyorum bu çok tuhaf bir şey ve ben de ilk defa yaşayacağım ama gergin bir ortam olmayacağına eminim."
Araba sonunda benimkinin neredeyse iki buçuk katı bir evin –malikanenin?- önünde durduğunda gözlerimi kocaman açtım, bu adam bir rolünden ne kadar kazanıyor, diye düşünmeden edemedim. Robert, kapıyı kendi anahtarıyla açmak yerine ya da kapının yanında bulunan cihazdan kapı şifresini girmek yerine zili çaldı ve öylece bekledik. Kapıyı bir çalışanın açmasını umarken daha dün bilgisayarımdan fotoğraflarına baktığım kadın, Robert'ın karısı, açınca hafiften şaşırdım.
Kadın önce bana sonra Robert'a baktı, hafifçe gülümsüyordu ama bu zoraki bir gülümseme miydi emin değildim. Parmak uçlarında kalkıp kocasına yaklaştı ve "Hoş geldin hayatım," deyip adamın yanağına bir öpücük kondurdu. Tuhaf bir şekilde yüzümde hiçbir ifade olmadan onu izledim, hangi ifadeyi takınacağımı bilmediğimden öylece duruyordum. Kadın tekrar bana baktığında elini uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAUGHTER OF DOWNEY / CHRIS EVANS
FanfictionBu yaşıma kadar adını bile merak etmediğim adam kapıma dayanıp "Sanırım senin babanım," dediğinde tek bir cümlenin hayatımı tamamen değiştirebileceğini bilmiyordum. Yanılmışım. Chris Evans Hayran Kurgu 14.01.2017 Glaceetfeu