twenty two: we need to talk about Draco

691 52 33
                                    

"Büyüyü bulmak daha kolay." dedi Draco salonda volta atarken "Öyle olmalı."

"Taş yine onların mekanında ama." dedim gözlerimi devirerek.

"Evet, ama sonuçta senin biriyle düello yapman gerekmeyecek."

"Böyle güçlü bir büyüyü hiçbirimiz yapamayız."

"McGonagall yapabilir."

"İkisi aynı şeye denk geliyor Draco." dedi Ginny oflyarak "İki türlü de Hermione de dahil olmak üzere hepimiz oraya gidiyoruz. Ya Hermione o büyücüyü öldürüyor, ya da büyüyü yapıyoruz."

"Hem büyücüyü öldürmesi için gereken birçok aşama var. Enerji taşından oluşmuş taşlardan birini bulmamız ve Hermione'nin onu tılsımlaması gerekiyor." dedi Harry "Taşın nerede olduğunu bilmediğimizi geçtim, bundan sonra Hermione'ye bunu yapan büyücüye karşı bir tılsım yapmalıyız. Biz büyücünün adını bile bilmiyoruz. Draco haklı, büyüyü bulmak çok daha kolay gibi."

"Ya ölsem?" herkes öfkeyle bana baktığında hemen kendimi toparlayıp ellerimi havaya kaldırdım "O anlamda değil. Ölümü kandırsam yani. Çok kez olan bir şey bu, insan birkaç saniyeliğine ölü sayılıyor. Kalbi duruyor yani. Ama sonra hayata geri dönüyor. Belki de ölümü kandırabiliriz."

"Belki de kandıramayız?" dedi Draco beni taklit ederek "Şurada konuştuğumuz her şey senin ölmemen için, sen kalkmış öleyim diyorsun."

"Seçenek sundum." dedim omuz silkip "Benim fikrimi merak etmiyorsunuz zaten."

"Çünkü tüm fikirlerin kendine zarar vermeni içeriyor, Hermione. Hatta çoğunlukla ölmeni."

"Her neyse Ron."

Kapının çalmasıyla kaşlarımı çatıp Draco'ya baktım. Draco ise odada gözlerini gezdirip Gyills'e kapıyı açmasını işaret etti. Yine de eli asasında, sakince kapıya yürüyordu.

Hepimiz nefesimizi tutmuş Draco'nun dönmesini beklerken Ron'un benim önümde asasıyla bekliyor oluşuyla gözlerimi devirdim.

"Benim de bir asam var." diye fısıldadım "Kolum da var."

"Aynen Hermione. Aynen." dedikten sonra salona Draco'nun dönmesiyle asasını daha sıkıca tuttu. Gözümün önünde Ron'un poposu olduğundan dolayı gelen kişiyi göremiyordum ama herkes kafası epeyce karışmış şekilde duruyordu.

"Çekilsene yahu!" diyip onu ittiğimde kaşlarımı çattım.

"Luna? Neden buradasın?"

"Çünkü Malfoy'la evlendiğinizi düşünmüştüm." dedi her zamanki sakinliğiyle "Ama sadece bensiz parti veriyormuşsunuz."

"Bu bir parti değil Luna, emin ol." dedi Ginny "Aklın varsa buradan gidersin."

"Aslında size yardım etmeye geldim."

"Ne-neden ki?" dedim telaşla "Bizim bir problemimiz yok."

"Evet, düğün hazırlıkları sadece işte." dedi Harry "Hermione ve Draco'nun yani."

"Ah, onun için gelmemiştim aslında ama seve seve yardım ederim."

Harry'e yanımdaki yastığı fırlattığımda Draco, Luna'ya oturmasını işaret etti ve bugün yüzünden eksik olmayan öfke ve soğuklukla beklemeye başladı.

"Ben bu durumunuzu öğrendim. Evliliği değil-"

"Evlenmiyoruz Luna." dedim gözlerimi devirip "Neyi öğrendin?"

"Laneti işte." dedi "Ve size kötü haberlerim var."

"Kötü haberlere çok ihtiyacım vardı çünkü." dedi Draco gözlerini devirerek "Gyills, babamın lanet viskileri neredeydi biliyor musun?"

Wounds // DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin