Hayat bir deneydi ve bende o deneydeki bir kobaydım. Tek temennim insanlığın yararı uğruna kullanılıyor olmamdı. Yoksa tüm bu talihsizlikler, sınanmalar bir gün beni intihar uçurumundan aşağı itebilirdi.
'' Ömer Asaf bey. ''
Suç işlemişim gibi bakan gözleri yerin dibinin olması konusunda dua etmeme yol açmıştı. Şayet öyle bir yer varsa bu bakışlar beni son katına bile gömebilirdi. Yeşilleri çatlamıştı ve çatlaklardan su yerine bu defa lav fışkırıyordu.
'' Ömer Asaf bey! ''
Tepki vermemişti, bende ne yapacağımı bilerek adını tekrar telaffuz etmiştim. Bu defa daha yüksek çıkan sesim işe yaramış olacaktı ki kitlenen parmakları avuçlarını rahat bıraktı ve gözleri sağ ayağının dibinde olan papatyalara kaydı.
'' İnsanlar ya siyahtır yada beyazdır. Sen hangisisin? ''
Gözlerime bakarak sorduğu cümlenin sonunda cevap vermemi beklemeden sağ ayağı havalandı ve yerdeki papatyaların üzerinde durdu. Seğiren gözleri yutkunmamı tetiklerken sağ ayağını oynatmadan sol ayağını bir adım öne attı. Neden o papatyaları öldürdüğüne anlam verememişken sorduğu soruya anlam vermeye çalışmaktan vazgeçtim.
'' Gri. ''
Kolaya kaçıp verdiğim tek kelimelik cevap onu tatmin etmemiş olacaktı ki ağır ağır kafasını iki yana salladı. Kapatıp açtığı elinin birini yüzüne götürürken işaret ve baş parmağı ile burnunun ucunu sıkıp tekrar kafasını iki yana salladı.
'' Gelmek istemiyorsan gelme, seni zorlamadım. ''
Kafama vura vura ağzından çıkan cümleler ile gözlerimi yumdum. Sakinliği bünyemde misafir etmiştim ve onu kötü bir şekilde uğurlamayacaktım.
'' Beni bir şeye zorlayamazsın zaten. ''
İstemsiz bir şekilde ses tonum onunki gibi sert çıkmıştı.
'' Zorlamadım zaten. ''
Bağırmıştı. O, bana bağırmıştı. Ne cüretle?
'' İstesen de zorlayamazsın. ''
Bağırdım. Bende ona bağırdım. Ne cüretle? Dudakları yanaklarına tutundu, ortaya çıkan gamzesi gözlerimi ısırırken neye gülümsediğine akıl erdirememiştim. Çabuk değişen ruh hali dengemi şaşırtmıştı. Bir insan bir saniye önce kışı yaşarken bir saniye sonra yazı yaşayabilir miydi? O yazın güzelliklerine tutunmuşken ben sonbaharın ayazında titriyordum. ''
'' Gidelim. ''
Eliyle bana yol gösterirken yüzüm sonbaharın ayazının etkisinde kalmış olacaktı ki tepki vermeden yanında adımlamaya başladım. Arabasının ön kapısını açarken arkamı dönüp papatyalara baktıktan sonra gözlerim papatyaların katili sağ ayağına kaydı. Sağ ayakkabısının içinde yaşayan bir papatyayı görünce buruk bir şekilde gülümsedim. Bakışlarımı takip edince o da papatyayı gördü ve buruk bir şekilde gülümsedi.
Eğildi, papatyayı aldı, arkasını döndü ve her suçlunun olay mahaline döndüğü gibi o da döndü. Tekrar yere eğildi, ezilen papatyaları eline aldı. Bana doğru yürürken elindeki papatyaları inceliyordu. Yanıma vardığında bir elinde topladığı ezilmemiş sağlam papatyaları bana bakmadan uzattı. Parmaklarım parmaklarına değerken papatyaların kalbinin elimde attığını hissediyordum. O bana hiç bakmadan solan papatyaları arka koltuğa koyarken ben hala elimdeki papatyalara bakıyordum. Yanımdan geçip şoför koltuğuna oturduğu sırada gözüme takılan yaşlı teyzeye yöneldim.
![](https://img.wattpad.com/cover/196036500-288-k709304.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANHIRAŞ
RomanceRuhumu defalarca kez prangalarken bir müddet gözlerime baktı; gözleri kalbimde artçı sarsıntılara neden olurken dudakları aralandı. '' Sana o gece git dediğimde, gitmedin. İşte, '' Dudakları damgaladı bedenimi, ruhumu. '' O geceden sonra gideceğin h...