"Gerçekten inanmıyorum sana Grace! Adamın teklifini kabul mü ettin?"
Sırtımı koltuğa yaslayıp derin bir nefes aldım. Skylar ise büyük bir şaşkınlıkla bana bakıyordu.
"Ne yapsaydım? Herif canının istediği kişiyi başhekim yapabiliyor. Eğer kabul etmeseydim eminim ki tecrübesiz birini başımıza getirip bir şekilde bana ders vermeye çalışacaktı."
Skylar kaşlarını hafifçe kaldırmış bana bakarken sekreteri içeri girdi ve az önce istediğimiz kahveleri masaya bıraktı.
"Benim tanıdığım Grace adamın suratına yumruğu geçirip o hastaneden ayrılırdı."
Kahvesini önüne alıp sekreterine teşekkür ettikten sonra gözleriyle onun odadan çıkmasını takip etti.
"Benim tanıdığım ben de bunu yapardım ancak o hastaneye yıllarımı verdim. Böyle bir adamın beni caydırmasına izin verip bütün emeklerimi yok sayamam. Altı üstü bir kokteyl. Çok da umurumda değil."
Önümdeki kahveye uzanıp aldım ve birkaç yudum içtim.
"Sen de gelirsen harika olur," diye devam ettim.
Ben bu teklifi sunar sunmaz Skylar gözlerini benden kaçırdı.
"Cumartesi demiştin değil mi?"
Kaşlarımı çattım. Garip davranıyordu.
"Evet," dedim tek kaşımı hafifçe kaldırarak.
Kahvesinden büyük bir yudum aldı.
"Gelemem."
Bu cevabı aldığımda şaşırdım. Cumartesi işi olmadığını düşünmüştüm.
"Neden?"
"Çünkü Indio'nun konserine gideceğim."
Bu cümleyi bir çırpıda söylediği için hiçbir şey anlamamıştım. Sanki kendi kendine hızlıca mırıldanmış gibiydi.
Ona biraz daha yaklaştım.
"Anlamadım?"
"Indio'nun konserine gideceğim."
Kahvemi masaya bırakıp şaşkınca ona baktım.
"Nasıl yani?"
Skylar yaramazlık yaparken yakalanmış çocuk gibi oturduğu koltukta küçüldü ve gözlerini benden kaçırdı. Ben ise yargılayan gözlerle ona bakıyordum ve bakışlarımla nasıl başa çıkacağını bilmediğinin farkındaydım.
"Of! Tamam be! Kardeşinle takılacağım."
Bir anda savunmaya geçtiğinde güldüm. Yine de şaşkınlığım devam ediyordu.
"Bu nasıl oldu? Indio bende kalalı daha bir hafta bile olmadı!"
Skylar gülümsedi. Düşüncelere dalmış gibiydi. Onu böyle görünce masasında bulunan muhtemelen bir davasıyla ilgili olduğunu düşündüğüm dosyayı alıp hafifçe ona vurdum.
"Hey, sana diyorum!"
Yeniden kendine geldiğinde derin bir nefes aldı.
"Ona numaramı verdim. Sende kaldığı gün eve dönmeden önce numaramı istedi. Sonra da aradı ve konserine gelmemi istedi. Ben de kabul ettim. Bu kadar. Aramızda bir şey yok sadece konserine gideceğim o kadar."
Ne diyeceğimi bilmediğim için kahvemden koca bir yudum aldım ve oturduğum koltuğa yayıldım.
"Bir şey demeyecek misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAUGHTER OF DOWNEY / CHRIS EVANS
FanfictionBu yaşıma kadar adını bile merak etmediğim adam kapıma dayanıp "Sanırım senin babanım," dediğinde tek bir cümlenin hayatımı tamamen değiştirebileceğini bilmiyordum. Yanılmışım. Chris Evans Hayran Kurgu 14.01.2017 Glaceetfeu