3. Logic Or Feelings

219 11 5
                                    

"Mantık veya duygular."

Bay Mosent kaşlarını kaldırdı.

"Biraz daha açıkla lütfen."

"Sevgi üzerine atılan adımlarda aşk mı daha önemlidir mantık mı sorusu üzerine bir şeyler yazdım."

"Öznel bir yargı üzerine çalışmışsın. Açıkçası hangisini seçtiğini merak ettim."

Bay Mosent'a oranla ben daha çok merak ediyordum. Bu soruyu kendime sormaktan hep kaçınırdım.

Bana göre fazla zor bir soruydu. Hatta çok zor. Ama sanırım cevabım mantık olurdu. Sevgi zaten bana fazla uzak bir konuydu. Aşık olmak zordu. Binlerce sorumluluğu yanında getirirdi. Sanırım bunları mantığımla söylemiştim. Duygularımı olabildiğince saklardım. Kolay kolay kendimi ele vermezdim. Ama duygularıyla hareket eden bir insan böyle düşünmezdi. Düşünmüyorlardı. Binlerce kitap, film, şarkı bunu konu almıyor muydu? 

"Bu konu üzerine sen denemeni okumadan önce biraz konuşalım. Luke. Bir seçim yaparken duygularına mı öncelik verirsin, mantığına mı?"

"Sanırım mantık Bay Mosent."

"Neden?"

"İnsanların aşık oldukları için salakça şeyler yapmaları bana saçma geliyor."

"Peki ya sen Cecilia?"

"Bence de mantık."

"Sana da soralım. Neden?"

"Ben de Luke gibi düşünüyorum. İnsanlar aşık oldukları için her şeyi harcıyorlar. Yok ediyorlar. Hayatlarını bir insana göre şekillendiriyorlar."

Bay Mosent öğretmen kürsüsine geri döndü. Büyük tahta bloğa yaslandı ve kafasını elleri arasına aldı. İstediğini bulamamış gibiydi.

"Tanrı aşkına burada gerçekten aşık olan biri var mı?"

Tek bir el kalktı. Isabella. Ama o burada bile değildi. Nasıl gelmişti?

"Isabella. Nasıl? Burada yoktun."

"Dalmıştınız ve arka taraftan girdim. Dersi bölmek istemedim."

"Demek bir tek sen aşıksın Isabella. Peki sana soralım. Duygular mı mantık mı?"

"Kesinlikle duygular Bay Mosent. Kesinlikle."

"Neden?"

"Çünkü aşık olduğunuz zaman mantık pek işe yaramıyor. Sizi ona aşık eden zaten mantık değil duygular. Hissettikleriniz. Eğer o duruma duygularınızla geldiyseniz. Bununla devam etmelisiniz. Değiştiremezsiniz. Bunu yaparsanız işler biribirine girer. Çünkü bu iki olgu birbirinden çok farklı. Bir seferde hem şekeri hem tuzu tadamazsınız. Ancak acıyı ve tatlıyı beraber hissedebilirsiniz ki bu da aşkla mümkün. Duyguların yarattığı şeyle mümkün."

Parmağıyla Isabella'yı gösterdi.

"Aradığım cevap buydu. İki şey bir arada olmaz. Ancak tek bir seçim yanında iki cevap getirebilir. Haklısın, bu da aşktır. Hem kahkahalar hem de gözyaşları içinde gelir."

Cecilia yerinde biraz kıpırdandı.

"Ya gözyaşını istemezsek?"

"Elmayı ısırmadan tadına varamazsın. Acıyı tatmadan aşık olamazsın."

Eliyle Ron'ı gösterdi.

"Şimdi Ronald'ı dinleyelim."

Ronald kafa salladı ve okumaya başladı.

"Aşk, insanı bazı testlere tabi tutar. Bu da bizi seçimler yapmaya zorlar. Seçimler sırasında sadece bir şey gerçek cevabı bize ulaştırır. Sadece bir seçim bütün hayatı etkiler. Aşk, zaten en beklenmedik zamanda karşına çıkar. Ve sen sudan çıkmış balığa dönersin. Elinde elde ettiğin cevaplar olmaz çünkü.

"Edemezsin. Bir karar elde edemezsin. Aşkın nefesini hissetmeden, mantığı ya da duygularını seçemezsin. Beklemek zorundasın. Ne hissettiğinden emin olana kadar beklemek zorunda kalırsın. Gerçekten karşındakine aşıksan duyguların seni esir alır. Mantığın işlemez. Hiçbir şey seni tutamaz ve sen korkusuz bir savaşçıya dönüşürsün. Üzerindeki kabuğu bir kenara fırlatırsın ve hayatın sert rüzgarlarını hissetmeye başlarsın. Her düşüş acıtır ama hiçbiri yıldırmaz. Yıldırmamalı.

"Mantık ise bence kötü bir seçim. O, duygularında en ufak bir eksiklik varsa ortaya çıkar ve seni dışarıya sürükler. Aşktan dışarıya. Yeni kabuğuna. Yeni deliğine. Bu eksiklik güven, sadakat veya benzeri bir şey olabilir. İşte burada mantık ortaya çıkar ve sana fısıldar. Gitmeni, kaçmanı, gerçeklerden uzaklaştığını anlatır. Sana sadece hayal aleminde olduğundan bahsederek, havada olan ayaklarını yine yere bastırır. Dikenli, taşlı yerlere. Sana acıyı hissettiren, yaşatan yerlere.

"Ama sen zaten gerçekleri yaşıyordun, aşıkken. Gerçekler güzeldir. Can yakmazlar. Ya da şu daha iyi; aşk gerçekleri yumuşak gösterir. Acılarla savaşırken yalnız olmazsın çünkü. Bir elin kılıç kadar keskin şeylerle doluyken, öbürü sevdiğinin elini tutar.

"Ve o an önüne çıkan her engele karşı gelebileceğini anlarsın. O olmadan hayat fazla boştur. İşte mantık bunun boşluğunu dolduramaz. Aksine bunu irdeleyerek can yakar. Mantık, kalpte etkisizdir ve bunu anladığım zaman, umarım, duygularımı gönderecek kadar geç kalmamış olurum. Ama kavradığıma inanıyorum. Seçimim her zaman kalbimde hissettiklerimden yana."

Kafasını kaldırışını izledim. Beğenip beğenmediğini anlamak için Bay Mosent'a bakıyordu ve gözleri ilk defa bana güzel ve çekici gözüktü. Zaten gözler, kalbin aynası değil midir?

Seneye YoksunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin