19. Poem

94 8 0
                                    

Araba durduğunda dengeli hareketlerle eve ilerledim. Ronald arabanın kasasına koyduğu bavulu aldı ve yanıma geldi. Sol cebinden bir anahtar çıkardı. Tek bir hareketle kapıyı açtı.

Valizimle önde ilerliyordu. Onu takip ettim. Bir odaya girdik. Kapıdan geçer geçmez yüzüme dalgalar hallinde eşsiz kokusu çarptı. Sandal ağacı? Belki. Bence daha erkeksi ve baharatlı bir kokuydu. Ben burdayım diye haykırıyor ve beni derin nefesler alarak ona doymaya zorluyordu.

Lacivert duvarlara baktım. Posterler haricinde kendine ait bir resim yoktu. Sertti. Metal dinlerdi. Buna dayanarak duvarlarda Metallica ve Duman posteri asılıydı. Birkaç NBA takımının posteri de kenara iliştirilmişti.

Siyah bir televizyon ünitesi ve içini dolduran onlarca CD... Yaklaştığımda hepsinin albüm olduğunu gördüm ve gülümsedim. Büyük televizyon ünitede kaybolmuştu. Kafamı çevirdim ve biraz daha bakındım.

Siyahtan ayırt edilemeyecek kadar koyu olan füme çalışma masasının yanına ilerledim. Doluydu ancak düzenliydi. Birkaç şiir kitabı ve roman. Miyop gözlerim Emily Dickinson'u ayırt ettiğinde tereddütsüz uzandım. Rastgele bir sayfa açtım. Fısıldayarak okudum:

"Kalbim, unutacağız onu,

Bu gece, sen ve ben.

Ben ışığı unutayım,

Onun sıcaklığını sen."

Ensemde hissettiğim nefes bölündü ve dudaklarıyla havaya şekil verdi:

"Unuttuğun vakit, söyle bana,

Ola ki düşüncem donar.

Acele et, oyalanırken sen,

Hatırlayabilirim tekrar."

Ona doğru döndüğümde birbirimize burunlarımız değecek kadar yakındık. Sol eliyle belimi kavradı. Sanki imkanı varmış gibi üzerime daha da çok eğildi. Sağ eliyle bir kitabı ayırdı. Bir sayfasını açıp elime tutuşturdu.

"Dünyanın ağırlığı

aşktır.

Yalnızlığın yükü

altında,

Hoşnutsuzluğun yükü

altında,

o ağırlık

taşıdığımız o ağırlık

aşktır.

Kim öyle değil diyebilir?

Düşlerde

o ağırlık sürtünür

bedene,

düşüncelerde

bir mucize

yaratır,

hayalinde

kıvranır

insan olup

doğuncaya dek-

saydamlıkla yanıp tutuşan

yüreğinden bakınır-

çünkü yaşamın yükü

Aşktır,"

O okurken ben de elime tutuşturduğu kitaptan takip ediyordum onu. Devam etmesini istemedim. Allen Ginsberg susmalıydı. Doğruydu. Aşk yüktü. Ama Ronald anlatmıştı ya. O kalbini dinlerdi.

Seneye YoksunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin