"Sözleşme ne oldu?"
Pazartesi günü, öğleden sonra Chan, Changbin ve Jisung toplantı odasıns aoturmuş kahve eşliğinde evraklarla uğraşıyorlardı.
Chan, Jisung'ın sorusuyla başını kaldırmadan gözlerini ona çevirmiş, genç olan kendisine öpücük atarak göz kırpınca gülerek başını iki yana sallayıp elindeki kağıtları bırakarak arkasına yaslanmış vr kahvesinden içmişti.
"Yırtıp attı. Tartıştık biraz."
"Neden?" Xhangbin de ilgisini çeken konuyla kağıtları bırakırken Chan dudaklarını birbirine bastırıp sandalyede hafifçe sağa sola dönerken bir anda durup başını geriye attı. "Oyunumu anladı."
"Çocuk hem hukuk okuypr hem de zeki biri, şaşırmadım."
"İyi de sözleşme maddelerini kendince düzenlemiştin, bir hata yoktu." Jisung merakla masaya yaslanırken Chan omuz silkti.
"Böyle bir şey yapabileceğimi tahmin ettiği için en son yaptığımız anlaşmayı görmek istedi. Her şekilde ortaya çıkacağından karşıma alıp anlattım ben de ama düşündüğüm kadar patlamadı. Bir daha böyle bir şey yaparsam arabama dahi binmeyeceğine dair birkaç tehdit savurdu sonra bellenmedik bir şekilde küfrederek odamdan çıktı. Akşam da arayıp özür diledi, küfür ve tehditler için." Chan, uzun konuşmasından sonra kahvesinden içerken kendisine garip bakışlar atan arkadaşlarına güldü. "Ne var?"
"Niye bu kadar seviyeli geçmiş? Felix beni odadan ve yataktan atmayı bırak, gücü yetse Mars'a gönderecek kadar köpürürdü." Changbin hayretle konuşurken Jisung kahkaha attı.
"Seninki manyak oğlum, fıstık fibi çocuk şuna bak, harika."
"Aevgilime yükselmeniz sona erdiyae, bizi bekleyen işmize dönelim." Chan elindeki boş kupayı kenara bırakıp kağıtlara tekrar gömülürken Changbin de onu onaylamış ama çok geçmeden çalan telefonuyla arkadaşlarının dikkatini dağıtmıştı.
Kapatacağı sırada açılan görüntülü aramayla dudaklarını virbirine bastırarak Chan'a baktığında Chan elini 'sorun yok' dercesibe sallamıştı.
"Biyak biyak!" Hepsi duydukları sesle şaşkınca telefona bakarken Jisung konuştu. "Biyak biyak, mı?" Kahkahasını tutamazken Chan da başınıeğmiş sessizce gülüyordu.
"Jisung mı o?"
"Evet güzelim, biyak biyak ne?" Changbin arkasına yaslanıp, dün gece platin sarısına boyamak için ortalığı birbirine katıp duştan çıktığında istediği sonucu alamayan sevgilisine baktı. Bu sabah saçlarını düzelttirmiş olmalıydı çünkü civciv kadar sarı görünüyordu, sarı sweatiyle civcive dönmüştü.
"Çok rezil oldum ama önemli değil, Jisung kedi taklidi yapıyor. Civciv oldum artık ben, biyak biyak diye ses çıkarıyorlar. Biyak biyak!" Changbin gülerken Felix öpücük attı.
"Ne yapıyordunuz?"
"Evraklarla uğraşıyoruz civcivim. Chan da burada, big boss yılmak üzere."
"Oh olsun ona. Duyuyor musun beni patron?" Felix sesin yükseltirken Chan gülmüştü. "Söyle Felix."
"Seungmin'in benden çekeceği var oğlum. Kan terlere batacak çalışırken, görürüsün sen. Kocamın intikamını süs köpeğinden alacağım. Bir pazar evde yatsın dedik ya, bir pazar!" Felix çemkirmeye devsm ederken Chan içten bir kahkaha atmıştı.
"Bu bir savaş başlangıcı olur Felix."
"Başların savaşına be, rahat bırak Changbin'imi. Eve geldiği gibi uyudu dün gece. Benimle mi svgili seninle mi belli değil benden çok seni görüyor." Felix surat asarken Changbin onun mimiklerini izlemeye devam ederken fülümsüyordu.
"Hırsını aldın mı bebrğim?"
"Hayır, Seungmin avım. Ondan alacağım hırsımı." Birkaç saniye sevgilisine baktıktan sonra tatlı bir şekilde gülğmsemişti. "Çok özledim seni, akşam yemeğini beraber yer miyiz?"
"Çalışmasına izin verirsen yersiniz Felix. Hadi Changbin şunları bitirelim ve eve gidelim, Dori'yi veterinere götürexeğim daha." Jisung elindr döndürdüğü kalemi güzelce kavrayıp kağıtlara geri dönerken Changbin sevgilisine göz kırptı.
"Görüşürüz civciv."
"Biyak biyak." Changbin telefonu kapatırken gülmüş, sessize alıp kenara bırakarak kağıtlarla uğraşmaya geri dönmüştü.
Saatler sonra işleri bititğinde hepsi eve dağılmıştı.
"... COVID-19 virüsü tehlikesine karşı aldığımız önlemlerin ilki Çin'le hava ve deniz taşımacılığına ara vermek oldu. Çin'deki yurttaşlarımızın ülkeye getirilip karantinada bir süre beklerileceğini söyleyen sağlık bakanlığı..." Chan, anahtarını kenara bırakıp salona geçltiğinde koltuğa uzanmış gençlere gülümsedi.
Jeongin ağabeyini gördüğünde bacağını Hyunjin'in üzerinden çekip göğsündeki elinden destek alarak doğruşduğunda Hyunjin de koltukta yukarı kayarak kağıya dönmüştü. "Hoş grldin ağabey."
"Hoş buldum. Aç mısınız?"
"İşim uzun sürer dediğin için ywdik bir saat önce. Ama yemek var. Isıta-" Chan kalkmak için açhareketlenen kardeşini durdurup göz kırptı.
"Takılın siz, hallederim ben."
"Ocağın üstünde tencerrler." Chan eliyle anladığına dair bir işaret yapıp odasına geçmiş, telefonunu şarja bıraktıktan sonra banyoya geçip güzel bir duş almıştı. Odasına dönüp üzrrini değiştirirken Seungmin'i aradı.
"Chan! Aramabı bekliyordum, uzun sürdü işin."
"Sürdü biraz. Ne yaptın güzelim?"
"Hiç, Minho'yla dizi izliyorduk. Canımız sıkıldı. Hyunjin Bey eve dönmedi hala." Chan gülerken telefonunu eline alıp odadan çıkarak mutfağa geçti.
"Burada şu an, gelmez beklemeyin onu."
"Sanki Jeongin'le yaşsmıyormuş gibi buradada ayrılmıyor ondan." Chan ocağı açıp kendine tabak çatal çıkarırken güldü.
"Niye öyle diyorsun, sen de sürekli benimle olmak istemez misin?"
"Ya onu demiyorum, isterim tabii. Ama ben onu çzledim ve it eve uğramıyor. Hasret gideremedim hala, bir kere beraber uyuduk o kadar. Yemek mi yapıyorsun?"
"Hm, benden önce yemişler bir şeyler ısıtıyorum." Chan sandalyelerden birine oturup telefonunun kilit ekranındaki fotoğrafa gülümserken devam etti. "Seni özledim, kaç gündür görüşmüyoruz, üç oldu mu?"
"Cumartesi akşamı bize yemeğe gelmiştin. İki gün oldu."
"İki hafta gibi sürdü." Seungmin kahkaha atarken Chan gülümseyerke ocağın altını kapatıp tabağına yemek doldurdu.
"Yine efkarlı aşık moduna geçmişiz."
"Yüzünü gören cennetlik Seungmin. Bizde kalsana biraz." Chan ağzına yemek atıp eline yaslanarak cevap verirken Seungmin keyifle gülüp cevaplayınca gülümsedi.
"Şimdi olmaz, final haftam. İki hafta say, iki hafta sonra kalırım."
"Söz mü?" Chan onu bir süre evden göndermeyi planlamıyordu, final haftası bittiği gibi dönem tatiline girecekti ve ne yapıp edip onu işten çıkınca dahi buraya gelmeye ikna etmeliydi.
"Söz. Hadi yemeğini ye ben de sınava çalışayım."
"Seni seviyorum." Chan sessizce söylediğinde Seungmin kahkaha atıp gülüşünün arasına konuştu.
"Ben de seni seviyorum. Görüşürüz Christopher."
"Görüşürüz." Chan gülerek telefonunu kapatırken yemeğine drvam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar ²
Fanfiction"Güzelim..." "Hm?" Seungmin başını çevirip kollarını kaldırarak sevgilisine bakarken Chan gülümseyerek dudağını öpmüş ve aşağıda kalan sevgilisinin başına çenesini yerleştirmişti. "Yok bir şey, sadece söylemek istedim." "Üç sene oldu sen hala aynı...