seventeen: emergency patronus

777 57 11
                                    

"Hermione, uyan."

Hermione, Ginny'nin sesiyle gözlerini açtığında üstünde dehşet bir ağırlık hissediyordu, koli koli yük taşıyor gibiydi sanki.

"Terlemişsin, yanıyorsun. Ateşin çıkmış yine."

"Vücudum yarayla savaşıyor."

"Birkaç büyü denedim. Senin öğrettiklerinden."

"Biraz sonra etki gösterirler o zaman."

"Hala ağrı kesiciyi içmeyecek misin?"

"Hayır." dedi Hermione "Dayanabilirim."

"Yüzün bembeyaz olmuş Hermione."

"Harryler'den hala ses yok mu?" dedi konuyu değiştirerek. Rezalet halde olduğunu kendisi de biliyordu tabii. Ginny'nin endişesine karşı koyamayıp bunu sürekli karşısına çıkarmasına gerek yoktu.

"Hayır." dedi Ginny "Kaç saat oldu kim bilir. On saat olmuştur, hala yoklar. Ya onlara bir şey olduysa?"

"Hiç sanmıyorum. Zaten asıl istedikleri benmişim. Onlarla ne yapacaklar ki?"

"Bilmiyorum. Ama düşünmeden de edemiyorum."

Hermione bu sefer genç kıza acıdı. Dün söylediklerini düşündü. Onun ailesinden biri ölmüştü, bir abisi ölmüştü. Diğerini de kaybedemezdi. Her acıyı birlikte yaşadığı sevgilisini kaybetmeye dayanamazdı.

Hermione oturmak için yardım istediğinde Ginny hemen onun yanına gitti. Pek çaktırmamıştı ama dün gece neredeyse hiç uyumamıştı.

Çünkü ne gelen giden olmuştu, ne de Hermione iyiye gitmişti.

Gece çok sayıklamıştı. Ginny buradan anlamıştı ateşinin çıkacağını ve ona bir sürü şifa büyüsü söylemişti. Hangisi lanetten, hangisi ağaç kabuğundan dolayı oluyor anlamadığı için bir sürü büyü söylemişti.

Ama şu an Hermione'ye bakınca, Draco gelmezse öleceğini biliyordu.

Bembeyazdı, Draco'dan bile beyazdı hatta. Karanlık Lord'un beyazlığına yakın, ölü beyazı gibiydi. Dudakları mosmordu ve dünden kalan kanlar duruyordu. Sabaha karşı yarasını açtığındaysa kıpkırmızı kan görmeyi beklerken, simsiyah kan lekeleriyle karşılaşmıştı. Bu şekilde lanet olduğundan emin olmuştu. Sanki başlarında yeterince dert yokmuş gibi, lanet yine durmamıştı.

Ginny, Hermione'ye kendisinin ne kadar kötü durumda olduğunu göstermek istemediği için pansumanı o uyurken değiştirmişti. Eğer Hermione karnından siyah kanlar geldiğini görse öleceğinden emin olurdu.

İşte tam da bu yüzden, Draco Malfoy'un hemen buraya gelmesi gerekiyordu.

"Sen nasılsın?" diye sordu Hermione çatallı bir sesle "Hiç aklıma gelmedi sormak."

"Ah, iyiyim. Aklımda bir sürü tilki var sadece." dedi "Annemin yaptığı kurabiyeleri buldum çantanda, ona biraz ağladım işte."

"Şöyle durumlarda insan evden uzak olduğu için kendisini daha kötü hissediyor."

"Aynen öyle." dedi Ginny derin bir iç çekip "Bir Patronus daha göndersek mi?"

"Olur. Olur da neden ki?"

"Şansımızı denemek için." dedi kızıl cadı ayağa kalkıp. Bu sefer Patronus'u mükemmel olmalıydı. Bunun için en güzel anılarını aklına getirmeyi denedi. Şu durumda biraz vakit alması normaldi.

Wounds // DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin