17. Beer & Cigarette

120 9 5
                                    

Ronald, Luke'u ararken ben de su içmek için mutfağa ilerledim. Acemice ve tamamen erkek zevklerine göre döşenmiş olan geniş alanda bir süre oyalandım.

Buzdolabının tamamen bira ile dolu olduğunu görmek beni sevindirdi. Hiç yiyecek olmamasına şaşırmamıştım. Bu evde tek başına yaşadığı belli oluyordu. Yemek işini kendi halletmemesi şaşırtıcı değildi.

Su yerine iki bira aldım ve yavaş hareketlerle açtım. Tezgaha yaslandım ve sağ elimdeki biradan bir yudum aldım. Kulağında telefonla Ron kapıdan girdi.

"Tamam kardeşim. Bak bir şeye ihtiyacınız olursa söyleyin... Sakın Izzy'i yalnız bırakma... Ya da sen Isabella'ya sorsana belki Amy'yi istiyordur... Tamam ya aranıza girmeyeceğiz. Bu gece sizin. Yarın sabah uğrarız... Görüşürüz."

Telefonu kapattı ve tezgahın diğer ucuna koydu. Bana yaklaştı. Sol elimdeki birayı uzattım. Almadı. Sağ elimdekine uzandı. İtiraz etmedim.

"Isabella'nın evine geçmişler. Luke orada kalacakmış. İkisi de iyiymiş. Sabah uğrarız onlara."

Kafa salladım.

"Aklım Isabella'da. Biraz olaylı ayrıldık. Gidelim diyeceğim ama sanırım Luke rahatsız etmeyin dedi."

"Bilmiyorum. Belki kısa bir süre uğrarız."

Cebimden telefonumu çıkardım ve Izzy'nin mesajını gördüm.

"Anahtar sağdaki geyik figürünün altında :)"

Yüzüme masum bir gülümseme yerleştirdim. Aklımdan nelerin geçeceğini biliyordu. Belki de bunu, merakımı onları rahatsız etmeden giderebilmem için yapmıştı. Her neyse bu fırsatı değerlendirmek istiyordum.

Ronald birasını yarılamak üzereyken konuştu:

"Bu gece bende kal."

Kafa salladım.

"Eve uğramalıyım. Eşyalarımı alacağım. Gerçi bir gece bunlarla idare edebilirim."

"Rahat etmelisin. Bir de bolca kıyafet lazım. Aynı kıyafetleri ne kadar uzun süre giyebilirsin ki?"

Onaylayıp bir yudum daha aldım. Bu kalma işini uzatacağını biliyordum. Bu iyiydi. Annem ve babamla aynı evde kalmak pek iç açıcı değildi. İlerleyen zamanlarda resmen ona taşınabilirdim. Ya da fiilen olması yeterliydi.

Bir sandalye çekti ve oturdu. Masanın üzerindeki çakmak ve sigara paketine uzandı. İki tane çıkardı.

Ona doğru ilerledim ve dizlerine oturdum. Eliyle belimden destekledi. Bir sigarayı aldım. Belimi tutan elindeki çakmağa yöneldim. Alınca sigarayı dudaklarıma götürüp yaktım. İki parmağımla tutup onun dudaklarının arasına yerleştirdim.

Beni en başından beri dikkatli gözlerle izliyordu. Sigarayı hisseder hissetmez derin bir nefes çekti. İnce beyaz kağıdı yavaşça dudaklarında aldım. Dumanı üflemek için kafasını kaldırdı. Boynundan ve çenesinden tutarak kafasını eski pozisyonuna getirdim. Dumanı bana doğru üflemesini sağladım.

Derin bir nefesle dumanı içime çektim. Bu rahatlatmıştı. Aktif olarak olmasa da pasif olarak sigarayı çok seviyordum. Kokusu, uçuşan dumanın tüm mistikliği, sanki elime göre yapılmış şekli... Her şeyi beni ona çekiyordu.

Ronald'ın yüzünde bir gülümseme oluştu.

"Birileri sigarayı seviyor."

"Çok seviyor."

Eğilip burnumun ucuna bir öpücük kondurdu. Ellerim boynundaki esmer teni buldu. Soğuktan kurumuş parmaklarım onun sıcak ve yumuşak açık kahverengi cildinde oyalandı.

"Gidip eşyalarını alalım."

Kafa sallayıp ayağa kalktım. O da kalktı ve elimden tutarak beni salona götürdü.

"Beni bekleyebilir misin? Üstümü değiştirmeliyim."

"Tabii."

"Keyfine bak."

Elimi bıraktı ve arkasını döndü. Soldan 3. kapıdan girdi ve gözden kayboldu.

Salonun ortasına ilerleyip gri koltuğa oturdum. Biraz sesszilik ve sakinlik üzerine başımın gerçekten çok ağrıdığını fark ettim. Duramayacağımı fark edince de yavaşça koltuğa uzandım. Ve hiçbir şeyi fark edemeden uykuya teslim oldum. Sanırım bunda kafamın altındaki buram buram O kokan yastığın da payı vardı.

* * *

Kızmayın sakın kısa oldu diye. Çok yorgunum ve ilham perilerim en fazla bu kadar yardımcı oldular.

Seneye YoksunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin