asfalt

3.2K 387 143
                                    

"Üç gün oldu. Changbin üç gündür salonda yatıyor." Jisung odaya girerken konuştuğunda Minho belinde havluyla aynanın karşısında saçlarını havluyla kurutuyordu. İç çekip yatağa girerek sırtını başlığa yaslayarak sevgilisini izlemeye başladığında Minho saçlarını kurutmayı bıkaıp habluyu sandalyeye asarak dolaba yerleştirdikleri kıyafetlerini almış ve bedenini kurulayarak giyinmişti.

"Felix'in yaptığını sen yapmış olsaydın defolup giderdim, Jisung. Changbin Frlix'ten özür ve açıklama beklediğini bir alnına yazmadı." Minho dakikalar boyunca cevapsız bıraktığı sevfilisinin yanına otururken konuştuğunda Jisung başını omzuna yaslamış, gözlerini kapatmıştı.

"Üzülüyorum onlara, grnçliğimizden beri çıkıyorlardı."

"Henüz ayrılmadılar."

"Beraber de değiller. Changbin arabada Felix arayana kadar bebek bakmanın zevkli olacaüını, becerebildiklerini görürsw Felix'e evlat edinmek için ısrarcı olacğaını söylemişti. Sonra Felix aradı ve olanlar oldu." Jisung elini kavrayan sevgilisiyle gözlerini açmış, kenetlenen ellerine bakıp gülümsemişti.

"Boşver bunları, onların meselesi. Bizim üzülmemiz ya da bir araya getime çabamız bir işe yaramıyor. Masaya bir birini bir öbürünü oturabiliyoruz anca." Jşsung başıyla onaylayıp gözlerini kapatırken karlı odalardan gelen bağırışmayla kaşlarını çattı.

"Kim bağırıyor?"

"Sanırım Felix." Jisung hızla yerinfen fırladığında Minho onu tutamamıştı.

"Yemin ederim kötü niyetle gitme demedim ya! Changbin, yalvarırım dur bir dinle!" Felix, ağlayarak konuşurken Changbin kucağındaki bebek ve elindeki çantayla koridora çıkmıştı bile.

"Ne oluyor?" Jisung telaşla konuşunca Changbin omuz silkti. "Gidiyorum, dikkatli olun siz de."

"Ağabey, saçmalama." Jeongin çıktığı merdivenlerde öylece kalırken konuştuğunda Chan da odasından çıkmıştı. Felix hıçkırarak ağlarken yere oturupelleeini dizlerine yasladı. Bağırmak yerine fısıldamaya başlamıştı.

"Changbin, yalvarırım..."

"Felix, kalbini kırmak istemiyorum ama yaptığın yenilir yutulur da değil. Benim kanımdan olanı yok saydın ve günlerdir beklediğim özrünü anca şimdi dilrmek aklına geldi. Sana yemin ederim, bak çok samimiyim, bu sabaha kadar süre vermiştim kafamda. Gelip özür dilersen affedecektim, görmemeye çalışacaktım ama gelmedin. Öğlene kadar dedim, yine özür dilemedin. Hwan'la ilgilendin, akşama kadar olsun, yeğenimle ilgilenşyor dedim ama özrünün zaman aşımı doldu. Bu saatten sonra kabul etmiyorum. Sana kıyamadığım için özür bekleyip durdum ama daha fazla beklersem ablam ve Hwan'a haksızlık ederdim. Şimdi ağlayıp durmayı kes ve düzgünce vedalaşalım."

"Yapma, gitme. Changbin, bir şansı daha hak ediyor dokuz senemiz. Seni kırmak ve üzmek istemedim, yemin ederim. Sadece-sadece gidip de hasta ol istemedim. Lütfen, seni seviyorum Changbin sensiz olmaz, olamaz. Yapamam ben." Felix ellerini parkeye yaslayıp başını kaldırarak konulurken dayanamamış, yerekapanıp hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.

"Chan! Yalvarrım bir şey yap, ne olursun!" Felix Changbin'sen hiçbir cevap alamayıp arkadaşına döndüğündr Chan başını iki yana salladı.

"Beni aşıyor bu, Felix."

"Lütfen, Changbin, gitme." Vhangbin daha fazla ağladığını görmek istemediğinden merdivenleri inmeye başladığında Jeongin önüne geçmiş ve kollarını iki yana açmıştı.

"Ağabey..."

"Seni de kırmayayım, Jeongin." Changbin dolu gözlerile başını iki yana sallayan küçüğünü hafifçe kenara itip merdivenlerden indiğinde Jeongin'in gözüneen bir yaş düşmüştü.

Anne ve babası ayrılıyor gibi hissediyordu.

Felix'in hıçkırıkları tüm evi doldururken Changbin dışarı çıköış, kapıyı arkasından sertçe kapatmıştı.

"Hayır, gideemz. Gitmedine izin veremem." Felix yerden kalkmış, kalktığı gibi düşmüş ve ardından hızla toparlayıp merdivenleri atlayarak inmişti. Dışarıda yapmur yağmasına rağmen umursamadan dışarı çıkmış, ayakkabı giymeye bile tenezzül etmemişti, çıplak ayakla asfalta çıkıp kollarını iki yana açmıltı

Changbin yeğenini pusete yerleştirip sürücü koltuğuna oturarak bahçeden çıkarken Felix'i son anda fark etmiş ve frene basmıştı.

"Gidemezsin!"

Felix'in bağırışı, bütün ormanda yankı yapacak kadar güçlü bir sesle bağırmıştı, içini parçalarken yaptığı tek şey kornaya basmaktı. Camı açıp yüksek sesle konuştu.

"Çekil önümden Felix."

"Gitmek istiyorsan önce beni mldür o zaman. Gidemezsin, Changbin her şeyi düzeltemeyebilirim ama daha iyi hale getirebilirim. Ne olur düzgünce konuşalım önce." Changbin derin bir nefes alırken Hyunjin evden çıkmış, Felix'in yanına gelmişti.

"Hasta olacaksın." Felix kendisini içeir çekmeye çalışan arkadaşını itip zorlukla yutkunarak Changbin'in açık camına ilerleyerek içeri rğildi.

"Bu kadarcık mıydık biz? Dokuz sene çabucak göz ardı edilebilecek kadar kısa mıydı? Yapma bize bunu."

"Ben yapmadım. Eserinle gurur duy."

"Gururumu sikwyim tamam mı? Gurur yaptım, yüz bulamadım karşına çıkmaya. Sen benden kaçtıkça ben de senden kaçtım. Senin için hazırladığım şeyleri fark edip özellikle yemediğinfe bir parça daha koptu içimden. Özür dilemedim, dilemeye yüz bulamadım. zHaklsın, ablan için öyle söylememeliydim, Hwan'ı almaya gittiğinde delirmemeliydim sma yaptım işte, bir an panikle, söyleyiverdim hepsini. Bir günde yüzlerce insan rntübe olurken, onlarca insan ölürken gitmen ve hasta olman düşüncesi beni delirtti. Gitme, lütfen. Bak, Jisung söyledi. Beraber bakacağımızı füşünmüşsün, bakabiliriz. Hala geç değil, hala bakabiliriz-"

"Üzgünüm Felix." Changbin, içi gitse de, Felix'i itip yere düşmesine ve arabadan iyice uzaklaşmasına sebep olduktan sonra camı kapatarak gaza bastığknda Felix oturduğu yerden kalkmamış, öylece arkasından bakarak ağlwrken krndini olduğu yere bırakmıştı. Arabanın ışıkları iyice gözden kaybolurken Hyunjin yrre yagan arkadaşını kucağına almış, içeri girmişti. İkisi de sırılsıklamdı, üstüne bir de Felix çamur içindeydi.

"Felix, duş almak ister misin?"

"Ben sadece ölmek istiyorum." Felix dessizce fısıldadığında Jisung Felix'in kdasının kapısını açtı.

"Ben hallederim, Hyunjin. Felix'i banyoya bırakır mısın?" Hyunjin onaylauarak arkadşaını banyoya bıraktığında Jisung kimse girmesin diye odanın kapksını kilitlemiş, Felix'in yanına geçmişti.

"Neden durdurmadın ağabey?" Jeongin titrek bir nefes alarak salonda oturan ağabeyine bakarken Chan yüzünü sıvazladı. "Gelsene buraya bebek ekmeğim."

Jeongin itiraz etmeden büyüğünün yanına gidip ona sokulduğunda Chan yanağını okşayıp kulağına bir şeyler fısıldadı.

Bu sırada üst kattan kırılma ve bağırış seslerine karışan hıçkırık ve su sesi geliyordu.

kaçak damatlar ²Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin