5.Bölüm

10.1K 260 8
                                    

Kusura bakmayın dün gece atarım demiştim ama internetsiz bir yere gittiğim için ve paketimde olmadığı için yayımlayamadım.
İnşallah anlayış gösterirsiniz.
İyi okumalar...

Yeterince sakinleştiğini görünce söze başladım.
"Her ne olursa olsun bana anlatabilirsin Ömer biliyorsun değil mi ablacığım?"

Kafasını onaylar şekilde sallayıp "abla ben bir kız kaçıracağım. Kaçırmazsam ya da onunla evlenmezsem istemediği biriyle evlendirecekler daha 17 yaşında. Ve ben... ona aşığım abla dayanamam"

Ne?

"Ömer... kaçırmayı unut ablacığım. Çünkü eğer kaçırırsan Elvan ablanı istemediği birine verirler benim gibi. Tamam mı şimdi gel konuşalım en başından anlat söz sana her türlü yadımcı olacağım"

Taşların üzerine oturduğumuzda başlaması gerektiğini söyledim.

"Şu Musa varya arkadaşlarıyla konuşuyordu. Senin hakkında... Hani tahtayı açarken eğildin ya abla işte saçma sapan birşeyler dedi" dediğinde şok içinde ona baktım.

"Nasıl yani? Herşeyi harfi harfine anlatır mısın ablacığım"

"Tahtanın fişini takarken eğildin ya o da arkadaşlarına 'kadının ş-eyine bakarken... ağzım sulandı' dedi. Sonra ona 'ne diyorsun lan sen' dediğimde 'yengen çok sexy diyordum da sıkıntı mı var?' Dediğinde üstüne atladım işte. Onu döverken dediki 'bu gece Helin'i bana isteyecek babamlar, sende avucunu yalarsın artık' Dediğinde daha sert vurmaya başladım işte sen geldin" dedi titreyen sesiyle.
Ellerine baktığımda titriyorlardı.
Ellerini avuçlarıma alıp "öyle birşey olmayacak tamam mı? Biliyorsun çocuk yaşta evliliklere çok karşıyım. Ama eğer sevmediği biriyle çocuk yaşta evleneceğine, sevdiği biriyle çocuk yaşta evlensin. Bide... kız seni seviyor mu sormadım ama?"

Gözlerimin içine baktı "Helin benim sevgilim abla 15 yaşından beri, kimse bilmiyor"

Valla bunlarda maşallah nasıl gizlemişler ben iki dakika birşeyi gizli tutamıyorum.

"İyi o zaman onlar istemeden biz isteyelim" dediğimde gözleri parladı.

"Ne? Ciddi misin abla?" Dediğinde kafamı salladım "ama bir şartla"

"Söyle abla şimdiden kabulüm"dediğinde kıkırdadım.

"En az 18 yaşını doldurmadan ona dokunmayacaksın tamam mı? Sakın! O dese bile. Bide ona çok sadık olacaksın" utanmıştı.
Kafasını tekrar onaylar şekilde salladı.

"Sen demesen bile abla ben ona dokunmam. Hem benim gözüm bir başkasını görmüyor ki..." gülümsedim.

"Tamamdır o zaman ablana güven sıkıntı yapma tamam mı?" Okul tarafına baktığımda müdür bey etrafa bakıyordu.

"Müdür bey galiba bizi arıyor hadi gidelim"

Kafasını onaylar şekilde salladı. Okulun bahçesine doğru yürüdüğümüzde müdür beyle gözlerimiz kesişti. Bize doğru yürüdü.
Yanımıza geldiğinde "Hüma hocam olanlardan haberiniz var mı acaba?" Dedi sinirli bir sesle.

"Tabi ki var Müdür Bey"

"Neden kavga etmişler efendim? Anlat oğlum niye çocuğu dövdün?" Dedi sesini yükselterek.

"Benim için okul içerisinde Musa ile Ömer arasında bir fark yok ikiside öğrencim. Yanlız Musa beni yani öğretmenini-" dediğimde Ömer atladı.

"Canım istedi dövdüm hocam" dedi.
Ona baktığımda onaylamaz şekilde kafasını salladı.

"Okuldan atılma olasılığın çok büyük farkındasın değil mi? Burası dağ başı değil kendinize gelin! Disiplin kurulunda görüşürüz" dedi ve gitti.

"Ömer?! Niye öyle birşey yaptın?" Dedim sinirle.
Suçlu bir başkasıyken kendisini suçlu göstermişti.

"Abla burada evlenen kişiyi okutmazlar zaten. O yüzden biraz erkene çektim. Ve o olayı senin için anlatmanın çok kolay olduğunu zannetmiyorum."

Bir dakika ben kızın adını bile sormamıştım.
"Ömer sevdiğin kızın soyadı ne? Hangi sınıfta"

"Helin... Helin Keskin abla ama onu ortaokuldan sonra okutmadılar."
Helin... üniversite için gittiğim için pek hatırlayamıyordum. Onun adını söylerken ki o gözündeki ifade aşkın en güzeliydi. En azından bir tane karakterli insan vardı bu ailede.
Ömer abim kadar seviyordum. O benim sanki öz kardeşim gibi.
Azer'in değilde benim kardeşimmiş gibi.

"Peki abinle konuşacağım senin için. Tabi daha yeni evli pek yüzünü göremeyiz galiba ama yine de senin için herşeyi yapacağım. Gerekirse babanla da ben konuşacağım. Hiçbiri gelmezse bile benle sen gideriz nolcak" dedim kıkırdarken. Sadece yıkılmadım ayaktayım modunu oynamaya çalışıyordum.

Aslında yıkıldım ama ayaktayım.

"Ama ben yine de senin liseyi en azından bitirmeni istiyorum. Şunun şurasında iki ay kaldı mezuniyete. Hatta mezun olduğun zaman düğününüz olur. Olmaz mı?"

"Korkuyorum abla. Onu benden alacaklar diye korkuyorum. Ya eğer kaçırırlarsa? Ya da onlara verirlerse.. olmaz abla. Kısa sürede halolması lazım."

Kaybetme korkusunu iliklerinize kadar hissettiğiniz tek duygu aşktır...
Ben bugün bunu anladım.
Açıkçası ergenlik dönemimde her önüme gelene aşık olduğumu zannediyordum. Böyle olunca da Ömer'in de öyle birşey olduğunu düşündüm.
Ama değil.

●●●

Eve tüm yorgunluğumla geldim. Tam yukarı çıkacakken "nereye" dedi Fazilet Hanım.

"Odama Fazilet Hanım bir maruzat mı var?"

"Orası artık odan değil. Eşyalarını misafir odasına taşıttırdım. Gelinim orayı seçti."

Hımm. Planlarınıza başladınız demek?
Bende Hüma'ysam o odadan çıkmayacağım.

"Ayşegül! Ayşegül!" Diye seslendim.
Koşarak yanıma gelen 19 yaşındaki kıza baktım.

"Eşyalarımı odama tekrar taşıyın lütfen" dediğimde Fazilet Hanım â baktı.

"Odan değil demedim mi siye? Sen kimsin de kimin sözünü çiğniysen"

Merak etmeyin öğreneceksiniz zaten!

"O odaya ben gelin geldim, o oda bana verildi. Ne yaparsanız yapın beni oradan çıkaramazsınız. Ha bide, ben sizin her sözünüzü dinleyecek, istediklerinizi yapacak, gel dediğinizde gelip git dediginizde gidecek robotunuz değilim. Hele köleniz hiç değilim!" Dediğimde elini kaldırdığı an kolunu tuttum.

"Sakın! Sakın fazilet hanım. Bir daha düsünmeyin bile." Dediğimde şok olmuş gözlerini büyümüştü.

"Bana bak senin tüm kirli çamaşırlarını  dökerim ortaya sen kimsen! Sen bu evin köpeğinden başka birşeyi değilsen! Kocan kimin koynunda şuan? Senden neden çarşaf istemedim biliysen? Oğlumun sana dokunmasını istemiydim. Bide senden çocuğu olması gibi birşey vardı. Ağaya yalan söyledim çarşafı aldım diye."

Ee ne yapayım?

"Lütfen gidin söyleyin. Hiç gerçek karı koca olmamışlar diyin. İçinizde kalmasın gidin diyin. Bu arada oğlunuzun kimin koynunda olduğu umrumda değil."

Diyip odaya çıktım. Yorulmuşluğun ve birikmişliğin verdiği ağlama isteğiyle kendimi tutamadım.
Ağlamak insanlara göre güçsüzlüktür ama yanlış biliyorlar ağlamak gücüne güç katmak demektir.

Umrumda değil diyip kendimi kandırıyordum. Kim kendisiyle evli olan bir adamın şuan başka bir kadının koyununda olduğunu bile bile umursayamazdı ki?

Hıh... dokunmayacağım demişti.
Sen benim karımsın demişti. Ama tabiki erkeklerin zevkleri herşeyden daha üstündü değil mi?
Eğer abim elini biraz çabuk tutup onunla konuşursa bende o kadar çabuk buralardan izimi kaybettirebilirdim.

Senin için mücadele etmeyen bir insan, muhtemelen gitmeni bekliyordur...(alıntı)

İnşallah güzel olmuştur.

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?

Hûma Kuşu (Berdel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin