"Efendim ağabey?"
"Jeongin, ağabeyin işe arabayla mı gitti?" Jeongin kaşlarını çatarak evin içinde dolaşmış, onaylamıştı.
"Zaten arabasız gitmez ki, neden sordun?"
"Sürpriz yapacaktım ama arabasına ihtiyacım var."
"Hyunjin'in arabasını alsana ağabey." Jeongin koltuğta oturduğunda Seungmin cevaplamıştı.
"Hyunjin yanında değil mi zaten, saftirik. Onun arabasını nasıl alayım?" Jeongin onaylayarak lavanodan yanına gelen sevgilisine yaslandı.
"Alabileceğin tüm arabalar şirkette şu an."
"Ağabeyinden arabasını ister misin? Uydur bir şeyler ve arabayı al, lütfen Jeongin. Çok önemli."
Jeongin gülerek onaylamış, saati kontrol etmişti. "İki saat sonra evin önüne getiririm ağabey."
"Seni seviyorum ya, bebeğim benim. Oy oy, vanımın viğeri." Jeongin kahkaha atarak telefonu kapattığında Hyunjin'e döndü.
"Hazırlan, ağabeyimden araba almaya gidiyoruz."
"Niye?"
"Seungmin ağabeye lazımmış, sürpriz falan yapacak herhalde. Yalanımız çok açık, senin arabanın motorunfan acayip sesler çıktığı için onu tamirhaneye bıraktık ama arabaya ihtiyacımız var." Hyunjin başıyla onayladığında Jeongin odasıns gitmiş, siyah oantolonu ve beyaz sweatini giyip Hyunjin'le beaber arabaya binmişti.
Çoktan üç ay olmuştu ve iki hafta sonra Avustralya'ya döneceklerdi. Bahar gelmişti neredeyse.
Hyunjin arabayı çalıştırıp şirkete sürmüş, birkaç sokak ileride arabadan inmiş ve şirkete ilerlemillerdi. El ele tutumuş bir şekilde şirkete girdiklerine Güvenlik onları selamladı. "Hoş geldiniz."
"Ağabeyim şirkkette mi?"
"On dakika önce öğle yemeğinden döndüler." Jeongin teşekkür ederek asansöre gitmiş, en üst kata basıp Hyunjin'le yaslanmıştı. Hyunjin kollarını sardığı sevgilisinin yanağını öptü.
"Nasılsın?"
"Eh işte, ağabeyimi ve diğerlerini bırakıp Avustralya'ya geri dönmek zor geliyor biraz." Jeongin başını kaldırıp devgilisinin dudaklarını öptüğünde Hyunjin gülümseyerek defalarca küçük öpücük bıraktı. "Bir ay sonra da onlar gelecekler. Onlardan önce gidip düğün hazırlıkları yapmak o kadar da kötü görünmüyor."
"Doğru, sade vir nikah olacağını düşünüyorlar ama ağabeyimin en en en ennn mutlu gününü unutulmaz hale getirmeliyim." Hyunjim başıyla onayladığında Jeongin doğrulmuş ve üzerini düzeltmişti. Asansör durduğunda tekrar el ele tutuşup ilerlediler. Jeongin Chan'ın odasının kapısını çaldığında içeriden gir komutu gelmişti.
"Ağabey, naber?"
"İyidir bebeğim. Hangi rüzgar attı sizi buraya?" Chan arkasına yaslanarak kulaklığını boynuna bıraktığında Jeongin dudak büzdü.
"Fırtınalar, çöl rüzgarları attı bizi buraya ağabey. Hyunjin'in arabası acayip acayip sesler çıkarınca tamirciye götürdük ama konsolosluğa gitmemiz lazım. Hyunjin'in eğitim-öğretim izni bitti, vize almalıyız." Chan başıyla onaylayıp telefon-cüzdan-anahtar üçlüsünün bulunduğu yerden anahtarını uzattı.
"Al bakalım, bir sorun yok değil mi?"
"Yok şu anlık. Döndüğümüz gibi hastanelerden birine atanmak için sınava gireceğim işte, bakalım, güzel bir yere yerleşirim diye düşünüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar ²
Fanfic"Güzelim..." "Hm?" Seungmin başını çevirip kollarını kaldırarak sevgilisine bakarken Chan gülümseyerek dudağını öpmüş ve aşağıda kalan sevgilisinin başına çenesini yerleştirmişti. "Yok bir şey, sadece söylemek istedim." "Üç sene oldu sen hala aynı...