"Grace'i gördün mü Robert?"
Sırtımın ne zaman yatakla buluştuğunu bilmiyordum. Bütün sesler sanki ben fanustaymışım gibi duyuluyordu. Bulunduğum odada, kapının dışarısındaki tanıdık sesi duyduğumda herhangi bir tepki veremedim.
"İçeride, uyuyor."
Robert cevap verdiğinde bir süre sessizlik oldu. Ardından odanın kapısı açıldı. Gözlerim kapalıydı ancak uyumuyordum. Yatağımın ucunda bir ağırlık hissettim; birkaç saniye geçmeden yanaklarımda gezinen sıcak elleri fark ettim.
"Sarhoş oldu değil mi?"
Yanaklarımı okşayan ellerin sahibi konuştuğunda yanındaki kişi "Hıhı," dedi.
"Onu eve götürsem iyi olacak," diye devam etti.
"Bu gece burada kalabilir."
Bir süre sessizlik olduğunda eller yüzümde gezinmeye devam etti.
"En azından bu elbiseyle uyumasın. Üstünü değiştirebilirim."
Gözlerimi kırpıştırmaya çalıştım ancak alkol bedenimi ele geçirmişti. O yüzden felç olmuş gibi yatıyordum.
"Bana kızımın üstünü değiştirmeyi mi teklif ediyorsun Evans?"
Az önceki konuşmaların aksine biraz daha yüksek ve şaşkın bir ses duyduğumda yatakta sonunda hareketlendim.
"Grace, uyanık mısın?"
Yatağımın ucunda oturan ve elleriyle yüzümü okşayan Chris benimle konuştu.
"Hıhı," diyebildim.
Gözlerimi araladığında endişeli gözleriyle bana bakıyordu. Ayak ucumda dikilmiş olan Robert ise ifadesizdi. Bir süre bizi izledikten sonra boğazını temizledi.
"Pekala, Evans seni eve götürsün."
O an ne olduğunun bile farkında değildim. Her şey hızlı ilerliyordu. Bedenim yataktan uzaklaştığında Chris'in beni kucağına aldığını anlamıştım. Ben ne olup bittiğini anlamadan ise kendimi arabanın içinde buldum.
"Seni bir dakika gözümden ayırıyorum ve sen sarhoş oluyorsun Grace."
Chris isyan edercesine konuştuğunda sadece hafif bir inilti çıkardım.
"Neden bu kadar içmeye başladın ki?"
Araba çalıştığında başımı iyice koltuğa yaslamıştım. Emniyet kemerimin sıkıca takılı olduğunu yeni fark etmiştim. Bedenimin düşmesini engelliyordu.
"Ona baba dedim."
Ben ne zaman konuştuğumu bile fark etmeden sözler ağzımdan dökülmüştü.
"Ne zaman?"
Şaşkın bir ses beklerken ifadesiz bir tonla konuştu.
"Sarhoşken...Sarıldık. Ben de ona baba dedim."
Bacaklarımda sıcak elini hissettiğimde beni şefkatle tuttu.
"Bunun bir gün olması gerekiyordu." Sessizleşti, "Şimdi kendini yorma, yarın sabah her şeyi anlatırsın."
-
Gözlerimi araladığımda üzerimde Chris'in tişörtlerinden biri vardı. Bana oldukça bol geldiği için elbise görevi görüyordu. Başıma saplanan keskin ağrıyla doğrulduğumda Chris yanı başımda uyuyordu. Hareketlendiğimi fark edip gözlerini açtı ve gülümsedi.
"Günaydın."
Elimle başımı tutuyordum ve ağrıyı dindirmek üzere başımı ovuyordum.
Ona "Günaydın," diye cevap verdiğimde doğruldu ve başımı ovaladığım yere öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAUGHTER OF DOWNEY / CHRIS EVANS
FanfictionBu yaşıma kadar adını bile merak etmediğim adam kapıma dayanıp "Sanırım senin babanım," dediğinde tek bir cümlenin hayatımı tamamen değiştirebileceğini bilmiyordum. Yanılmışım. Chris Evans Hayran Kurgu 14.01.2017 Glaceetfeu