twenty four: you love me too

612 47 21
                                    

Gecikmeler için sorryy, yorumlarınızı eksik etmeyin ✨✨

Hepimiz şaşkınlıkla Draco'ya bakarken Harry benden daha çok şaşırmış görünüyordu. Ginny onu kolundan çekiştirip salondan çıkartmaya çalışsa da yerinden kıpırdamıyordu.

Draco koltuğa yaklaşıp yanıma oturdu. Nefesimi tutmuştum, kalbimin atışları kulağımı delecek gibiydi. Yanaklarımda sanki kan yerine alev dolnıyordu, vücudumun yandığını hissediyordum. Oturmuyor olsaydım heyecandan yere kapaklanabilirdim bile.

Ve Draco'nun sızdığını görünce Harry'nin şaşkınlığını fark edene kadar ağzımın beş karış açık olduğunu anlamamıştım. Ağzımı kapatıp dudaklarımı yaladım ve gerilmiş omuzlarımı serbest bıraktım.

"Melek gibi uyuyor." diye fısıldadım.

"Durumun dehşet derecede komikliğine değil de uyuma şekline mi takıldın Hermione? Gerçekten mi?" dedi Ginny yanındaki Harry'nin ağzını kapatıp "Ah, bir kahve yapmalıyım. Ron ve Luna da istiyor mu diye sormak istiyorum ama göreceklerimden korkuyorum."

"Hey Harry." dedim "Yukarıya çıkıp Ron ve Luna'ya kahve isteyip istemediklerini sorsana."

Harry başını sallayıp cisimlense de suratındaki şaşkınlık hala duruyordu.

"Bu ne sikimdi böyle?" dedi Ginny koltuğa doğru yaklaşıp "Hiçbir şey anlamadım. Hiçbir şey! Nasıl hemen sızdı ki?"

"Sessiz ol." diye fısıldadım "Uyanacak."

"Uyumasıyla bir problemin yok yani?" dedi Ginny dehşete düşmüş bir şekilde "Merlin, sinirlerime hakim olmamı sağla. Ben gidiyorum."

Ginny mutfağa doğru gittiğinde gülümseyip Draco'nun buz gibi görünen yanağına elimi koydum. Aslında sımsıcacıktı, bir şömineye elimi uzatmışım hissi veriyordu.

"Hey." dedim fısıldayarak "Kalk, seni yatağına yatıralım."

Hafifçe gözlerini aralamasıyla gülümsemesi bir oldu. Ama sanki gözlerini daha fazla açamıyor gibiydi. Yine de kalkması için tekrardan söylendiğimde beni dinleyip ayağa kalktı. Elini sıkıca tutup ilerlemesini sağlarken çok komik görünüyordu.

"Alkolün seni bu kadar çarpmasını beklemiyordum."

Kıkırdamamla bana bakıp yüzündeki sırıtışı genişletti ve suratındaki aptal ifadeyle mırıldandı.

"Bir daha yap."

"Neyi?"

"Şu gülmeni. Ya da yapma. Bayılabilirim."

Gülmemi içimde tutup dudaklarımı birbirine yapıştırdım ve odanın kapısını açtım. İçeriye girerken sendeleyince onu kolundan tutup bana yaslanmasını sağladım. Tüm bunlar olurken onun tek yaptığı şey ise "Hermione gülüyor." diye mırıldanmaktı.

Sonunda onu yatağa oturttuğumda kendini yatağa bıraktı ve yeniden gözlerini kapattı.

"Hayır." dedim ellerini tutup onu kaldırmaya çalışarak "Üstünü değiştirmeliyiz. Hadi Draco."

İstemediğini belli eder bir şekilde inleyince derin bir iç çektim. Eh, bu gece ben ona bakıcılık yapacaktım anlaşılan.

Dolaptan yatması için kıyafetlerini çıkartmak için döndüğümde hala mırıldanıyordu ama ne dediğini anlamak zordu. Kim bilir ne kadar içmişti? Yalnız başına olsa eve zar zor dönebilecek gibi duruyordu.

Kemerini çıkarttığımda güldü ve ellerini başının altına koydu.

"Sarhoş Draco'dan faydalanıyorsun ha Hermione?"

Wounds // DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin