Anahtarı deliğe soktu. Hiç zorlanmadan çevirip kapıyı açtığında yüzünde bir gülümseme oluştu. Yavaş adımlarla eve girerken gözlerini hafifçe kısıp karanlıkta daha iyi görmeye çalıştı. Eve daha önce gelmemişti ancak içini ezbere biliyordu. Bir emlak sitesindeki eski ilanlardan fotoğraflarını indirmiş günlerce en ayrıntısına kadar incelemişti. Karanlık onun için problem değildi. Birkaç adım atıp ilerisindeki merdivenlere yönelirken şapkasını düzeltti. Adımlarını yavaş atıyordu; sessiz hareket ediyordu. Kalbi olduğundan hızlı atıyordu ancak bunun sebebi yakalanma korkusu değildi. Sadece heyecanlıydı ve gülümsemesi buna eşlik etmekten çekinmiyordu.
Yukarıya çıktığında aradığı şeyin hangi kapının ardında gizli olduğunu çok iyi biliyordu. Kapının aralık olmasını fırsat bildi. O kadar yavaş ve sessizdi ki adımlarını kendisi bile duymuyordu. Odaya girdiğinde karanlıkta etrafı seçmeye çalıştı. İndirdiği fotoğraflardan odanın her bir köşesini çok iyi biliyordu ancak o fotoğraflarda evde hiçbir eşya yoktu. Bu yüzden kafası biraz karışsa da gitmesi gereken yeri iyi biliyordu. Adımlarını önceye göre hızlandırdı ve yatağın başında durdu. Kurtarıcı meleği karşısındaydı. Uyurken o kadar huzurlu görünüyordu ki ona dokunmaya bile kıyamazdı. Öylece bir süre onu izledi. Ardından gözleri yanındaki adama kaydı. Yüzünde iğrenir gibi bir ifade oluştuğunda nefes alış verişi değişti. O meleğine dokunmaya bile kıyamazken bu adamın onun yanında olması midesini bulandırıyordu.
Elini uzattı ve meleğinin göğsüne kadar örtülü yorganını yukarıya çekip çıplak omuzlarını örttü. Bir anlığına onun yanında yatan adamın o olduğunu hayal etti. Ona sarıldığını ve bedeninin kokusunu içine çektiğini... Hayır, bunlar için daha çok erkendi. Karşısındaki de tıpkı kendisi gibi hisler beslediği zaman yaşanacaktı hepsi. Şimdilik sadece ona ait bir şey alıp gidecekti.
Giyinme odasına doğru yürürken gözlerini meleğinden ayırmadı. Odaya girdiğinde etrafı incelemeye başladı. Her şey o kadar karanlıktı ki cebindeki telefonunu çıkarıp flaşını açtı. Özel bir şey seçmeliydi. Ona çok yakışacak bir şey...
Gözleri aradığı şeyi bulduğunda yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirdi. Kendisini yeniden meleğinin yanında uyuyan adamın yerinde hayal etti. Gülümsemesi derinleştiğinde elindeki şeyle odadan çıktı.
O sırada meleği yatakta kıvranıp yorganını iyice bedenine sardı. Onun uykudaki masumiyetini birkaç saniye daha seyre daldı. O kadar güzel görünüyordu ki saatlerce öylece dikilebilirdi. Birkaç dakika boyunca odadaki tek ses nefes sesleri olduğunda gitmeye karar verdi. Ne olur ne olmaz diye cebinde tuttuğu güvencesi olan beze dokundu. Meleğine son bir kez daha baktı.
Tam o sırada beklemediği bir şey oldu. Meleği yatakta doğruldu, üstündeki yorganı sıkıca bedenine sarıp karşısındaki adama baktı. En başta ne gördüğünü seçemedi ancak karşısındaki çehreyi tanıdığında yüzünde karanlıkta bile çok net seçilebilen bir korku ifadesi yerleşti. O an eli hali hazırda güvencesinde olan adam kendinden beklemediği bir hızda öne atıldı ve elindeki bezi meleğinin burnuna bastırdı. Bilinci gittikten sonra yavaşça yatağa yatırdı. Yanında uyuyan adam biraz hareket etse de o kadar sessizdi ki kendisini duymamıştı. Meleğinin üstünü iyice örtüp yanındaki adama tekrardan tiksinirmiş gibi baktı. Ardından geldiği gibi sessizce evi terk etti.
-
Büyük bir şaşkınlıkla bir süre ekrandaki mesaja baktım. Scott yaşadığım şaşkınlığı fark etmişti ve sabırla beni izliyordu.
"Grace?"
Adımı söyleyerek beni kontrol ettiğinde başımı kaldırıp ona baktım.
"Bir arama yapmam lazım Scott."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAUGHTER OF DOWNEY / CHRIS EVANS
FanfictionBu yaşıma kadar adını bile merak etmediğim adam kapıma dayanıp "Sanırım senin babanım," dediğinde tek bir cümlenin hayatımı tamamen değiştirebileceğini bilmiyordum. Yanılmışım. Chris Evans Hayran Kurgu 14.01.2017 Glaceetfeu