Yaptığının sanki güzel birşey yapmış gibi savunması beni daha da delirtiyordu.
"Tamam haklısın seni dinlemeden suçlamamalıydım. Ama sen duyduğun şeye bile o kadar inanmışken ben gördüğüm şeye nasıl inanmayayım? Ben sana her daim güveniyorum. O an, sadece o an aklımı yitirdim. Ne yaptığımı bile bilmiyorum." Dedi.
Gözlerini gözlerime dikmiş bakıyordu.
Gözlerinden pişmanlık aksada umrumda değildi."Sana ne dedim ben? Eğer bir yuva varsa ortada onun temelinde Güven, sevgi, sadakat olmalı demiştim değil mi? Ve sen o.." dedim durdum devamını getiremedim.
"Sana aramızda birşey olmadı, olamazda diyorum niye anlamıyorsun?" Dedi.
"Yaptığın şeyin iğrençliğinin farkında mısın? Ve ben o gece sabaha kadar banyoda ağladım bunun farkında mısın?" Dedim sinirle.
"Daha düne kadar beni resmen zorla ona yolluyordun noldu? Hani sorun etmezdin? O kız sarhoşluğumdan yararlanıp beni tecavüz edecekti" dedi dalgaya vurarak.
"Bana bak sinir etme beni!" Diye bağırınca kafasını bana doğru yaklaştırıp sessiz ve sinsi bir ses tonuyla "edersem?" Dedi.
Yakınlığından rahatsız olarak onu ittim ama kıpırdamadı bile. "İğrenç olan biz değildik onlardı. Pis oyunlarına bizi dahil etmediler direk bize oyun oynadılar! O yüzden sakın birdaha birbirimizi dinlemeden tepki vermeyelim" dediğinde ellerimi sinirle saçlarıma götürdüm."Ya delireceğim ya! Oldu bitti değil mi şimdi? İnsan bir özür diler en azından" dediğimde "özür dilerim" dedi içten bir tavırla "ne yani geçti mi? Zamanı geriye alabildin mi? Özürün birşeyi değiştirdi mi?" Şokla gözlerini kırpıştırdı.
"Özür dile diyorsun sonra ne değişti diyorsun. İyi misin?" Değilim! Hep ben mi iyi olmak zorundayım?!
"Sanane!" Şevkatle yaklaşıp elini saçlarıma korkarak götürdü. Ellerini açık, kumral saçlarımı okşadı. Bu hareketiyle bile kalbim teklemesi saçma!
"Hüma iyi misin?" Dedi tane tane "değilim" dedim içime kaçmış sesimle.
"Anlat bana içindeki tüm öfkeni, üzüntünü kus bana. Ama kendini cezalandırma tamam mı? Benim için değerlisin" dedi. Ama istemiyorum onun bile zayıf tarafımı görmesini istemiyorum. Hiç kimse içimdeki o zayıf, savunmasız kız çocuğunu görmesini istemiyorum.
"Kapıyı açar mısın inmek istiyorum"
Gözlerimin içine uzun uzun bakıp "hep içini benden gizlemeye çalışıyorsun ama bilmiyorsun ki bu gözlerinde düşündüğün herşeyi görebildiğimi. Ben sen olmuşum nasıl anlamam gözlerinden, kalbinden ne geçiyor?" Söylediği sözlerle gözlerimi tekrar gözlerine diktim.
Hep göstermekten korktuğum tarafımı görmüş müydü?"Kendine çok büyük haksızlık ediyorsun. Sen zayıf bir kadın hiçbir zaman olmadın. Sana bunu hissettiren şey özgüven eksikliğin. Artık kendine güven, sen eğer birşeye başvurursan onu mutlaka başarırsın. Artık şu boş düşüncenden vazgeç! Sen harika bir kadınsın tamam mı?" Kafamı onaylar anlamda salladım.
Gerçekten öyle miydim?
Peki beni bu denli iyi nasıl tanıyordu?
Bende onun gözlerine baksam ne hissettiğini anlar mıyım?"Seni affetmedim bunu biliyorsun değil mi?"
Gülümseyerek kafasını onaylamaz anlamda salladı "biliyorum... Ama affetmen için elimden geleni yapacağım ama önce bence bir konağa uğrayalım biliyorsun hesap vermesi gereken kişiler var" dedi göz kırparak ve arabayı haraket ettirdi.
Kafamı cama yaslayıp dışarıyı izledim. Ona asla yumuşamamalıydım.
***
Azer bir hışımla büyük kapıdan içeri girdi. Yeri göğü inletecek kadar gür sesiyle bağırdı "LARİN!" Biran ben bile irkildim.
Larin koşarak merdivenlerden indi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hûma Kuşu (Berdel)
RandomAslında berdel yüzünden evlendiği kocasıyla hiç birlikte olmamış, ama kayınvalidesi ve kayınpederi kısır denip üzerine kuma getirilmiş öğretmen Hüma'nın hikayesi.