2

3.8K 294 307
                                    

Arabanın direksiyonunu zar zor kavrayan ve titreyen ellerime söz geçiremiyordum. Sadece ellerim değil bütün vücudum birkaç saat önce yaşadığım şeylere tepki veriyordu. Vücudum kaskatı kesilmiş, kalbim hızlı temposuna bir türlü son vermemişti. Bir an önce kendimi eve atmak istiyor, ılık duşun altında saatlerce kalıp düşünmek istiyordum. Eve girer girmez planımı gerçekleştirip üstümdekileri bir çırpıda çıkardım ve kendimi duşa attım. Ilık su biraz olsun beni rahatlatmıştı ama beynimdeki düşüncelerden kurtulmak o kadar da kolay değildi. Yaşadığım şeyin film sahnesinden bir farkı yoktu. Yarın dünyaya gelmeme vesile olmuş, genlerini taşıdığım adamla bir yerde buluşup konuşacaktım. Neyi konuşacağımdan bile emin değildim sadece annemi anlatmasını isteyecek, nasıl tanıştıklarını öğrenecektim. Ayrıca ailesinin beni bilip bilmediğini öğrenmeye çalışacaktım ama her şeyden önce adamı biraz araştırmam gerekiyordu. Duşta geçirdiğim zaman planladığımdan az sürdü. Saçımı havluya sarıp üstüme bornozumu geçirdim ve benden beklenmedik şekilde odanın bir yerlerine fırlatılmış kıyafetlerimi toplamadan laptopımı aldığım gibi yatağa oturdum. Google'ın arama motoruna adını yazarken bugün bana hiç adını söylememiş olmasına rağmen onu aslında tanıyor olduğumu fark ettim. Yüzünü biliyordum ama adını bu kadar çabuk Google'a yazmam beni şaşırtmıştı. Çıkan yüzlerce sonuca şöyle bir göz gezdirdim. En önemli rolü Iron Man'di. Çocukların hayallerini süsleyen bu kadar meşhur bir kahramanın babam olması içime tuhaf bir his yaymıştı. Şu zamana kadar onlarca filmde oynamış, herkes tarafından sevilen bir oyuncuydu. Vikipedi'den hayatını okurken karısını ve çocuklarını da Google'da arattım. Karısı orta yaşlarını geçmiş olmasına rağmen güzelliğinden bir şey kaybetmemiş, güler yüzlü bir kadındı. Birlikte çektirdikleri fotoğraflarına bakınca birbirlerini ne kadar çok sevdikleri kolayca anlaşılıyordu. Eski karısından olan oğlunu arattığımda karşıma pek fotoğraf çıkmamış olsa da benden birkaç yaş küçük olduğunu öğrendim. Babasına benziyordu ve biraz da bana. Az önce hissettiğim tuhaf his tüm hücrelerime yeniden yayılmıştı. Şimdiki karısından olan biri erkek diğeri kız çocukları benden oldukça küçüktü. Fotoğraflarda çok tatlı görünüyorlardı. Mutlu bir aile diye geçirdim içimden. Herkes tarafından sevilen bir oyuncu, güzel bir eş, dünya tatlısı çocuklar. Ve sonra ben. Adamın hayatına gökten düşen bir taş gibi düşmüş olmalıydım. Acaba annemin mektubunu okuduğunda neler hissetmişti? Mektubu göz ardı etmek hiç aklına gelmiş miydi? Beni neden hemen buldu? Ve son olarak bundan sonra ne yapacağız?

Aklımdan çıkmayan onlarca soruya yanıt bulamamak beni çıldırtıyordu. Mektupta annemin ilk aşkı olduğu yazıyordu. Peki neden ayrılmışlardı? Neden annem onunla hiç temasa geçmedi? Neden beni yeni öğrendi? Ve neden annem bu mektupları ona ölümünden 5 yıl sonra gönderdi? Sorularımın beni yiyip bitireceğini anladığım o an kafamı dağıtmaya karar verdim. Bütün gece onun en meşhur rolü olan Iron Man serisini izleyecektim ancak Iron Man filmleri dışında Yenilmezler adlı bir film serisinde de aynı karakteri oynadığı için internetten düzgün sırasını buldum. İzlemem gereken neredeyse ondan fazla film çıkınca sırayı bozmadan sadece onun oynadığı filmlere bakmaya karar verdim. İnsanların onu sevmesine neden olan bu rol belki beni de etkilerdi.

Gözümü yoran dağınıklığı bir çırpıda toplayıp pijamalarımı giydim ve saçımı kuruttum. Bu sırada dolmakta olan Iron Man filmi için mısır patlatmaya karar verdim. Bu gecelik bu yağlı atıştırmalığı yiyerek kaçamak yapabilirdim. Laptopı alıp salondaki koltuğa kuruldum ve ağzıma attığım birkaç mısırdan sonra filmi başlattım. Film bittiğinde yüzümdeki ufak gülümsemeyi söndüremiyordum. Sonu çok havalı bitmişti ve Tony Stark rolüne bayılmıştım. Gerçekten iyi bir oyuncuydu ve filmlerini daha önce izlemediğim için kendime kızdım. Hızla 2. Filmi de izledim. En az birincisi kadar bayıldığım bu film boyunca bir kez bile dikkatimin dağılmadığını fark ettim. Süper kahraman filmlerini sevmiştim ve uzun süre etkilerinden çıkmayacaktım. Neden daha önce ilgimi çekip izlemediğimi düşünürken kaşlarımı çattım. Genellikle Scorsese, Nolan gibi yönetmenlerin filmleri ilgimi çektiği için bu tarz filmlere hep üstten bakmıştım. Önyargılarımdan dolayı kendime kızdım ve diğer filmi açtım. Yenilmezler filmini başlattıktan sonra bazılarını yüz olarak tanısam da bazılarını ilk defa gördüğüm birçok oyuncuyla karşılaştım. Samuel L. Jackson hariç hiçbirini çok iyi tanımıyordum. İsimlerine ve yüzlerine aşina olsam bile oynadıkları filmleri sayamayacak kadar uzaktım. Filmin başında anlamadığım sahnelerin olmasını diğer Marvel filmlerini izlemememe bağladım. Iron Man filmlerine nazaran daha az Tony Stark sahnesi bulunduran film başlarda beni sıksa da sarışın bir dünya dışı varlığın önündeki boks torbasını yumruklaması dikkatimi anında ekrana çekti. Birkaç dakika süren sahneden sonra filmi durdurup adamın kim olduğunu öğrenmeye karar verdim. Yüzü aşırı tanıdık gelse de ismi bir türlü aklıma gelmediğinden Yenilmezler filminin tüm oyuncuları arasından aramak zorunda kaldım. İsmini gördüğümde gözlerimi büyütmek zorunda kalmıştım, adını iyi biliyordum sadece bu filmde onun oynadığını bilmiyordum. Adamı birkaç romantik filmde görmüştüm ancak daha önce oynadığı Fantastik Dörtlü filmini kesinlikle izlemiştim. O filmde de onu çok beğendiğimi hatırladım ancak o zaman araştırma gereği duymamıştım. Filmde oynayan oyuncuların hepsi çok ünlü ve tanıdıktı ve ben her yerde gördüğüm Yenilmezler'i kimlerin oynadığını umursamamıştım bile. Popüler kültüre ayak uyduramayacak kadar yaşlı değildim, daha 26'ımdaydım ve dış görünüşüm yaşımı tam olarak gösterse de davranışlarım otuzlarının ortasındaki bir kadın gibiydi. Filme devam edip sonuna geldikten sonra genç kız gibi davranmayı ne kadar çok özlediğimi fark ettim. Eskiden sürekli sinemaya gider, birçok ünlüyü tanır çoğunun en büyük hayranlarından olup odama resimlerini yapıştırırken şimdi bantın veya yapıştırıcının izi kalır diye duvarlarıma dokunamıyordum. Iron Man 3'ü yarın izlemeye karar verip sekmeyi kapattıktan sonra ekrana diğer sayfada açık kalan Chris Evans araması geldi. Adamın filmlerinin isimlerini, doğum yerini, yaşını ve fotoğraflarını inceledikten sonra babam olma olasılığı çok yüksek olan Robert'la fotoğraflarına bakmaya karar verdim. Acaba ne kadar iyi tanışıyorlardı? Karşıma çıkan yüzlerce resime ve videoya ağzım açık bir şekilde bakarken aklımdaki sorunun yanıtını almıştım. Beraber programlara katılmış, videolar çekmiş, galalara gitmişlerdi. İçten içe içimde oluşan garip bir hisse engel olamadım. Bu beni sevindirmiş miydi? Veya iyi mi hissetmiştim? Bu saçma hisse gözlerimi devirip bilgisayarı kapattım. Kendimi yatağıma attığımda günün yoğunluğunun etkisiyle hemen uyudum.

DAUGHTER OF DOWNEY / CHRIS EVANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin