Masasında oturmuş kendisine verilen dosyalarla ilgilenen Ozan derin bir iç çekme sesi geldiğinde dişlerini sıkarak gülmesini engellemeye çalışarak aynı şekilde derin bir nefes alıp kafasını kaldırarak Serhat'a baktı.
Son yarım saattir olduğu gibi Serhat yine derin nefesler alarak kendisine bakmayan ve tek kelime dahi konuşmayan adamla en azından küçük bir göz teması kurmaya çalışıyordu.
Fakat Faruk, Serhat'ın amacını biliyordu ve ona bakmamak için elinden geleni yapıyor, yüzünü ifadesiz tutmaya çalışıyordu. Fakat içinde bir sevinç havası vardı. Serhat kendisinden vaz geçmemişti işte.
Belki de Serhat'ın, Faruk'tan vaz geçmemesi Ozan'ın günlerce Serhat'ı yumuşatma çabalarıydı bunu bilmiyordu.
....
" Serhat dedim."
" Ben de sana hayır dedim."
" Ya ben sana hemen eskisi gibi ol veya ne bileyim içinde kırgınlık veya kızgınlık varsa hemen affet demiyorum. Onu da anlamaya çalış diyorum."
" Ozan lütfen..."
" Hayır. Bu defa ben değil sen dur, dinle biraz." Ozan'ın sert bakmaya çalışan haline ve kendinden ödün vermeyecek tavrına karşı omuzlarını düşüren Serhat derin bir nefes alarak mutfaga ilerleyip kendine ve Ozan'a bir çay doldurarak bahçeye ilerlemeye başlamıştı.
" Ceketini al." Gözlerini deviren Ozan odasına geçip ceketini üzerine aldıktan sonra hızla bahçeye çıkıp Serhat'ın yanına oturdu.
İkisi de önce sessizce çaylarını içerken daha sonrasında Ozan konuşmaya başlamıştı.
" Bu duruma daha ne kadar devam edeceksin?"
" Yaptığım bir şey yok?"
" Yok mu? Yıllardır kardeşim dediğin adamı sana en çok ihtiyacı olduğunu zamanda yalnız bırakıyorsun. Onu ne kadar kırdığının farkında mısın sen?"
" Peki o yıllardır bunu benden saklayarak beni ne kadar kırdığının farkında mı?"
" Ama o sana söylerse ona kızacağından, ondan uzaklaşacağından korkarak sana söylemedi bunu ama sen şuan o korkuyu yaşatıyorsun ona. Düşünsene Faruk abi şuan kendini ne kadar kötü ve yalnız hissediyordur. Sen dememiş miydin bizden başka ailesi yok diye?"
" Evet dedim ama o kız kardeşime aşık Ozan."
" Olabilir. O da böyle olsun istemezdi. Ama kalbine söz geçiremiyor işte. Sen söyle. Sen olsan kalbine söz geçirebilir misin?" Ayaklarını toplayarak kendine dönmüş bir şekilde konuşan çocuğun çenesini tutarak kendine biraz daha yaklaştıran Serhat, Ozan'ın gözlerinin içine bakarak konuştu.
" Seni gördükten sonra söz geçirememeye başladım." Serhat'ın dediği karşısında derin bir nefes alan Ozan yutkunarak kendine gelmeye çalışarak kendini geriye çekmişti Serhat'in ellerinden. Eğer biraz daha öyle birbirlerine dikkatle bakmaya devam ederlerse kendine engel olamayacakti.
" Bak son kez diyorum. Biraz Faruk abiyi anlamaya çalış. Ona da hak ver. Hem siz daha oturup doğru düzgün konuşmadınız ki. Yine yargısız infaz yapıyorsun."
" Allah Allah. Başka ne zaman yargısız infaz yapmışım ki yine diyorsun?"
" İlk tanıştığımızda da bana yargısız infaz yapmıştın Serhat bey."
" Bak sen. Serhat bey olduk hemen."
...O konuşmanın üzerine Ozan, Serhat'a düşünmesi için zaman vermiş ve o zamanın sonunda ise istediği olumlu cevabı almıştı.
Serhat, Faruk ile konuşmaya en azından onu dinlemeye karar vermişti.
Fakat bu defa da Faruk konuşmak istememiş, Serhat'ın konuşma çabalarını sürekli olarak boşa çıkarmıştı. Serhat ise artık kardeşim dediği adamı yalnız bırakmak istemeyerek konuşma çabalarına devam ediyordu.
" Faruk bu dosyada.."
" Dosyada hiçbir eksik yok Serhat. İstersen tekrar kontrol et." Yüzüne bakmadan konuşan adamla Serhat'ın yüreği daralmış yüzü düşmüş ve gözlerine kırgınlık yerleşmişti.
Az önceden beri ikilinin bu hallerini gülerek izleyen Ozan, Serhat'ın bu halini görünce ister istemez yüzü düşmüştü. Ama biliyordu ki Serhat bu durumu hak etmişti.
Elindeki dosyayı fevri hareketlerle kapatıp sertçe attığı çekmecede koyan Serhat hızla oturduğu yerden kalkmış ve kabanını giyerek Ozan'a da kalkması için işaret vermişti.
Serhat'ın bu ani hareketler karşısında ne yapacağını şaşıran Ozan da ona uyarak hızla oturduğu yerden kalkıp montunu giyerek son kez, Faruk'a bakıp odadan çıkan adamın peşinden koşar adımlarla yetişmeye çalışmıştı.
" Serhat." En sonunda yetişemeyip de nefes nefese kaldığında çareyi seslenmekte bulmustu Ozan. Serhat zaten normalde bile hızlı yürürken bir de şimdi sinirliydi ve Ozan hepten yetişemiyordu adama.
Olduğu yerde durup Ozan'ın yanına gelmesini bekleyen Serhat yanına gelen çocuğun belinden tutarak sakinleşmesi için kendince yavaş adımlarla yürümeye karar vermişti.
Fabrikadan çıktıktan sonra arabaya bindiklerinde saate baktıktan sonra arabayı çalıştıran Serhat kısa bir açıklama yapmıştı Ozan'a.
" Melek'in çıkış saati gelmiş. Onu okuldan almaya gidelim mi?"
" Olabilir aslında " Başını sallayarak onaylayan Serhat sürekli yanındaki çocuğa bakarak bir şeyler demek istediğini belli ediyor fakat bir şey diyemiyordu.
" Söyle hadi söyle." Tabii ki de Ozan bu durumu fark etmişti ve içten içe gülerek en sonunda konuşmuştu.
" Sen gördün bak. O kadar konuşma çabalarıma hiçbir şekilde cevap vermedi."
" Geçen hafta da sen ona öyle yapıyordun ama." Ozan'ın gerçekleri yüzüne vurmasıyla derin bir nefes alan Serhat bu defa olaya farklı yerden bakmaya çalıştı.
" Peki şimdi benimle konuşması için ne yapmam gerekiyor?"
" Bilmem. Faruk abi ile arkadaş olan sensin."
" Böyle konuşmaya çalışmamla olmayacak bu iş. En iyisi onu bi yere çağırayım."
" Geleceğini nereden biliyorsun?"
" Bilmiyorum ki. Sadece bu kırgınlığı, bu mesafeyi aradan kaldırmak için elimden geleni yapmak istiyorum." Başını sallayarak onaylayan Ozan bir sey demeden Serhat'ın boştaki elini tutarak destek vermek istercesine sıktı.
İkili birbiriyle konuşurken sonunda okula varmışlardı ve tam o sırada çıkış zili çalarak öğrenciler yanlarında öğretmenler ile dışarıya çıkmaya başlamışlardı.
Serhat ve Ozan arabadan birlikte inip güvenlikten geçerek bahçeye ilerlediklerinde az ileride Melek'i görmüşlerdi. Az daha ilerlediklerinde Melek de onları görmüş ve koşarak yanlarına gelmişti.
Fakat o sırada Melek hepsini şaşırtacak bir şey yapıp bağırarak, Serhat'ın kucağına atlamıştı.
" Baba." Ozan ve Serhat şaşkınca birbirlerine bakarken, Serhat kendisine sıkı sıkı sarılan kızı kucağına alarak ayağa kalkmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reis -Gay
General FictionÜlkücü reis Serhat ve tüm zorluklara rağmen ayakta kalmayı başarıp kardeşine bakan Ozan...