Soğukluk

10.5K 751 62
                                    

Masanın hazır olduğunu gören Serhat omzunun üstünden arkasında kalan kapıya bakıp daha sonra ise Selda'ya dönerek konuştu.

" Ozan ve Melek'i uyandırır mısın Selda?" Başını sallayarak onaylayan Selda hızla Ozan ve Melek'in kaldığı odaya ilerleyip kapıyı çalmaya başlamıştı.

Çalan kapıyla irkilerek uyanan Ozan kolları arasındaki kardeşini yatağa bırakıp yataktan kalkarak odanın kapısına ilerledi. Kapıyı açtığında Selda'yı görünce kaşlarını çattı. Normalde her sabah kendilerini Serhat uyandırırdı ancak şu iki gündür Selda uyandırıyordu abi kardeşi.

" Kahvaltı hazır Ozan."

" Geliyoruz." Kardeşinin yanına adımlayıp nazik hareketlerle saçını okşarken diğer yandan da kardeşine seslenmeye başladı.

" Melek, Melek hadi uyan abicim."

" Keşke hiç sabah olmasa." Kardeşinin isyanına gülerek gözlerini açmış olan küçük kızı kucağına alan Ozan odalarından çıkarak lavaboya ilerledi.

İlk önce kendi elini yüzünü yıkamış daha sonra ise lavabodan çıkarak kardeşine izin verip odasına geçmişti. Hızla üzerine günlük kıyafetlerini geçirip Melek için de kıyafetler seçip düzelttiği yatağın üzerine bırakıp odadan çıktı.

Melek artık ne yapacağını bildiği için rahatça mutfağa geçip her zaman oturduğu yere oturup konuştu Ozan.

" Günaydın." Sadece ufak bir baş sallama cevabı aldığında derin bur nefes alarak masanın üzerindeki örtünün kenarıyla uğraşmaya başladı. Geçen içtikleri geceden sonra Serhat kendisine uzak davranıyor, gerekmedikçe cevap vermiyordu. Cevap verse bile sesindeki soğukluğu hissediyordu Ozan.

Daha sonra aklına gelen şeyle hızla cebimden telefonunu çıkarıp Faruk'a mesaj attı.

Serhat'ın oğlu:
Faruk abi, Serhat'ın evinden iş yerine hangi otobüsler geliyor biliyor musun?

Faruk abi:
Biliyorum biliyorum da sen Serhat ile birlikte gelmiyor musun?

Serhat'ın oğlu:
Evet abi de o biraz uzun hikaye. Sen hangi otobüs gidiyor söylesen yeter.

Daha sonra Faruk otobüslerin numaralarını atmıştı. Serhat'a bir bakış atan Ozan başka bir şey yazmadan telefonunu kapatıp masaya koydu. O sırada neşeyle mutfaga giren Melek aynı neşeyi sesine de yansıtarak konuştu.

" Günaydın abi. Günaydın Serhat abi."

" Günaydın meleğim."

" Günaydın prenses." Şaşkınlıkla Serhat'a dönen Ozan bu soğukluğu sadece kendisine karşı olduğunu fark etti. Üç gündür Serhat kendisinden uzak dursa da cevap vermese de Melek'e karşı herhangi bir şey belli etmemiş onunla aynı samimiyetine devam etmişti.

Melek her zamanki gibi Serhat'a okulda yaşadıklarını anlatırken Ozan ise beş aydır yanında kaldığı adamın neden bir anda soğuk davranmaya başladığını düşünüyordu. Her ne olduysa geçen gece olmuştu ve Ozan o geceyi hatırlamıyordu.

Çok geçmeden Melek'in okul servisi geldiğinde Ozan, kardeşini servise bırakarak tekrar içeriye dönmüş ve Serhat'ın da masadan kalktığını görmüştü.

" Hadi hazırlan çıkalım." Terleyen ellerini pantalonuna silerek konuştu Ozan.

" Şey ben.. benim biraz işim var sonra geleceğim. Merak etme çok geç kalmam." Ozan'a şüpheli gözlerle baksa da başını sallayarak onaylayan Serhat kapıya ilerleyecekken aklına gelenle Ozan'a döndü.

" Para lazım mı?"

" Hayır teşekkürler." Serhat evden çıkıp, arabasına binerek evden uzaklaştıktan sonra Ozan da çok beklemeden evden çıkmaya yeltenmişti ki korkuyla kapının yanında durdu.

Bir hafta olmuştu ama hala korkuyordu. Evden çıkarken ise Serhat yanında olduğu için kendini güvende hissediyordu ve şimdi hissettiği kadar büyük bir korku hissetmiyordu Serhat'ın yanında.

Ancak bir karar vermişti ve bu kararının peşinden giderek sürdürmek istiyordu. Artık işe giderken Serhat ile beraber değil otobüs ile gitmek istiyordu. Hem kendisine torpilli gözüyle bakanların önüne geçmiş olurdu.

Derin bir nefes aldıktan sonra hızlıca kapıyı açarak evden dışarıya adımını attı. Titremelerini belli etmeden hızlı adımlarla otobüs durağına ilerlerken kendisine dönen bakışların farkındaydı.

Bakışlarını etrafa çevirmeden karşısına bakarak otobüs durağına ulaştığında çalan telefonunu cebimden çıkardı ancak Serhat'ın aradığını görünce açmadan bekledi.

Çok geçmeden arama sonlandığında Serhat pes etmemiş bu defa da mesaj atmıştı.

Serhat:
Hemen telefona cevap ver

Serhat tekrar aradığında gelen otobüs nedeniyle cevap veremeyip otobüse binmişti. Otobüse binip boş olan bir yere geçtiğinde Serhat'ın ikinci araması son bulmuş yine aynı şekilde aramanın yerini mesajlar almıştı.

Serhat:
Bak şu telefona

Ne demek Faruk'a otobüs hatlarını sormak? Ben neyim burada? Her gün benimle işe gelirken ne oldu da otobüsle gelmeye karar verdin?

Hem nerdesin sen?

Çıktın mı evden?

Ozan:
Evden çıktım, otobüse bindim işe geliyorum, gelince konuşalım mı?

Serhat:
Aynen aynen sen gel bi konuşuruz biz

Serhat'ın gerçekten sinirlendiğini anlayan Ozan otobüsten inip eve dönmek istese de kaderine boyun eğerek ineceği yeri beklemeye başladı.

Sonunda ineceği yere gelip indikten sonra her gün geldiği için yolunu ezberlediği fabrikaya ilerlemeye başladı.

Güvenlikten geçip ilerledikten sonra içeriye girip odaya ilerlerken kapıda durmuş kendisine bakan Serhat'ı görünce gerginliğini belli etmemeye çalışarak gülümsedi. Ancak bunu ne kadar başarabildi bilmiyordu.

Serhat'ın yanına gittiğinde Ozan'ın kolundan tutarak odaya çeken Serhat, kapıyı kapattıktan sonra Ozan'a döndü.

" Derdin ne senin?"

" Bir derdim yok. Otobüsle gelmek istedim sadece."

" Rahatlık battı galiba?"

" Serhat konuşmasak daha iyi olacak gibi."

" Sebep?"

" Sen söyle. 3 gün oldu. O günden sonra üç gün geçti ve sen hatırlamadığım bir sebepten dolayı benden uzak duruyorsun. Aynı şekilde ben de senden uzak durmak istediğimde ise sebep istiyorsun. Sen söyle sebep." Duyduğu şeylerle olduğu yerde kaldı serhat.

Ne yani üç gündür kendini, hislerini, Ozan'a verdiği sözleri boşuna mı sorgulamıştı? Ozan hatırlamıyordu bile. O gün birbirlerini öptüklerini hatırlamıyordu.

" Gerçekten hatırlamıyor musun?"

" Hayır. Ve hatırlamadığım bir sebepten dolayı bana soğuk davranman beni kırıyor." Alt dudağını ısırarak gülümseyen Serhat, Ozan'ı omzundan tutarak göğsüne çekip sarıldı.

Şaşkınlıkla olduğu yerde kalan Ozan daha sonra havada kalan kolları cüsseli bedene sarıp boğuk sesiyle konuştu.

" Yani bu demek oluyor ki?"

" Evet artık soğukluk yok." Buna her ne kadar sevinse de Ozan'ın içine kurt düşmüştü. O gün ne olmuştu da bir anda aralarının soğumasına neden olmuştu? Neden Serhat hatırlamadığını duyunca aradaki soğukluğu kaldırmıştı?

Diğer yandan ise Serhat kolları arasındaki çocuğa sarılırken yüzündeki gülümsemeyi silmiş ve düşüncelere dalmıştı. Ozan'ın olanları hatırlamaması bir anlık içini rahatlatmıştı ama daha sonra kendini ve duygularını sorgulamaya devam etmişti.

Reis -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin