"Oo, minik kuş uyanmış." Seungmin elindeki kahvesiyle şöminenin önünde otururken Jeongin uyuşuk adımlarla yanına gelip kendinş yastıklara atarak kucağına yattığonda güldü. "Günaydın."
"Günaydın ağabey. Herkes nerede?"
"Chan, Changvin ve Jisung şirkete gidecekti. Hyunjin de Minho ve Frlix'i alıp markete gitti. İkimiz kaldık bir tek." Seungmin kucağındaki gencin saçlarını okşarken kahvesini kenara bırakıp gülümsedi. "Öğlene kadar uyumana izin verdik biz de. Aç mısın?"
"Bilmem, şu an yeöek yemek istemiyorum." Seungmin onaylayıp saçlarını okşamaya devam ederken Jeongin içi geçer gibi olmuş, birkaç dakika sonra gözlerini kocaman açmıştı.
"Daha ne kadar burada kalağız?"
"Seyrelmeye başlamış gibi göeünüyor. Bir iki haftaya kalmadan döneriz herhalde. Sıkıldın mı?"
"Aynı evde sekiz kişi kalmak yorucu oluyor. Her yerden biri çıkıyor." Seungmin gülwrken Jeongin başını kaldırıp büyüğünün saçlarını sevn elini tutarak alyansını inceledi.
Geçen gece Hyunjin duşta, Seungmin de akşam rutinindeyken ağabeynin yatağıda onun yüzüğünü incelemiş ve özenmişti. Ellerine çok yakıştığını düşünüyordu.
Seungmin'in parmağındaki yüzüğü hafifçe oynatıp gülümsedi. "Ağabeyimin evlenecek olması halagarip geliyor. Sonsuza dek sadece beni seveceğini düşünüyordum birkaç sene önceye kadar."
"Bennde inanamıyorum, ikinci kez nikah masasına gidiyorum. Bu kez kaçmayacaüımdan eminim neyseki." Jeongin gülerken büyüğünün parmağındaki yüzüğü oynattı.
"Çıkarabilir miyim, iki saniyecik." Seungmin gülerek onaylasa da, Jeongin kendisinin çıkarmasınım hoş olmayacağını düşünerek ellemeyincr Seungmin yüzüğü çıkarıp gencin avucuna borakarak konuştu.
"Tak bakalım."
"Kızmaz mısın?"
"Neden mızayım, Jeongin? Tak işte. Ağabeyin izin vermedi değil mi?" Jeongin başıyla onaylayıp büyüğünün kucağındali başını kaldırarak doğruldu.
"Takıyorum bak, küsmek yok."
"Tak işte. Merak ediyorsun eline yakışıp yakışmayacağını. Benden daha füzel olacaüğına eminim."
"Kendi yüzüğüm olsa ben de emin olurdum ama bu yüzük en çok sana yakışır ağabey." Jeongin yavaşça yüzüğü parmağına geçirirken Seungmin onun bu kadar ince düşünmesine gülümsemişti.
Chan onu en güzel şekilde büyütmüştü. Duyarlı, naif ve ince düşünrn biriydi Jeongin.
Elini incelerken Seungmin elini tutup hafif bir heyecanla 'oo'ladı. "Elin çok güzel, benimki küçük olduğu için bu kadar iyi durmadı.
"Senin yüzüğün en çok sana yakışır ağabey, sinirlendirme beni. Ama inkar etmeyeceğim bende de fena durmadı. Yüzük takmayı seviyorum." Jeongin daha fazla oyalanmadan parmağındaki yüzüğü çıkarıp sahibine teslim ettiğinde Seungmin yüzüğü çıkarıpkollarını çaprazladı.
"Henüz ikiniz de çalışmıyorsunuz. Acele etme sakın."
"Bana ilişki tabsiyesi mi veriyorsun, vay vanına." Jeongin arkadaşıyla alay ederken Seungmin hafifçe dizine vurup güldü. "Senin ilişkine kaç defa yardım ettim ben minik kuş?"
"Çok defa, sen olmasan Hyunjin'lr vöyle vile olamazdık." Jeongin büyüğüne sıkıca sarışırken Seungmin de sarılıp gülerek başını yana eğdi.
"Çok minnoşsun, ısıracağım kafanı şimdi. Alıma ne geldi, Hyunjin sana sen uyurken pizza yediriyordu."
"Ben çok utanıyorum bu anıdan ama hepinüz çok seviyorsunuz bunu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar ²
Fiksi Penggemar"Güzelim..." "Hm?" Seungmin başını çevirip kollarını kaldırarak sevgilisine bakarken Chan gülümseyerek dudağını öpmüş ve aşağıda kalan sevgilisinin başına çenesini yerleştirmişti. "Yok bir şey, sadece söylemek istedim." "Üç sene oldu sen hala aynı...