Yenildik. Ben geldiğimde 3-3'tü. 7-4 bitti. Ama ben ona kalede iyi olmadığımı söylemiştim. Yenilmemiz benim suçum değildi. Onu uyarmıştım.
Moralinin bozulduğu belliydi. Ama bozuntuya vermiyordu. Sakince bana döndü.
"Tekrar deneriz."
"Kesinlikle bir günde kaç defa yenilmemiz gerektiği ile ilgili deney yapılmalı."
Kafa salladı.
"Kendini geliştirirsen yapabiliriz."
"Ah, lütfen! Bu fazla imkansız."
Luke kapıdan çıktı. Giderken de bağırdı.
"Rövanş yapabiliriz. Hazır olduğunuz zaman."
Ronald kapıya yürüdü. Gideceğini sandım ama çıkmasına bir adım kala durdu. Luke'a seslendi.
"Evet, hazır olduğumuzda sizi yeneceğiz. Hem burada seni yenemediysem, derste yazacağım deneme ile seni alt ederim."
"Göreceğiz Ron."
Ronald yanıma geri geldi.
"Çalışmalıyız."
"Geliştirebileceğim kadar bile yeteneğim yok ki."
"Hayır. En azından defans ve kalede biraz ustalaşabilirsin."
"Bu yanımda biri olmadan asla oynayamayacağım anlamına geliyor."
"Zamanla o açığı kapatırsın."
Omuz silktim.
"Tamam. Çok da önemsediğim bir durum değil."
"Amelia! Ciddi ol."
"Tamam, ben hazırım."
Topların olduğu tarafa o geçti.
"Ortadan ve yavaş toplarla başlayalım. Oyuncularını düzenle."
Ters olan kaleyi düzenledim ve defansı tam ortaladım.
"Yanlış."
"Ne? Niye?1"Defansı öyle bir yerleştirmelisin ki kale, defansı oyuncu boşluklarını kapatsın. Yani defanstan geçen top kaleye takılsın."
Defansı kendime doğru çektim.
"Bu daha iyi."Yüzüne bakmamaya çalışıyordum. Çünkü bana baktığını biliyordum.
"Şimdi atıyorum. Topa bak. Oyunculara değil. Top kaleye gelmedikçe oyuncunu sabit tut. Defansı kullan."
Kafa salladım.
"Yavaş vuracağım."
"Tamam ama artık vur. Heyecanlanıyorum."
"Hayır. Heyecan sadece kolları yanlış hareket ettirmene neden olur."
"Hadi."
Gerçekten yavaş bir atış yaptı. Top defansı geçti ve kaleye çarptı. Son anda kaleciyi hareket ettirmek aklıma geldi ve yumuşak bir vuruş yaptım. Onun orta sahasında kaldı.
Yaklaşık yarım saat boyunca beni çalıştırdı. Sonra telefonundaki saati gösterdi.
"Sınıfa inmeliyiz."
"Bugün ne yapacağız Ron?"
"Özgür deneme."
"Harika. Ne hakkında yazacaksın."
"Bilmiyorum. Sanırım buna yazarken karar vereceğim."
Beraber sınıfa yürüdük. Aşağı inerken Isabella'nın dünki tartışma yazısı hakkında konuştuk. Gerçekten Fukishima ve Çernobil'den bahsedip, en sonunda nükleer santrallerin yararlı olduğuna dair verdiği karar herkes tarafından kabul gördü.
25 kişilik 2205 sınıfına ulaştığımızda içeride 4 kişinin olmasından dolayı bir boşluk vardı. Ronald en arka sağ köşeye geçti. Ben en arka sol köşeye. İkimizde duvara sindik ve Bay Mosent'ı bekledik.
Ders başladığında ilk 10 dakika deneme türü hakkında biraz bilgilendirme konuşması oldu. Sonra herkesten bir deneme yazması istendi. Blok ders işlenecekti ve 90 dakika buradaydık. Son 40 dakika denemeler okunacak ve tartışılacaktı.
Ben korku filmleri hakkında uzun bir şey yazarken Luke ve Cecilia yazmayı bitirmişti. Ronald hala yazıyordu. Yaklaşık iki dakika sonra o da bitirdi. Bay Mosent, Cecilia ile başlamayı önerdi.
O, lunaparklar hakkında kısa bir deneme yazmıştı. Gerçi oldukça etkiliydi. Söz sanatları yoğun bir şekilde kullanılmıştı ve oldukça akıcıydı.
Geriye 3 kişi kaldığımızda önümüzde oturan Luke arkasını döndü, bize baktı.
"Ah, kahretsin! Tamam ben okurum. Siz sakın çıtınızı çıkarmayın."
Modeller hakkında bir deneme yazmıştı. Onların podyumda çok ifadesiz ve sert yürüdüğünü eleştirmişti. Bu tam olarak Luke'un konusuydu. Bu sene Şubat ayında model bir sevgilisi olduğunu, onların podyumda göründüğü kadar suratsız olmadıklarından bahsetmeyi unutmamıştı.
Bay Mosent:
"İkiniz kaldınız. İlk önce hanginiz okumak ister?"
"Pek iyi bir şey çıkardığımı söyleyemem Bay Mosent."
"Tamam Amelia. Öyleyse seninkini en son okuyalım. Hem bence Ronald iyi bir iş çıkardı ve rahatlıkla senin sıranı alabilir. Değil mi Ronald?"
"Tabii Bay Mosent. Önce okumam sorun değil."
"Hangi konuyu ele aldın?"
Bu sorunun cevabını gerçekten merak ediyordum. Dudaklarını ıslattı. Bir kaç saniye geçmesini bekledi. Sabırsızlanmaya başlamıştım ve konunun ne olduğunu tahmin dahi edemiyordum. Sanırım en çok merak ettiğim anlar listesinde şu an üst sıralarda olmalıydı. Böyle bir insandan ne gibi bir konu çıkabilir ki? Futbol? Basketbol? Kadınlar neden kırmızı ruj sürer? Ya da sigara? Hayır, iki haftadır tanıdığım insandan daha iyi bir konu beklerdim. Beni şoke edecek bir konu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seneye Yoksun
Romance"Şşş. Sadece sessiz ol. Sükûtun bir toprak gibi bütün olumsuzlukları yok etsin Amy. Sessizliğin bile iyi gelsin. Yanımda olduğunu bilmek bana yetsin. Sadece sen kollarımın altındayken, buram buram kokunu hissederken rahatlamama izin ver. Birkaç daki...