Birden bütün bedenimi saran iri kollara karşı ne diyeceğimi bilemeden öylece kaldım.
"Tatlım, bu olanlardan dolayı çok üzgünüm."
Ne dediğini bile anlamadığım adam bana sıkı sıkı sarılmış, gözlerimi neredeyse kör edecek olan gazetecilerin flaşlarına karşı bir kalkan gibi önüme geçmişti. Benden çok uzundu ve sarıldığında kucağında neredeyse kaybolmuştum ve... Harika kokuyordu. Kaliteli ve pahalı bir parfüm kullandığına emindim, sanki buraya gelmeden önce üstüne bütün şişeyi boşaltmış gibi, buram buram, harika bir parfüm kokusu vardı üzerinde.
Afallamıştım. Ne onu itekleyebildim ne de tek kelime edebildim. Daha o gün arama motoruna ismini yazıp araştırdığım adamın kapımda bitip onca gazetecinin arasında bana sarılması beynimi dondurmuştu, ne yapacağımı bilemedim. Sırtımı saran sıkı kolları biraz gevşedi ve geri çekildi. Mavinin güzel bir tonu olan gözlerinde anlamlandıramadığım bir ifade vardı. Hüzün? Pişmanlık? İstemsizce kaşlarıma kaldırıp ona baktığımda onun bana sarılmasından itibaren gazetecilerin sorduğu yüzlerce soru kulağıma uğultu gibi geliyordu. Hipnoz edilmiş gibi gözlerine bakıyordum ve hiçbir şey yapamıyordum. Kollarını bedenimden çekeceğini sandığım anda ellerini omuzlarıma koydu gözlerime yine anlam veremediğim bir ifadeyle baktı.
"Her şeyi mahvettiğim için özür dilerim, Robert'ı karıştırdığım için özür dilerim. Gelip seninle konuşması gereken bendim, o değildi."
Havaya kalkan kaşlarım birden çatıldı çünkü dediklerinden bir şey anlamıyordum. Robert'ın ismini söylediğinde gözlerimi bizden birkaç adım uzakta duran Robert'a kaydırdım. Başlarda o da benim gibi bir şey anlamamış gibi görünse de sonradan bir şeyler anlamış olacak ki bana imalı bir şekilde baktı. Ne anlatmak istediğini gözlerinden anlamıyordum o yüzden o bu şova itiraz etmeyecekse ben de etmeyecektim. Chris Evans her ne yapıyorsa ona göre davranacaktım. Adam ses tonunu alçalttı ve gözlerindeki hüznü yoğunlaştırdı.
"Üzgünüm."
İşte o an neler olduğu kafama dank etti. Beynimde şimşekler çarpıyordu. Tabii ya! Dünyaca tanınan oyuncu, iyi bir aktör...İşini yapıyordu. Rol yapıyordu! Zor tahmin edilebilecek bir şey olmamasına rağmen düştüğüm şu garip durumda zar zor fark etmiştim ne yapmaya çalıştığını. Sevgilim gibi davranıyordu, Robert'ı düştüğü durumdan kurtarmak için. Zaten çatık olan kaşlarım iyice çatıldı, Robert'la demek bu kadar yakınlardı. Ayrıca aklımda dönüp duran soru birden yanıtlanmak istedi: Robert'ın kızı olduğumu biliyor muydu?
O anlarda küçük şovumuza –Chris Evans'ın şovuna- Robert da dahil oldu. Chris'in yanından geçip yanıma yaklaştı. O yürürken bile onlarca flaş patlıyordu. Kolunu kaldırıp elini omzuma koydu, yaptığı bu hareket geçen gün masadan kalktığımda elimi tutması gibi tuhaf hissettirmişti. Parmaklarını omzumda hareket ettirdiğinde sanki bir şey söyler gibiydi. Onlar gibi rol mu yapmam gerekiyordu? Hadi be! İki tane dünyaca ünlü profesyonel aktörün yanında ne kadar da sırıtırdım ama.
"Bence bunu içeride konuşsanız daha iyi olur."
Robert bana değil de onlarca gazeteciye bakarken yanımda sanki o değil de Tony Stark var gibiydi. Chris Evans bakışlarını tekrardan bana çevirdi ve o hüzünlü ifadesini takındı. Tamam top bana atılmıştı, gol atma sırası bendeydi. Yapabileceğin en iyi rolü yap Grace! Dudaklarımı araladığım sırada önümüzde durup fotoğraf çekmekte olan insanlardan konuşmalar duyulmaya başladı. O an soru sormayı bırakıp bir süre sessizce bizi izlediklerini fark ettim. Kızıl saçlı genç bir kız gülerek,
"Siz sevgili misiniz?" diye sorduğunda herkes gaza gelip pek çok aynı soruyu sormaya başladı.
En azından konuşmama gerek kalmamıştı. Sadece gülümsedim ve yönümü Chris Evans'a çevirdim. Her ne kadar içten içe tuhaf hissetsem de kollarımı açtım ve beline sarıldım. Gözlerimi yalandan bir mutlulukla kaplayıp ona baktım ve başımı 'evet' anlamında salladım.
Kalabalıktaki uğultular artarken flaşlar bu anımızı sonsuza kadar kaydetmişti bile. Robert bir gazetecinin mikrofonunu aldı ve direk kameraya baktı. Yüzünde ciddi bir ifade vardı.
"Umarım bir daha hakkımda itibarımı zedeleyecek yalan yanlış haber yapmazsınız."
"Ayrıca-"
Yüz hatları sertleşti ve duraksadı.
"Bu haberleri çıkaran herkes hesabını verecek. Şimdilik görüşürüz millet," parmağıyla bizi gösterdi sertleşen hatlarını yok etti,
"Bu ikili biraz yalnız kalmayı hak ediyor."
Gazeteciler onu dinlemeyip kimliğim hakkında yüzlerce soru sorarken Chris Evans ile sarılarak evime doğru yürüdük. Robert'ın da arkamızdan geldiğini hissedebiliyordum. Evin içinde olacakları şimdiden merak ediyordum.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAUGHTER OF DOWNEY / CHRIS EVANS
FanfictionBu yaşıma kadar adını bile merak etmediğim adam kapıma dayanıp "Sanırım senin babanım," dediğinde tek bir cümlenin hayatımı tamamen değiştirebileceğini bilmiyordum. Yanılmışım. Chris Evans Hayran Kurgu 14.01.2017 Glaceetfeu