Tanıtım

34.8K 1.4K 598
                                    

Binadan içeri girerken gördüğü yazıyla şaşkınca kollarını tutan adamlara döndü.

Ülkü Ocakları

Kollarını tutan adamların elinde çırpınıp kurtulmaya çalışarak bağırdı.

" Ya bırakın beni ben bir şey yapmadım."

" Aynen kardeş o yazıyı da biz yazdık zaten."

" Ya ne yazısı Allah aşkına? Ülkü Ocakları ile ne işim olur benim?"

Aniden ileri itilen Ozan ileri doğru sendeleyince tekrar sinirle bağırdı.

" Ben bir şey yapmadım." Arkasındaki adamlardan biri diz kapağına tekme atıp diz çökmesini sağladı.

" Kameralara kabak gibi çıkmışsın piç."

Hâlâ yerde otururken arkasındaki adamlar kollarından tutup sertçe kaldırıp yürütmeye devam ettiler. Salon gibi bir yere geldiklerinde tekrar itilince dizleri üzerinde düştü.

Şuan emindi ki dizlerinin derisi soyulmuştu.

Birkaç dakika sonra kapı açılıp içeriye gömleğinin kollarını katlayarak bir adam girdi. Bir yetmiş boylarında, kasları gömleğinden bile belli olan biriydi.

" Hoş geldin reis." Başını sallasa da cevap vermedi. Sol kolunu katlayıp diğer kolunu katlamaya başladı.

Bu işi yaparken büyük bir ciddiyetle ve sessizlikle yapıyordu Serhat reis.

İşi bittiğinde gözlerini kaldırıp Ozan'a döndüğünde Ozan kendine engel olamadan geriye gitti. O adamın kahve gözlerindeki ateşi görmüştü. Buradan kesinlikle zarar görmeden çıkamayacaktı.

Üstüne adımlayan adamla, geriye doğru sürünmemek için kendini zor tutuyordu.

" Anlat." Yutkunup dudaklarını aralayıp kısık sesiyle konuştu.

" N-neyi?"

" Kim gönderdi seni? O yazıyı yazmanı kim söyledi?"

" Bilmiyorum." Aniden yakalarından tutulup sertçe duvara vurulması ile korkuyla karşısındaki adama baktı.

" Ne demek bilmiyorum lan? Ne demek bilmiyorum? O yazıyı yazan sensin lan sen."

" B-bilmiyorum gerçekten." Karşısındaki adam yumruğunu kaldırıp kendisine fazla gelen bir güçle gözüne indirince inleyerek gözlerini kapatıp devamının gelmesini bekledi. Çok geçmeden de ikinci yumruk gelmişti zaten.

Bu ilk yumruk buradan yara almadan çıkamayacağını belli ediyordu.

Gözleri kapalı bir şekilde gelecek olan darbeyi bekledi. Herhangi bir tepki gelmeyince yavaşça gözlerini araladı. Karşısındaki adam kaşlarını çatıp yüzüne bakıyordu. Hızla yakalarını iterek bırakıp odanın içinde turlamaya başladı.

" Yani şimdi sen diyorsun ki, o yazıları ben yazdım ama beni kim gönderdi bilmiyorum." Umutla başını sallayan Ozan kendisini anladığı için mutluydu.
Alayla gülen Serhat gözlerini çocuğun üzerinde gezdirip konuştu.

" Şimdi sen birazdan ben solcu da değilim dersin?" Şaşkınlıkla dudaklarını aralayan Ozan kaşlarını çatıp sordu.

" Ne, ne? Ne solcusu?" Sinirle dilini dişlerinde gezdirip sırıttı. Bu çocuk kesinlikle elinde kalacaktı.

" Burası neresi?" Gözlerini odada gezdiren Ozan tekrar gözlerini sinirli adama çevirdi.

" Kapıda, Ülkü Ocakları yazıyordu. Ama beni buraya neden getirdiğini tam b-bilmiyorum."

Reis -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin