34. Bölüm

963 52 11
                                    

Yer yarıldı gök içine düştü. Bir çukur oluştu kalbimde, is, kir, günahlar, yalanlar hepsi doluştu içine. Yağmurlar arıtmamıştı bizi, aksine tüm insanların günahları da içimize akmış gibiydi. 

Ses kaydını babama dinletmiştim, o da ekibine atmıştı ses kaydını. Yorumlarının beni etkilediğini fark ettiği için bir yorum yapmamıştı, sadece ne kadar kısa sürede bilgi alırsam o kadar erken kurtulacağımı söylemişti. Haklıydı fakat Ömer Asaf bana henüz tam anlamıyla açılamıyordu. Günden güne bağlanıyordu fark ediyordum ama geçmişi hakkında konuşmayı pek sevmiyordu. Anlattığı şeylerde çok işimize yaramıyordu. Mesela kendisine yardım eden adamın adını vermemişti, kaldığı yetimhanenin adını vermemişti. Bizde yetimhanenin adı vardı ama doğruluğundan emin değildik. Anlattıkları ile dosyadaki bilgiler çelişiyordu. 

Onunla olmadığım zamanlarımı kitap okuyarak geçiriyordum. O ise her boş gününe farklı bir aktivite buluyordu. Araştırdığını, okuduğunu biliyordum. Evinde izlediği filmler, okuduğu kitaplar hep çiftler ve ilişkiler üzerineydi. Onun yanında sıkılmamamdan korkuyordu bu yüzden sürekli farklı fikirler ile çıkıyordu karşıma. Bugün bisiklet sürecektik, geçen hafta film izlemiştik, ondan önceki hafta kitap okumuştuk, ileride sörf yapmak istiyordu. 

İlk ilişkisi olduğuna inanmıştım, zaten temas sorununu yeni yeni çözüyordu. Sadece hala erkeklere karşı eskisi gibi çekingendi, korkuyor gibiydi onlardan. Bu durumu ile ilgili tahminlerim vardı fakat bu tahminler etimi kemiğimi ürpertiyordu. Gerçek olmasını istemediğim tahminlerdi. Bu yüzden bunu sormaya çok korkuyordum, şayet bir gün anlatırsa duymak isteyeceğimden emin bile değildim. 

Kendisinde son zamanlarda gözlemlerim ışığında borderline tanısı olduğunu düşünüyordum. Tabii ben bunun için artık yetkili kişi değildim. Tek çözüm psikiyatristi ile tanışıp tüm her şeyi öğrenmemdi. Okuduğum kitabın kapağını usulca kapatıp yatağıma uzandım ve gözlerimi kapadım. Ömer Asaf'ın gelip beni almasını beklerken kısa bir süre kestirebilirdim. Zihnimdeki düşüncelerin savaşında uykularım kurban gitmişti. 

Ömer Asaf için asrın hatası olabilirdim, her şeyi öğrendiğinde bu artık belirsizlik veya bir ihtimal taşımayacaktı. İhanete uğramış, kandırılmış hissedecekti. Belki benden intikam almak için beni öldürmek bile isteyebilirdi. Her şeyi göze almıştım. Adalet peşinde koşan bir ailede büyümüştüm. İnsan haklarını önemseyen bir usul ile yetiştirilmiştim. Ömer Asaf birçok insan hakkını çiğnerken bir kez de onunki çiğnense bir şey olmazdı. En azından kandırıldığı için ölmezdi. 

Kapımızın zili çalınca gözlerimi isteksiz bir şekilde açtım. Evde benim dışımda kimse yoktu. Zorlanarak da olsa yataktan çıktım ve kapıya ilerledim. Kapının deliğinden bakıp Ömer Asaf'ı görünce şaşırmıştım. Onunla buluşmamıza iki saat vardı. Kapının yanında asılı duran küçük aynada saçlarımı hızlı bir şekilde düzeltip kapıyı açtım. Yüzünde kocaman bir tebessümle bana bakıyordu yeşil yeşil. Elinde tuttuğu devasa papatya buketi ise daha fazla şaşırmama yol açmıştı. 

'' Merhaba. ''

Sesi mutluluk fısıldıyordu, gözleri umut vadediyordu. Üzerime üzerime gelen mutluluk dalgasını daha fazla savuramadım ve bende onda kocaman bir gülümseme bahşettim. Elindeki papatyaları bana doğru uzatınca eline çok yakıştığını inkar etmek gibi boş bir çabaya girişemeyecektim. Sırıtmama engel olamadan papatya buketini alınca elindekileri kapının önüne bırakıp bana yaklaşarak yanağıma buse kondurdu. 

'' Çok güzelsin, içim gidiyor. ''

Uzaklaşmadan boynuma hafif bir baskı uygulayıp başımı omzuna yaslayınca derin bir nefes aldım ve birkaç saniye veremedim, çok güzel kokuyordu. Kapının önünde olduğumuzu hatırlayınca kendimi geri çekmiştim, birileri görse çok utanırdım. 

CANHIRAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin