Jeongin, yatağına oturmuş valizini düzenlerken hiç mutlu görünmüyordu.
Yedinci dönem için bu sahneleri yedinci kere yaşıyorlardı.
Jeongin gitmeden ve gittikten sonra olmak üzere birer hafta suratsız dolaşır, daha sonra Avustralya'da keyfine bakıp ağabeyi aramadıkça aramazdı. Hyunjin sık sık ona ağabeyini aramayı hatırlatır, Jeongin aramayınca o arayıp konuşmalarını sağlardı.
Şimdi ise gitmedrn önceki üzgünlüğünü yaşadığı için beş karış suratıyla kıyafetlerini katlıyordu.
"Bir hafta sonra aklına bile gelmeyeceğim, ağlıyorsun."
"Sus ya, küsüm sana ben. Git evlen." Jeongin yaatığını kapıya yaslanan ağabeyine fırlatmış, gözünden pıt diye telefonunun ekranına düşen yaşına gülmüştü. "Salak şey."
"Küsüm diyorum sana ya, gitsene Yang Chan!" Jeıngin, yine İngilizce bir şekilde bağırırken Chan inatla Korece konuşuyordu.
"Bir daha söyle, bak ne yapıyorum sana?"
"Özür dilerim. Son dört günümüzü benim yerime şirketle ilgilenerek geçirdiğin için hala küsüm sana. Git bu yüzden."
"İki hafta sonra bir de geleceğiz oraya."
"Ama benim için gelmeyeceksin, benimle iki laf etmeye bile vaktin olmayacak ve bir hafta bile kalmadan döneceksiniz." Jeongin valizini kapatıp yatağından indirdiğinde Chan kardeşinin yatağına oturmuş, yastığı yerine koymuştu.
"Beraber uyuyalım mı?"
"Olur." Jeongin yoganı açıp altına girdiğinde Chan da yanına uzanöış, kardeşini göğsüne çekip saçlarını okşamıştı.
"Fazla kararlı bir insansın."
"Isırırım seni ağabey." Jeongin büyüğününmbeline sarılıp gözlerini kapattığında Chan gülerek parmaklarını beyaz tutamlarda gezdirdi. Geçen gün boyatmıştı Jeongin.
"Seungmin'e kendini affettirdin mi?"
"Küsmedik ki. Ufak yanlış anlaşılmayı düzelttim. Onu istemşyorum sanacaktı senin yüzünden, aptal." Chan gülerek karnaşının yanağını sıkıştırdı. "Nereden geliyor bu cesaret?"
"Gidiyorum yarın." Chan gülerken Jeongin iyice yerleşmiş, uyku moduna geçmişti bile. "İyi geceler."
"Sana da bebeğim." Jeıngin uyumaya başlarken, Chan gecenin büyük bir kısmında onu sevmiş, izlemiş ve kokusunu içine çekmişti.
Jeongin'in ona düşkün olduğu kadar o da Jeongin'e düşkündü.
Sabahın erken saatlerinde çalan alarmla ikidi kalkmış, kahvaltı yapıp ebden çıkmışlarfı.
Hyunjin ve diğerleriyle havaalanında buluşacaklardı.
Yarım saatlik yolun ardından havaalanına geldiklerinde hepsi bekleme alanındaydı, son gelenler Jeonginler olmuştu. Jeongin ağabeyinin elini sıkı sıkıya tutarken yanlarına geldikleri büyüklerine gülümsemiş, onlara sarılıp vedalaşmıltı.
Dakikalar süren vedalaşmanın ardından Hyunjin elindeki araba anahlarını Seungmin'e fırlattı. Seungmin anahtarı yakalamak yerine kollarını kendine sipher ederken Minho anahtarı tutarak güldü.
"Sende kalsın."
"Zaten bizde kalıyor ve kullanıyoruz."
"Öyle değil, düğün hediyesi." Hyunjin arkadaşına göz kırparken Minho elindeki anahtarı Seungmin'in avucuna bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar ²
Fiksi Penggemar"Güzelim..." "Hm?" Seungmin başını çevirip kollarını kaldırarak sevgilisine bakarken Chan gülümseyerek dudağını öpmüş ve aşağıda kalan sevgilisinin başına çenesini yerleştirmişti. "Yok bir şey, sadece söylemek istedim." "Üç sene oldu sen hala aynı...