39. Bölüm

1.2K 57 32
                                    


Doğan her güneş, yeni bir günün habercisi miydi sahiden? Yada batan her ay günün bitişinin işareti miydi? Şayet öyleyse ben neden tek bir güne takılıp kalmıştım? Neden aynı günün saatlerine hapsedilmiştim? Neden aynı günü defalarca kez yaşıyordum sil baştan? 

Yirmi gündür, tek bir güne esir edilmiştim. Zihnim defalarca o günü yeniden yaşamıştı, kalbim defalarca kez aynı korkuyla atmıştı. Yirmi gündür beynimi aynı sorular yemeye devam ediyordu. Ömer Asaf her şeyi öğrenmiş miydi? Plan başarısız mı olmuştu? Ömer Asaf yaşıyor muydu? 

Yaralılardan birini Ömer Asaf olduğu ve bana o notu bırakanın o olduğu kanıtlanmıştı. Sorular kümesinden sadece bu iki sorunun cevabını bulabilmiştik. Baskını yapan kimdi? Babam ve ekibi zihnimizdeki soruların cevabını bulabilmek için gece gündüz çalışıyorlardı. Saat  sabahın beşiydi ve babam hala eve gelmemişti. Eğer Ömer Asaf her şeyi öğrendiyse ve yaşıyorsa bu bizim için çok büyük bir sorun teşkil ediyordu.

İki gün önce aldığım bir bilgiye göre ise Ömer Asaf benimle tanıştığından bu yana cinayet işlediğine dair bir bilgi, kanıt yoktu. Fakat iki gün önce yine bir cinayet işlenmişti, Ömer Asaf'ın öldürüp öldürmediğini araştırıyorlardı günlerdir. Şayet katil Ömer Asaf ise bu onun yaşadığına bir işaretti. Yirmi gündür ettiğim tek bir dua vardı, o da onun ölmesine dair olan isteğimdi. Birinin ölmesini dilemek beni kötü biri yapardı ama katil birinin ölmesini dilemek beni kötü biri yapar mıydı? 

Kapının açılma sesini duymam ile hızla yatağımdan kalktım, günlerdir uyuyamıyordum. Yanıtsız sorular urgan olup boynuma dolanırken gözlerimi yumamıyordum. Sanki gözlerimi yumduğum an kıyamet kopacak gibi hissediyordum. Ceketini asan babamla göz göze geldiğimde yorgunluktan teninin solduğunu fark ettim.

'' Kızım, ''

Hızla ilerleyip kollarımı boynuna doladım. Ona bir şey olacak diye çok korkuyordum. Eğer yaşıyorsa ve gerçeği öğrendiyse babama zarar verecek düşüncesi ile kafayı yememe çok az kalmıştı. Günlerdir annemle evden çıkmamıştık, evi de birileri koruyordu. Ama ya babam onu kim koruyacaktı? Saatlerce dışarıda geziyordu, yalnız yakaladığı bir an kafasına sıksa ne yapacaktık biz? 

'' Çok korkuyorum baba. Ne olur gidelim buradan. ''

Gözyaşlarım babamın boynunu ıslatırken babam sırtımdaki kollarının baskısını arttırmıştı. Dakikalarca babamın kollarında ağladım. Bu artık bir döngü haline gelmişti. Babamın yokluğunda kafamda kurup o geldiğinde tüm korkumu, üzüntümü, pişmanlığımı bir bir kollarında döküyordum. 

Babamın kollarında ayrılınca kollarını birbirine kenetlemiş bir şekilde bizi izleyen annem ile göz göze geldim. O benim gibi korkmuyordu, endişeleniyordu. Ama endişelendiği biz değildik. Suçlayan bakışları ile tekrar karşılaştığımda kafamı öne eğdim. Babam ve beni suçladığı için aramız bozuktu. Annemin bakışlarını fark eden babamın kaşları çatıldı, beni kolunun altına alıp oturma odasına yönlendirdi. Üçlü koltuğa yan yana oturduğumuzda annemde sessizce gelip karşımıza oturdu.

'' Fidan, bize karşı olan şu düşmanca tavırlarına artık son vermelisin. Eve yorgun geliyorum, derdim başımdan aşkın bir de sen huzursuzluk çıkarma. ''

Babamın sert çıkan sözlerinden sonra annemin kaşları çatılmıştı. Oturduğu yerde daha dik bir pozisyon alırken bize saldıracağını anlamıştım. Annem her zaman kendi bildiği doğruları savunan ve asla haksızlığa göz yummayan biri olmuştu. 

'' Doğruları söylediğim için mi düşmanca tavır sergilemiş oluyorum. Eve yorgun geliyorsan, kafanda bin tane dert varsa bunun sebebi sensin. Gerçekten suçluları yakalıyordun ve vicdanımız rahattı. Kesin kanıtlarınız yokken genç bir çocuğu suçlayıp, kızımızı da buna alet etmeseydin gül gibi yaşıyorduk. ''

CANHIRAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin