13.Bölüm

7.6K 212 72
                                    

O kısa anın verdiği şoku hala üzerimden atamamıştım.
Azer hem küfür ediyor hemde kimseyi dinlemiyor o pisliğe yumruklarını geçiriyordu.
Ama içim soğumuyordu. Böyleleri öğretmen olamaz ben değil, bir kız öğrencimde olabilirdi.

Yanağımdan süzülen ılık damlaları yeni farkediyordum.
Zor bela Azeri onun üzerinden aldılar.

Gözleri bana dönünce gözünde öfkeden başka birşey yoktu.
Yanımdan geçip gidince ölmek istedim.
Hayatımda belki de ilk defa ölmek istedim.
O kadar inanmışım ki beni tanıdığına, yanılmışım...
En güvendiğiniz insanın yarattığı hayal kırıklığını, affetseniz bile unutamazsınız.
Ve ben; ona herşeye rağmen, en çok ona güvenmiştim.
Bir kez daha anladım bu hayatta rabbinin adaletine bir güveneceksin, birde kendine güveneceksin.

Hızlıca öğrencileri geçerek öğretmenler odasına gittim.
Çantamı ve paltomu alıp koşarak çıktım okuldan.
Ne güzel(!) zehir etmişlerdi hayatımı.
En sevdiğim şeyi, mesleğimi bile elimden almışlardı.
Birdaha okula dönemem. Çünkü biliyorum o herzaman bir travma gibi beynimde canlanacak.

Artık sadece tek başımaydım.
Hiç kimseyi görmek, sesini duymak veya herhangi birşey istemiyorum.

Gözyaşlarımı hırsla sildim.
Babamların konağına gittim. Gözlerimi tekrar sildim ve yüzüme yalancı bir gülümseme yerleştirdim. Babam kalp hastasıydı ona birşey olabilir. Kapıyı çaldığımda çift tarafa büyük kapı açıldı.

Annem beni görünce hemen büyük adımlarla yanıma geldi.
Boynuma kollarını doladı.
"Guzum hoşgeldin" dedi. Ben ise sadece onda bulduğum huzura kendimi bıraktım.

Kolları gevşeyince bırakmak istemediğim için daha sıkı sarıldı.
Anneler mucizeydi.
Onlara sarıldığınızda biranlık dertler buhar olur.
Sıcaklığına daha çok sığındım. "Yavrum birşey mi oldi niye böyle yapiysen? Hele de bana guzum Azer'le mi kavga ettiniz" diyince kafamı onaylar anlamda salladım.

"Anne ben ayrılmak istiyorum artık hiçbirşeye dayanamıyorum." Diyince annem birseyden korkmuş gibi "hih" dedi.

Ondan ayrılıp yüzüne baktığımda yüzünü yere eğdi.
"Yavrum... eğer ayrılırsan abini öldürürler." Diyince hemen atladım "ama anne barıştılar Azer'le kimse birşey yapmaz artık."

"Gızım sen buraları bilmezsin. Azer öldürmezse diğer abisi öldürecek illa kan dökülecek. Sakın yanlış anlamayasan ben senden vazgeçmedim ama abinin bebesi olacak yavrum. O bebe yetim mi büyüsün guzum?"

Bunu hiç düşünmemiştim.

"Aha şimdi bile eğer buraya habersiz geldiysen hemen silahla gapıyı keserler gızım. "

Gözlerim korkuyla büyüdü.
Meriç abimin merdivenlerden indiğini gördüm. Karısını getirmemişti Şanlıurfa'ya. Hala daha bir açıklama yapmamıştı ama şuanki dertlerimin arasında bu bir hiçti.

Abimle gözlerimiz kesişince biran durdu.
"Abim hoşgeldin" dedi. Kafamı onaylar anlamda aşağı eğdim.
Birseyden şüphelenmesin diye "anne seni görmeye gelmiştim. Ben gideyim artık beni merak etmişlerdir" abimin arkamdan "senin okulda olman gerekmez miydi?" Dedi işkilenmiş bir sesle.
Ona dönmeden "bugün kü derslerim azdı" dedim düz tutmaya çalışarak.

"Peki" dediğini duyunca hemen konaktan çıktım.
Onun yüzünü görmeye hazır mıydım?
Hayır!
Ama mecburum.
Zaten beni suçladığı şeye bakılırsa yüzümü de görmek istemeyecektir.
Bu en azından ortak noktamızdı.

|※※※|

Büyük dış kapısından girer girmez Fazilet Hanımın sesi kulağıma doldu.
Parmağını sallayarak "seni galtak namusumuzu o öğretmenle beş paralık ettin! Benim oğlum karısına dokunmi sen get okulda fingirdeş! Bir köye bizi rezil ettin! Burada namussuz olanı yaşatmazlar!" Dedi.

Hûma Kuşu (Berdel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin