1 Hafta Sonra
Bir yandan kardeşinin anlattıklarını dinleyen Ozan diger yandan da üzgün bir şekilde yemeğiyle oynayan adamı izliyordu.
Melek bir kaç dakika sonra masadan kalktığında Ozan yanında oturan adamın koluna dokunarak kendisine dönmesini sağladı.
" Bugün işe gidecek misin?" Ne diyeceğini bilemeyen Serhat yutkunarak oynadığı tabağına geri dönmüş fakat hemen ardından ise kısık sesiyle cevap vermişti.
" Bilmiyorum.. hazır değilim ama bugün önemli bir toplantı var."
" Serhat bak.."
" Ozan lütfen." Şuan içinde bir şeyleri çözememiş, yerine oturtamamışken Faruk ile ilgili herhangi bir şey duymak istemiyordu.
O gün Faruk'un itirafı üzerine Serhat şaşkınca olduğu yerde sendelemiş daha sonra ise Ozan'a dönerek kapıyı göstermiş ve sessizce konuşarak evden çıkmıştı.
" Gidelim Ozan." Gidiş o gidişti. Bir daha ne Serhat ne de Faruk birbirini aramamış, ikisi de bir hafta boyunca işe gitmemiş, birbirlerinden haber almadıkları gibi başkalarının da bir şey demesine izin vermemişlerdi.
Serhat bir haftadır doğru düzgün uyumadan geceleri ne düşündüğünü kendisi bile bilmeden bir şeyler düşünüyordu. Gündüzleri işe sürekli bir seylerle uğraşarak kafasını meşgul etmeye çalışıyordu.
Fakat bugün fabrikaya gitmesi gerekiyordu çünkü önemli bir toplantı vardı. Ve her iki ortağın da bu toplantıda bulunması önemliydi.
Ani bir hareketle ayağa kalkan Serhat ile telefonla uğraşan Ozan irkilerek Serhat'a dönmüştü. Onun hizla odalarına ilerlediğini görünce işe ne yapacağını bilemeyen peşinden ilerlemişti.
" Serhat?"
" Hazırlan bitanem gidiyoruz."
" Ama ben uzun zamandır gitmiyorum ki."
" Önemli değil. Oraya benim oğlum olarak gidiyorsun ve her zaman da gidebilirsin. Ben olsam da olmasam da. Ve bugün yanımda olmana çok ihtiyacım var." Yüzündeki küçük tebessüm ile Serhat'ın yanına ilerleyen Ozan ilk önce yanağına küçük bir öpücük bırakmış daha sonra ise boynuna sarılmıştı.
" Unutma. Her zaman yanındayım."
....
Ozan'ın belini tutarak fabrikaya giren Serhat büyük adımlarla odasına ilerlerken farkında olmadan sık sık nefesler alıyor ve Ozan'ın belini sıkıyordu. Bu Ozan'ın canını yakmaya başladığında olduğu yerde durarak Serhat'ın da durmasını sağladı.
" Bir sorun mu var?"
" Şey biliyorum farkında değilsin ama canımı yaktın biraz." Ozan'ın masumca ve karşısındaki adamı kırmadan konuşmaya çalışmasına gülümseyen Serhat, Ozan'ın şakağına bir öpücük kondurarak daha nazik bir şekilde belinde tutarak odasına ilerlemeye devam etti.
Odasına ilerlerken kendisini gören çalışanlar şaşkınlıkla selam veriyor daha sonra ise birbirlerine fısıltıyla sürekli bir şeyler söylüyorlardı.
Odasının önüne geldiğinde içeriden duyduğu tıkırtılar yüzünden bir süre kapıda beklese de daha sonra bir alışkanlık olarak hızla kapıyı kapıyı içeriye girdi. Kapıyı hızlı açması alışkanlık olmuştu çünkü Faruk kapı hizla açıldığında irkilirdi ve Serhat bunu yapmayı çok severdi.
Önde Serhat arkasında Ozan içeriye girdiğinde Faruk sadece göz ucuyla ikisine de bakmış fakat daha sonra önündeki dosyalara geri dönmüştü.
Serhat onun bu hareketi karsisinda sinirlense de bir şey demeden masasına geçmiş ve Ozan'a da önceden çalıştığı ve hala boş duran masasını göstermişti.
Serhat sinirle dosyaları açarken Ozan ise masasının üzerinde duran kitabı eline alarak okumaya başladı.
Saatler ilerlerken Serhat'ın çalan telefonu sessizliği bölmüş ve üçünün de irkilmesini sağlamıştı. Serhat hizla telefonu açtığında karşı tarafın konuşması ile ayağa kalkıp Ozan'a işaret vermişti.
" Adamlar gelmiş, odaya aldırdım." Serhat'ın söylediklerine herhangi bir şey demeden Faruk ayağa kalkıp masasının üzerindeki dosyaları ve kendi notlarını toplayarak kapidan çıkmak üzere olan Serhat'a yetişecek ardından ilerlemeye başladı.
Toplantı odasına geçtiklerinde masaya oturup birbirlerine yaklaşarak konuşan dört adam ayağa kalkarak Serhat ve Faruk ile el sıkmış ve onların masaya oturmalı ile masaya oturmuşlardı.
Adamlar kendi aralarında konuşurken Ozan'a bakmaları cocugu rahatsız etmiş ve masanın altından Serhat'ın elini tutmuştu.
" Bu toplantının önemli olduğunu düşünüyorduk."
" Öyle zaten. Size öyle olmadığını düşündüren şey de ne?"
" Bu toplantı sadece ortaklar arasında yapılacaktı. Fabrika hisse sahiplerinden başka kimse olmayacak diye biliyorduk." Faruk da Serhat da burada bahsedilen kişinin Ozan olduğunu anlamışlardı.
Serhat sinirli bir nefes alarak cevap verecekken Faruk insan önce davranarak cevap vermişti.
" Ozan bu fabrikanın gelecek hissedarlarından biri. Öyle olmasa bile toplantıya hisse sahiplerinden başka kimin gireceği sizi değil bizi ilgilendirir. Toplantı bitmiştir." Faruk'un ayağa kalkması ile Serhat da ayağa kalkıp dosyaları toplarken Ozan ve adamlar şaşkınlık içinde oldukları yerde kalmışlardı.
Adamlar kendilerine geldiklerinde hemen itirazlar etmeye başlamışlar fakat Faruk ve Serhat'ın kendilerini dinlemediğini fark ettiklerinde hemen çantalarını alarak odadan çıkmışlardı.
" Serhat?" Ozan'ın şaşkınca konuşmasına karşı Serhat şaşkınlıkla cevap vermişti.
" Efendim?"
" Siz az önce ne yaptınız?"
" Faruk şimdi anlatacak ne yaptığını?" Aslında Serhat da böyle bir tepki beklemiyordu ancak Faruk yaptıysa illa ki bir bildiği olduğu için yapmıştı ne yapmışsa. Serhat ise buna güveniyordu.
" Adamlar daha önceden anlaşma yaptıkları şirket ve fabrikalar ile davalık olmuşlar. Sahte belgecilikten."
" Ve sen de bunu biliyordun?"
" Biliyorsun elim uzundur. Araştırdım ben de. Yani Ozan'a öyle yapmaları elbette ki anlaşmayı etkileyecekti ancak bu sahte belge de işin tamamen bitmesini sağladı."
" Benim neden tüm bunlardan haberim yok."
" 1 haftadır benimle konuşmadığın ve fabrikaya gelmediğin için olabilir mi?"
" Faruk ben.."
" Bi önemi yok. Şimdi müsadenle eve gidip çalışmak istiyorum." Serhat üzgün bir şekilde Faruk'u izlerken Ozan ise masaya yaslanıp ikisini izliyordu.
Faruk giyinip odadan çıktığında Serhat da peşinden çıkmak istemiş ancak daha sonra yumruklarını sıkarak olduğu yerde durmuştu. Bunu gören Ozan ise koluna dokunarak dikkatini çekmişti.
" Ona bence biraz zaman vermen gerekiyor. Onu fazla yalnız bıraktın." Başını sallayarak onaylayan Serhat daha sonra karşısındaki çocuğu kolları arasına aldı.
" Eve gidelim mi?"
" Yolda kağıt helva da alır mıyız?"
" Sen yeter ki iste bitanem."
İkisinin arasındaki ilişkiye değinmek gerekirse aralarındaki ilişkinin ne olduğunu ikisi de bilmiyordu. İkisi de birbirine karşı seni seviyorum dememişlerdi, tam sevgili olup olmadıkları da belli değildi.
Sadece birbirlerine sevgi sözcüğü söylüyorlar, sürekli sarılıyorlar, sürekli beraber bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ve arada öpüşüyorlardı. Ancak hala ilişkilerinin bir adı yoktu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reis -Gay
General FictionÜlkücü reis Serhat ve tüm zorluklara rağmen ayakta kalmayı başarıp kardeşine bakan Ozan...