"Minho... Minhoşuum... Uyansana yakışıklı." Jisung, sevfilisinin üzerinde dizleri ve ellerinden destek alarak dururken onu uyandırmaya çalışıyordu.
Dün, hastaneye gitmiş ve güzelce muayene olmuş, ilaçların dozu düşürüldüğü için mutlu bir şekilde oradan çıkmış ve eve geldiği gibi duş alıp uyumuştu. Haliyle sabahın köründr uyanıp caı sıkılınxa kedi gibi Minho'yu uyandırmaya çalışıyordu. Dilinin ucunu dudağına ve yanağına değdirirlen pek başarılı sayılmasa da hoiuna gitmişti bunu yapmak.
Kediler bile hala uyuyordu.
"Ya, sevgilim!" Jisung, sevflisinin üzerine oturup hafifçe omzunu dürterken dudak büzdü. "Lee Minho! Öödün mü ya uyansana!"
"Ji... Uyumak istiyorum."
"Ama bir saatir uyanığum ben sen de uyan." Jidung sebgilisinin üzerine yatıp yatağı sarsacak kadar sallanırken Minho onu üzerinden atarsa nereye uçacağını hesap etmeye çalışırken adını mırıldanmaya devam ediyordu.
Minho derin bir nefes alıp, nefesini bırakırken 'Jisung' demiş, gözlerini açıp dijital saate bakarak küfretmişti. "Karga bokunu yemeden uyanma sebebimi öğrenebilir miyim?"
"Çünkü dünyanın en tatlı sevgilisi, bu ben oluyorum, bir saat önce uyanıp dünyanın en yakışıklı sevgilisini, bu da sensin, izledi ama açlıktan ölmemek için uyandırmaya karar verdi. Yemek yitebilir miyiz? Seni de yiyebilirim."
"Lütfen beni yr ve uyumama izin ver." Minho kollarını sevgilisine sarıp uykusuna kaldığı yerden devam etmek için gözlerini kapatırjen boynunda hissettiği ıslaklıkla yutkunup gözlerini açtı.
Jisung aaçlarının arasındaki parmakların onları sıkmasıya geri çekilirken gülümseyip Minho'nun dudağını öptü. "Günaydın."
"Jisung, hava hala karanlık, nolur uyuyalım."
"İyi, uyu sen." Jisung yataktan kalkarke yorgana takılıp yüz üstü yatağa düşmüş, ardından yorganı tekmeleyip kendini yere bırakarak üzerini düzeltmişti. Baldırınca biten uzun ve geniş beyaz tişörtüyle salona geçip üçlü ranza gibi olan kedi yataklarında uyuyan kedilerden en küçüğünü, Dori'yi, eline alıp onunla beraber koltuğa geçerken minik kediği kucağına yatırıp burnu ve kulaklarıyla oynamaya başlamıştı.
Kwdi uyanıp öızmızlanarak gencin kucağında ileri geri gidipr gerinmiş, oyun oynamak için hala enerjisini toplayamadığı için kendini yumuşak ve disıcak tene bırakarak uyumaya devam etmişti.
"Sen de mi Dori? Neden hepiniz uyuyorsunuz? Sıkıldım ya." Jisung kediyi kenara bırakıp kahvaltı hazırlayarak vakit geçiemeye larar vermiş, çalan telefonuyla heyecanlanıp telefona koşturmuştu.
"Alo!"
"Günaydın Jşsung, ne zaman uyandıb?" Jisung, Chan'ın uykulu ve pürüzlü sesine gülümseyerek koktuğa oturdu.
"Bir buçuk saat oldu, ne Minho uyanıyor ne kediler. Herkes uyuyor evde. Çok sıkıldım."
"Biliyorum. Güzel bir kahvaltı hazırlamaya ne dersin? Kahvaltıya geleyim." Jisung gülümsese de kendisi için sabahın köründe uyuyan arkadaşını bu soğukta buraya gelmeye zorlamak istemiyordu.
"Chan, uyumaya devam et."
"Arkadaşımı sabah tek bırakmayacağım, hadi."
"Yerim seni ya, minnoş."
"Beş dakika içinde yataktan kalkacağım, evini topla."
"Tamam, aeni seviyorum!" Chan gülerek uzaktangelen bir sesle 'ben de' diyince Jisung heyecanla telefonundan güzel ritimli bir şarkı açıp evi toparlamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar ²
Fanfiction"Güzelim..." "Hm?" Seungmin başını çevirip kollarını kaldırarak sevgilisine bakarken Chan gülümseyerek dudağını öpmüş ve aşağıda kalan sevgilisinin başına çenesini yerleştirmişti. "Yok bir şey, sadece söylemek istedim." "Üç sene oldu sen hala aynı...