Geç uyumasına rağmen erken bir saatte gözlerini açan Ozan, kolları arasına sığınan kardeşini uyandırmadan yataktan kalkıp gerinerek odadan çıkmıştı.
Erken bir saat olduğu için sessiz olmaya çalışarak lavaboya geçip elini yüzünü yıkayarak çıkmıştı.
Hala uykulu olmasının etkisiyle önce aylak aylak etrafta dolaşmış daha sonra ise mutfağa geçip ocağa çay koymuştu.
O sırada bahçe kapısından duyduğu seslerle tedirgin olmuş, hızla içeriye geçmişti. O sırada kapıyla uğraşan Faruk sessizce küfür ederek arkasını dönmüş ancak aniden karşısında Ozan'ı görünce irkilerek geriye çekilmişti.
" Lan.." Her ne kadar az önce tedirgin olsa da karşısındaki adamın bu haline gülen Ozan daha sonra yatıştırıcı bir şekilde konuştu.
" Sakin ol abi."
" Sabah sabah zebellah gibi dikilmişsin karşıma."
" Ne bileyim abi ben senin uyanık olduğunu?"
" Sen niye erken uyandın?"
" Uyku tutmadı, sen hiç uyumadın dimi abi?"
" Uyku tutmadı." Az önce kendisinin söylediği bahaneyi sırıtarak kendisine sunan Faruk ile gülümseyerek masayı gösterdi Ozan.
" Biraz konuşmak ister misin abi?"
" Konuşalım bakalım." Masanın başına geçen Faruk ile hemen sağ tarafına oturan Ozan derin bir nefes alarak söyleyeceklerini düşünmeye başladı.
" Aşk.. aşk sence nasıl bir şey abi?"
" Ozan, abim!"
" Canan abla için sormuyorum. Ben merak ediyorum sadece. Mesela sen ona bakınca gözlerin parlıyor, normal zamanda en güzel şekilde konuşan sen onun karşısında lal oluyorsun resmen. Böyle bir şey mi aşk?"
" Çok, çok daha fazlası. Bazen gülümsemesi içinde baharlar, bahçeler açtırır ama bazen de bir başkasına gülümsemesi içine kor ateşler atar. Sürekli yanında olmak istersin. Mesela kimseyle konuşmak istemediğin zamanlar yine de onunla konuşmak istersin, ona bir şeyler anlatmak istersin.
O aklına geldiğinde, sadece aklına geldiğinde akan sular durur gibi oluyor. Dakikalarca bazen saatlerce dalar gidersin ama sen sadece iki dakikadır onu düşünüyor gibi hissedersin. Bir an yaşarsın o da yanında olsun istersin. Herkesten uzaklaşmak ama ona santimlerce yakın olmak istersin." Anlattığı yerde gözleri dolan Faruk hızla bir sigara yakmış ve yanan ateşi izlemeye başlamıştı.
" Peki onun sana aşık olduğunu nasıl anlarsın?" Ozan'ın sorusuna karşılık buruk bir şekilde gülümseyen Faruk kısık sesiyle cevap verdi.
" Bilmem." Faruk'un verdiği cevaba karşılık sorduğu sorudan pişman olan Ozan sessizce karşısındaki adamı izlemeye başladı.
Saçları dağılmış, göz altları şişmiş ve göz bebeği kızarmış bir şekilde karşısında oturan adam tam bir yıkık gibiydi. Onu da anlamaya çalışıyordu Ozan. Sevdiği kadın bir başkasıyla evliydi ve aldatılıyordu. Ve Faruk'un elinden hiçbir şey gelmiyordu.
" Hiç söylemeyi denedin mi abi?"
" Denediğimde ölüyordum. Ondan sonra da zaten Engin'i sevdiğini ve evleneceklerini öğrendim."
" Daha önce?"
" Daha öncesinde ben kendime itiraf edememiştim aslında. Yani hep bir arada olduğumuz için hissettiğim şeyleri küçük kardeşime hissediyor gibiydim."
" Ne oldu da aşk olduğunu anladın peki?"
" Bir gece ben yine böyle kendimi sorguluyorum. Yanlış mı yapıyorum, doğru mu yapıyorum, ne hissediyorum sorguladığım sırada bir şarkı çaldı. Düşüncelerden kaçmak için şarkıya odaklanayım dedim, gözlerimin önüne geldi, Şarkı bitine kadar da gözlerimin önünden gitmeyince dedim tamam oğlum Faruk boku yedin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reis -Gay
Художественная прозаÜlkücü reis Serhat ve tüm zorluklara rağmen ayakta kalmayı başarıp kardeşine bakan Ozan...