** Medyada çalan parça ile dinlemenizi tavsiye ederim.
Keyifli okumalar.
Sarıldı dört bir yanım hüzünle. Titredi yüreğim, yaşadıklarıma, yaşayamadıklarıma. Kovaladı zihnim kayboluşlarımı, kaybettiklerimi. Araladım gözlerimi taradım gerçekleri, onu yakaladım. Duvarın köşesine sinmiş, başını dizlerine yaslamıştı. Gerçek o muydu? Gerçek neydi? Kim gerçekti? Ömer Asaf gerçek miydi? Bu gece sinema salonunda uğurladığı gözyaşı gerçek miydi? Peki ya onu kuşatan hüznü gerçek miydi? Bir şeyi gerçek yapan neydi? Yok muydu bir kullanım klavuzu?
Yürüdüm, ama neye yürüdüm, adımlarımı nereye attım, kime doğru attım bilmiyorum. Bilincim kaybolmuştu, bir anda kendimi o duvar köşesinin yanında bulmuştum. Sonra yine kayıp bir an da dizlerim yerle buluşmuştu, ellerim dizlerini bulmuştu. Titrek bir nefes aldı, yüreğim soluksuz kaldı. Sanki aldığı nefesi yüreğimden almıştı da ben soluksuz kalmıştım.
'' Özür dilerim, mahvettim geceni. ''
Bir kalkan oluşmuştu etrafımda ve sözleri o kalkana çarpıp geri ona dönüyordu. Çünkü ben hiçbir şey anlamıyordum, cümlelerinin içi boşalmıştı benim için. Onu saran kollarım titredi, varlığını aradı onu hisseden her bir hücrem.
'' Sanırım beceremiyorum normal olmayı. ''
Onun gibi sırtımı duvara yasladım, kafamı dizlerime koydum ve gözlerimi kapadım. Belki onun gibi yaparsam kaybolan bilincim beni bulurdu. Ve şuan yaptığım yanlışı yüzüme çarpardı. Belki geri gelen aklım şuan bir mafyanın evinde olduğumu bana hatırlatırdı ve ben hemen buradan uzaklaşırdım.
'' Yalan söyledim sana. ''
Gözlerim açıldı, bilincim beni bulmaya yaklaşmıştı sanırım. Kulaklarım dikkat kesildi ağzından çıkacak her cümleye. Belki işe yarar bir şeyler öğrenirsem babama ihanet ettiğim düşünceleri uzaklaşırdı kafamdan.
'' Ben tedavi gördüm, psikolojik tedavi. Dokuz yaşımdan yirmi beş yaşıma kadar tedavi gördüm. ''
Sustu, tekrar kapandı göz kapaklarım. Ayaklarını uzattığını hissetim. O konuştukça üzerime ağırlık çöktüğünü hissediyordum.
'' Sana söyleyemedim, benden korkarsın diye. Ama yalanlarla yanımda olmanı istemiyorum. ''
Gözlerimi araladım, ayaklarını uzatmış kafasını duvara yaslamıştı. Adem elması dans ediyordu boynunda. Yine onu taklit ettim, gözleri beni yakaladı, göz bebeğindeki çatlaklar kesti ruhumu.
'' Ben normal bir insan değilim o yüzden bir gün gideceksen şimdi git. ''
Gözleri büyü yapıyordu gözlerime, tesiri altına girmeden gözlerimi kaçırdım. Kafamı duvardan ayırdığım sırada kapadı gözlerini, adem elması boğazında aşağı yukarı kaydı, parmakları pantolonuna tutundu. Ayağa kalktım, dudakları titredi, yanakları kızardı.
Karanlık koridoru arkamda bırakıp mutfağın nerede olabileceğini düşünmeye başlamıştım. Merdivenlerin hemen yanındaki kapıya yöneldim, bütün kapıları tek tek açıp bakacaktım mecbur. Kapıyı açtığımda ilk atışta doğru yeri bulmuştum. Büyük mutfağa girip etrafıma bakınmadan buz dolabının kapağını açtım ve suyu çıkardım. Suyu bardağa boşaltırken içinde bulunduğum tuhaf durumu benimsemeye çalışıyordum. Benim görevim insanlara yardımcı olmaktı, yanlış bir şey yapmıyordum. Benim görevim babama bilgi taşımaktı, yanlış bir şey yapmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANHIRAŞ
Roman d'amourRuhumu defalarca kez prangalarken bir müddet gözlerime baktı; gözleri kalbimde artçı sarsıntılara neden olurken dudakları aralandı. '' Sana o gece git dediğimde, gitmedin. İşte, '' Dudakları damgaladı bedenimi, ruhumu. '' O geceden sonra gideceğin h...