24.Bölüm

5.2K 155 55
                                    


Arkadaşlar telefon fiyatlarını gördükten sonra birdaha telefoncuya gitmeme kararı aldım:))) Böyle bir süre daha idare edeceğim mecburen.
Yani daha buralardayım bir yandan iyi oldu açıkçası.

İyi okumalar Hüma kuşu okuyucuları...

Abim küçük bir şok dalgasından sonra "nasıl? Siz..." dedi durdu devamını nasıl getireceğini bilmeden.

"Hayır. Bizim bir ilişkimiz yoktu ama ben Hüma'yı seviyordum. Unutmaya çalıştım yıllarca. Üniversite için istanbul'a gitti sonra. Gözden uzak olan, gönülden de ırak olur sandım ama yok dinlemedi işte gönül." Dedi sanki o günlere dönüyormuş gibi. Nasılda anlamamıştım gözümün önündeki adamın beni sevdiğini.

"Sen... Hüma'yı severken mi onu zorla evlenmeye zorladınız lan?! Gözyaşlarına nasıl kıydın lan? Sevmek bu mu?" Dedi kısık tutmaya çalıştığı sesiyle. Azer ise kafasını salladı "o gün sinirliydim ama eğer onu başkasıyla görmeye cesaretim olsaydı bir şekilde vazgeçerdim. Ama dayanamazdım onu başkasıyla gördüğümde anladın mı? Her bir gözyaşı yüreğime kor bir ateş gibi düştü. 'Bu kadar mı sevmiyorsun' diye günlerce düşündüm. Bir insana en büyük ceza heralde sevmediği insanı görmektir diye düşünüp gözüne gözükmemeye çalıştım." Dedi iç çekerek.

Bilmeden ne kadarda canını yakmıştım...
Ben ise bu muhabete nokta koymak amacıyla araya girdim "abi olan oldu, biten bitti. Onlar geçmişte kaldı. Sende git artık" dedim son cümlemi sessiz ve yere bakarak söylemiştim.
Çünkü abimin yüzüne bakamıyordum.

"Senle sonra görüşeceğiz! Şimdi sende nasıl girdiysen öyle ikile!" Dedi Azer'e bakarak. Dudaklarımı utançla dişlerimin arasına sıkıştırdım.

Azer bana uzun uzun bakınca, abimde dönüp bana baktı. Daha sonra Azer "arayacağım" dedi ağzını oynatarak ve öpücük attı.
Gülmemek için kafamı yere eğip yanağımın içini ısırdım.

"Sen hala burada mısın?" Dedi Azer'e bakarak. Azer koşarak balkona çıktı. Sonra tekrar döndü "kapıdan çıksam daha iyi olur sanki?" Dedi tatlı tatlı.
Ağzını, burnunu ısırma isteğimi geri teptim.
Abim "s*ktir lan! Nasıl geldiysen öyle çık" ona kıyamayarak "abi valla birdaha gelmez kapıdan çıksın" dedim.

"Merdiveni kaldırmışlar. Süpermen miyim ben nasıl inecem aşağıya?" Dedi Azer.

"Onu girmeden önce düşünecektin. Bide para veriyor adamlara." Diyince Azer en büyük kozunu oynadı "emin misin? Bence bacımı sevdiğini unutuyorsun Meriç Ağa" dedi kaşlarını bilmişlikle kavislendirirken.

Meriç abim boğazını temizledi "düşündüm de bugün merhametli günümdeyim. Birdaha bu evin etrafında dolaştığını görürsem, acımam" dedi. Eliyle kapıyı gösterirken. Azer şeytan gülüşünü sergileyip göz kırpıp çıktı.

Bu haline gülümsemeden edemedim. Abim bana dönüp "sen ne gülüyorsun? Uyu çabuk! P*ç herif" diye homurdana homurdana çıktı.
O çıkınca yüzümdeki gülümseme daha da büyüdü.

Birkaç dakika sonra telefonuma bildirim düştü.

Azer: müsait misin?

Müsaitim, abim gitti.

Azer:arıyorum o zaman;)

Azer arıyor...

Birkaç saniye açmadım. Hatta dakika bile olabilir.
Daha sonra kapanacağını anladığımda açtım.
Her zamanki gibi görüntülü aramıştı.

"Niye açmıyorsun?" Dedi kaşını sorgular biçimde kaldırırken.

"Canım öyle istedi Azer" dedim aksi bir sesle. "Canını yerim. O tatlı canın başka ne istiyor bakayım?" Azer Ağa sen şeytansan bende kuyruğunum.

"Çikolata?" Dedim soru sorarcasına.

"Onu sonra hallederiz başka?" Dedi tatlı tatlı gülümserken.

"Kola?" Dedim. Ona istediğini vermeyecektim.

"Kuşum abur cubur dışında" dedi sinirlenmeye başlayan sesiyle.

"Haa, uyumak?" Dedim. Artık bıkkın bir nefes verip "benimde canım seninle uyumak çekiyor!" Dedi sinirle.

Gülerek "öyle mi?" Dedim. Kafasını onaylar anlamda salladı sonra kaşları hüzünle aşağı doğru kavislendi.

"Biz daha ne kadar ayrı kalacağız?" Dedi. 'Bilmiyorum' anlamında omuz silktim.

"Ben böyle işin gelmişini, geçmişini, cürriyetini-" diyince sinirli bir sesle böldüm "benimle konuşurken diline hakim ol bir zahmet!" Dedim.

"Ama gülüm bu insana yapılır mı? Zalım baban aldı elimden seni! Hüma seni kaçırayım mı?" Diyince ağzım açılırken, gözlerimi kırpıştırdım.

"Azer sen aklını kaçırmışsın! Nerede düşürdüysen bul bir zahmet!" Dedim sinirle.

"Seni gördüğüm gün akıl makıl kalmadı bende. Babanla konuşalım çok uzadı gülüm. Bu hafta herşeyi yapalım olmaz mı?" Dedi boynunu büküp kendini acındırarak.

"Babamla böyle bir konuyu nasıl konuşabilirim acaba?" Dedim sorgular sesimle.

"Ne var? Diyeceksin ki 'baba ben kocamdan ayrı kalamıyorum. Çok uzadı düğünü felan bu hafta yapalım' bu kadar"

"Sen gerçekten delir mişsin! Kusura bakmayın Azer bey ama benim terbiyem buna müsaade etmiyor! Kendin babanla konuş, babamla konuşsun. Yoksa bir iki ay daha burada kalmak zorundayım! Çok benli rüyalar" Dedim sinirle.

"Dünyam sen olmuşken, rüyamda bile sensizlikten korkuyorum." Dedi. Tüm sinirim bir mıknatısla çekilmiş gibi yok olmuştu.
Az önceki alaycı tavrı tamamen yok olmuştu.

"Hüma... ben herşeysiz yaparım, ama sensiz olmaz, yapamam. Kavuşma günlerimiz uzadıkça, seni kaybetmekten korkuyorum. 5 gündür uyku gözüme girmiyor. Seni göğsümde saklamayı özledim ben. Kokun benden uzaklaştıkça korkuyorum" dedi dürüstçe.

"Bende... Ama bu can bende olduğu sürece senden asla geçmeyeceğim Azer. Bu gönlüme sadece seni aldım, şimdi gönlüme sığmıyor sana olan sevgim. Göğsümden taşıyor, hal böyleyken senden nasıl giderim? Allahım canımızı beraber alsın yoksa ne yaparız bilmiyorum... Ve seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?" Dedim naif sesimle.
İç çekti "öyle hastalıklı  bir hal aldı ki sevgim... Abini bile kıskanıyorum. Sana dokununca ellerini kırasım geliyor. Çünkü ben dokunmaya bile kıyamıyorken, bir başkası -abin olsa bile sana dokunması..." dedi durdu.

Aşk neydi?
Yeri geldiğinde acı çekmek, yeri geldi hasret kalmak, yeri geldi dokunmaya bile kıyamamak, yeri geldi etrafında uçuşan sinekten bile kıskanmak değil miydi?

"Azer özür dilerim" dedim biranda.

Anlamaz anlamda kaşlarını kaldırdı.

"Seni görmediğim için, gözümün önünde gözlerinle beni haykırırken seni duyamadığım için. İnan geç oldu ama sana çok aşığım. Bazen sana olan sevgimden korkuyorum normal mi? Sanki birgün o sevgi benim boyumu aşıp, beni yok edecek gibi..." dedim itiraf ederek.

"Bizim sevgimiz çoktan boyumuzu aştı. Eğer olurda boğulursak, beraber yok olmaya değmez miyiz?" Dedi. Dolu gözlerimle kafamı salladım.

"Seninle var olmadım ama seninle yok olmayı dilerim" dedim gülümseyerek.

"Seni çok seviyorum Hüma Kuşum. Ekrana yaklaş" dedi. Anlamaz şekilde ekrana yaklaştım.

"İyi geceler kanatsız meleğim... diyip ekrana yüzünü yaklaştırıp ekrandaki anlımı öptü.

"İyi geceler sevdiğim" dedim. Ve yatağın içerisine girdim.

İnşallah beğenmişsinizdir...

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?

Hûma Kuşu (Berdel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin