"Yemin ederim, meleğin ta kendisi." Chan, elindeki bira tenekesini kavaya dikip arkasına yaslanırken Changbin ve Minho gülmüştü.
"Sarhoş mu oldu?"
"Muhtemelen. Bizi duyduğunu bile sanmıyorum." Changbin gülerek arkadaşının omuzlarından kayan battaniyeyi düzeltirken Minho da Chan'a yaslanıp gökyüzüne döndü.
Etrafta kimse yoktu, diğerleri uyumuştu ve üçü dertleşmeye karar verip çatıya çıkmıştı. Şehirden uzak, ormanlık alanın içinde oldukları için gökyüzünü yıldızlar aydınlatıyordu ve ülünün çatıda yaktıkları ateş onları ısıtmaya yetiyordu.
"Changbin..."
"Söyle." Changbin dizlerine yaslanmaya devam ederek gerisinde kalan gence döndüğünde Chan aptal bir sırıtmayla ona baktı. "Nasıl hissediyorum biliyor musun?"
"Nasıl?" Changbin alayla konuşurken Minho güldü. "İlk defa sarhoş görüyorum ve fazla... Sevilesi?"
"Aşk sarhoşu daha çok. Söylesene Vhan, nasıl hissediyorsun?" Chan dalmış gitmişken adının söylenmesiyle Changbin'e dçnüp zar zor algıladığı cümleye kahkaha attı.
"Çok... mutlu. Evet, aşırı mutluyum. En son Jeongin doğduğunda bu kadar mutlu olmuşum. Jeongin'le hep mutluydum ama farklı bir mutluluk. Seungmin beni çok mutlu efiyor. Saatlerce onu izlesem bile, hiçbir şey yapmayalım veraber, ben yine çok mutlu oluyorum." Chan, cümlelerini bitirir bitirmez tekrar kahkaha attığında Minho bağdaş kurup ona döndü.
"Chan?"
"Hm?"
"Seungmin'den başta etkilenmiş miydin yoksa sadece yardım etmek istediğin bir öğrenci miydi?" Changbin göz devirirken Minho omuz silkti. Eğlenceli gelmişti Chan'la alay etmek.
"Bilmiyorum..." Bir süre kaşlarını çatarak ateşi izledi. Hatırlamaya çalışıyordu. "Jeongin anlatıyordu onu, birkaç kez gördüm. Güzel çocuktu, güzeldi. Hala çok güzel. Seungmin, nasıl bu kadar güzelsin sen ya? Güzelim benim. Güzel kalplim." Chan kendi kendine konuyu saptırfığında Changbin kahkaha attı.
"Kesinlikle aşk sarhoşu bu herif. Daha önce sarhoş olduğunda bu kadar saçmalamamıştı." Minho gülerek Chan'a döndü.
"Seungmin mi Jeongin mi?"
"Ne?"
"Birini seç, hangisi?"
"Biri."
"Ne?"
"Biri'ni seçtim işte. Biri." Mimho kendini tutamayıp kahkahayı patlattığında Changbin başını iki yana sallayarak çöpleri toplamaya başladı.
"Uçmuş bu." Minho alay ederek Changbin'e yardım ederken oturdukları yerin kapısı açıldı. Seungmin, polar pikjamaları ve hırkasına sarılmış bir şekilde çatıya gelmişti. "Gecenin bir yarısı ne yapıyorsunuz hala? Gidin yatın."
Chan duyduğu sesle anında oraya dönmüş, başını yana eğerek gülmüştü. "Güzelim grlmiş, çok güzrlim grlmiş. Hoş geldin güzelim." Seungmin gülerek başını rğip oraya doğru yürümeyr başladı. "Sarhoş musun?"
"Hem de nasıl sarhoş." Minho alayla söylediğinde Seungmin gülerek yere çöktü. "Odamıza gidelim mi Chan?"
"Biraz daha oturalım. Yukarı baksana, yıldızları göreceksin. Milyon taneler." Seungmin sevgilisinin hafif kaymış konuşmasına güldüğünfe Changbin vr Minho kapıya ilerliyordu.
"Biz gidiyoruz."
"İyi geceler. Kapı buradan açılıyor değil mi?" Vhangbin başıyla onaylarken Minho konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar ²
Fanfiction"Güzelim..." "Hm?" Seungmin başını çevirip kollarını kaldırarak sevgilisine bakarken Chan gülümseyerek dudağını öpmüş ve aşağıda kalan sevgilisinin başına çenesini yerleştirmişti. "Yok bir şey, sadece söylemek istedim." "Üç sene oldu sen hala aynı...