Esneyerek arabadan inen Ozan, önündeki Serhat'ı takip etti. Sabah erkenden kalkmış Melek'i okula bırakmışlar daha sonra da buraya işe gelmişlerdi ancak Ozan uykusunu iyi alsa bile sürekli esniyordu.
Tekrar esnediği sırada Serhat aniden arkasını dönüp eli ağzında olan Ozan'a baktı.
" Uykunu mu alamadın sen?" Halbuki erkenden de uyumuştu.
" Hayır iyi uyudum ancak erken kalktığım için böyle sanırım." Başını sallayıp tekrar yürümeye başlayan Serhat odaya geldiklerinde kendi masasına geçti. Ozan da kendi masasına geçtiğinde Serrhat yapması gerekenleri söyledi.
Ozan kendine söylenenleri yaparken Serhat da arada kontrol etmek amaçlı göz ucuyla bakıyordu. Bunu fark eden Faruk ise bıyık altı gülüyordu.
Saatler sonra Serhat ve Faruk işler hakkında konuşurken Ozan gözlerini ovalayıp gerindi. Daha sonra elini masadaki bardağa aldığında kafasına dikecekken boş olduğunu görüp kenara bıraktı. Bunu gören Serhat mini buzdolabından bir şişe su çıkardı.
" Ozan, tut." Ozan aniden başını kaldırdığında kendisine atılan suyu fark edince kollarını kaldırıp tuttu. Susuzlukla elindeki şişenin yarısını içip daha sonra kapağı kapatıp masaya koydu.
" Teşekkürler." Bir şey demeden Faruk ile konuşmaya devam eden Serhat daha sonra aniden saatine bakıp telefonunu eline aldı. Bakıcı kadını arayıp açmasını bekledi.
" Selda, Melek okuldan geldi mi?"
" Evet geldi. Şimdi bir şeyler hazırlıyorum o da üstünü değiştiriyor."
" Tamam Selda." Az önce odadan çıkan Ozan ile rahatca konuştu Faruk.
" İyice baba oldun sen. Reis'likten babalığa."
" Faruk!" Eliyle ağzına fermuar çeken Faruk daha sonra sırıtarak dosyalara yöneldi.
Lavabodan dönen Ozan, ellerini üstünde kurulayıp Serhat'a yaklaştı. Ozan'ı yanında fark eden Serhat konuşması için ona döndü.
" Şey.. Çıkışta eski eve gidebilir miyiz? Kıyafetler hep orada kaldı." Tekrar saatine bakan Serhat başını salladi.
" Bir saat sonra çıkarız. Melek eve gelmiş zaten, buradan çıkınca da eski eve gideriz sonra da eve geçeriz."
" Tamam olur."
Bir saat sonra Sedat'ın işi bitmiş ve bitmis ve beraber eski eve geçmişlerdi. Herkes gelen arabaya ve arabadan inen ikiliye dikkatle bakıp ardından birbiri ile fısıldaşırken Ozan inatla etrafa bakmıyor ve Serhat ile beraber yan yana ilerliyordu.
Kapıyı açıp içeri girdiklerinde Ozan derin bir nefes alarak Serhat'a döndü.
" Sen istersen içeride bekle ben hemen toplayayım eşyaları."
" Yardım edeyim mi?"
" Yok hayır teşekkür ederim." Daha sonra hızla diğer odaya geçip dolabın yanına ilerleyip üstündeki çantayı almaya çalıştı. Evet sadece çalıştı.
Bir kaç kere zıplayıp yine de alamayınca son çare olarak Serhat'ı çağırdı.
" Serhat bir bakar mısın?" Kendisi 1.70 olsa bile alamamıştı ama 1.78 boyunda olan Serhat alabilirdi.
" Efendim çocuk?"
" Şey... şuradaki çantaları alamadım, sen verir misin?" Bir şey demeden dolabın üstüne uzanıp eline gelen çantaları alıp Ozan'a uzattı.
" Teşekkür ederim." Ozan dolaptaki kıyafetleri düzenli bir şekilde çantaya koyarken Serhat ise geçen defa görmediği odayı inceliyordu.
Aynı evin salonu gibi yıkık döküktü, yer yer küflenmeler oluşmuştu ayrıca odada Ozan'a ait olmadığı belli olan eşyalar vardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reis -Gay
General FictionÜlkücü reis Serhat ve tüm zorluklara rağmen ayakta kalmayı başarıp kardeşine bakan Ozan...