" Bebeğim." Yatağında uyuyan Ozan'ın saçlarıyla oynayan Serhat bir yandan da uyanması için sesleniyordu.
" Hm?"
" Uyan hadi."
" Biraz daha." Ozan'ın uykulu mırıltılarına gülen Serhat hala saçlarıyla oynamaya devam ediyordu.
Birkaç dakika sonra uykusu açılan Ozan saçlarıyla oynayan eli sıkıca tuttu.
" Uykum var ama." Masumca konuşan çocuğun üstne eğilerek yanağından öpen Serhat sevgi dolu bir sesle konuşmuştu.
" Uykunu yerim senin." Serhat'ın sevgi dolu sesine karşılık gülümseyen Ozan yavaşça yattığı yerden kalkıp etrafa baktı.
Odalarındaydı..
" Hadi amaa. Melek çoktan okula gitti bile. Masa açık, her şey seni bekliyor."
" Kalkasım yok ki ama." Ozan'ın dudaklarını büzerek yüzüne bakmasiyla yataktan kalkıp hala kendisine bakan çocuğun koltuk altlarından tutarak kucağına çekti.
" Gel bakalım." Ani hareketle şaşırsa da yine de halinden memnun olan Ozan bir şey demeden bacaklarını Serhat'ın beline sararak banyoya ilerlemesini izledi.
Lavaboya geldiklerinde Ozan'ın yüzünü yıkayıp daha sonra da nazikçe kurulayan Serhat, daha sonra aynı şekilde Ozan'ı yine kucağına alarak bu defa mutfağa ilerledi.
Ozan kendisini sandalyeye birakmasini beklerken kucağında kendisiyle sandalyeye oturan adamla şaşırmıştı.
" Serhat indirsene kucağından."
" O niye?"
" Rahat edemezsin ki bitanem."
" Yoo benim bebeğimin ilgiye ihtiyaci var ve.. bi' dakika ne?" Ozan'ın söylediği kelimeyi önce anlamayan Serhat sorulan soruya cevap verirken fark ettiği şeyle bir an şaşırmış fakat hemen ardından sırıtmaya başlamıştı.
" Ne oldu?"
" Ne dedin sen?" Sırıtarak konuşan Serhat'ın amacını bilen Ozan ayak uydurarak konuştu.
" Ne dedim ben?"
" Az önce bir şey dedin ya bebeğim?"
" Haa. Rahat edemezsin dedim."
" Ozaan." Bir anda gülmeye başlayan çocukla oyuna geldiğini anlayan Serhat tavırlı bir şekilde bakmış daha sonra ise bir şey demeden hala kucaginda oturan Ozan ile kalkıp çayı ocağa koymuştu.
" Küstün mü?" Serhat cevap vermeden tekrar sandalyeye otururken tabağına kahvaltılıklardan koyup küçük küçük Ozan'a yedirmeye başlamıştı.
Bu sırada hiçbir şey söylemiyor ve Ozan'a bakmadan yemek yedirmeye devam ediyordu. Ve Ozan konuşacağı zaman da ağzına yemek tıkayarak konuşmasını engelliyordu.
" Ya Serhaat. Küstün mü?" Hala bir cevap alamayan Ozan omuzlarını düşürüp küçük çocuklar gibi Serhat'ın omzuna sığındı.
" Özür dilerim."" Ne var yani bir kere daha söylesen. Ölür müsün?"
" Hoşuna mı gitti?"
" Evet gitti. Ve bir kere daha söylemeni istedim uzattın da uzattın." Serhat'ın tavırlı bir sekilde konuşmasına karşın Ozan küçük bir cocuk gibi masumca konuşmuştu.
" Ama sen öyle diyince ben biraz seninle uğraşmak istedim. Niye bu kadar kızdın ki?"
" Çünkü sana verdiğim değerim ve sevginin karşılığını almak benim için dünyalara bedel bir mutluluk." Serhat'ın içten bir şekilde konuşmasıyla Ozan da bir anda duygulanarak Serhat'ın omzuna biraz daha saklanmıştı.
" Bu kadar değerli miyim senin için?"
" O kadar değerlisin benim için. Hatta daha fazla. Tahmin edemeyeceğin kadar fazla."
" Bu kadar değer vermeni hak et-"
" Şşş sakın. Sakın bir daha öyle konuşma. Ve artık lütfen sana ve Melek'e olan, sevgimi ve verdiğim değeri sorgulama."
" Sen hayatıma girdikten sonra renksiz olan her şey renklenmeye, çiçekler açmaya başladı. Teşekkür ederim."
" Sen hayatıma girdikten sonra kafamın içindeki rahatsız sesler sustu, senin sesinin verdiği huzur var sadece. Teşekkür ederim." Başını Serhat'ın omzundan kaldıran Ozan doku gözleriyle Serhat'a bakarken, Serhat da duygulu bir şekilde bakıyordu Ozan'a.
Yavaşça eğilerek Serhat'ın dudaklarını öpmeye başladı. Bu hissi seviyordu. Serhat'ın dudaklarını öpmeye başladığı zaman içinde oluşan kıpırtıları, heyecanlanmayı, güveni seviyordu.
Aslında Ozan, bu adamı seviyordu.
...
Biraz öpüşüp biraz yemek yiyip sonra tekrar biraz öpüşmeli geçen zamanın ardından Ozan ve Serhat birbirleri ile uğraşıp diğer yandan da sohbet ederek mutfağı toplamışlardı.
Şimdi ise ikisi odalarına geçmiş günlerdir temizlenmeyen odayı temizlemek için konuşuyorlardı.
" Önce kıyafetleri düzenleriz.."
" Olur mu öyle şey Serhat? Önce yatağı toplarız sonra kıyafetleri düzenleriz."
" Sonra öpüşürüz." Ozan odanın ne kadar dağınık olduğunu kontrol edip diğer yandan da iş öncelik sırasını düşünürken aniden dibine girerek belini tutup kendisine çeken Serhat ile gözlerini devirdi.
Bu adam niye bu kadar çok öpüşme meraklısıydı?
" Önce oda temizliği.." Ozan konuşmaya devam edeceği sırada dudaklarına öpücük konması ile sustu.
" Sonra temizleriz. Gel şimdi kucağıma." Ozan'ın onay vermesini beklemeden kucağına alan Serhat daha sonra kucağındaki çocukla salona geçip koltuğa oturmuştu.
" Film izleyelim mi?"
" Olurr." Serhat televizyondan filmleri seçerken Serhat'ın kucağından kalkan Ozan koltuğa uzanarak bacaklarını da Serhat'ın üzerine uzatmıştı.
" Paşadaki keyife bak seen."
" Tabii. Benimle ol paşalığını yaşa."
" Allah Allah. Bak sen şuna. Ağzı da laf yaparmış." Serhat'ın elleri Ozan'ın belinin iki yanına yerleşirken bir anda gıdıklamaya başladı.
Bunu beklemeyen Ozan ise kahkahaya atıyor diğer yandan da Serhat'ın ellerinden kurtulmaya çalışıyordu.
" Serhat... Bırak." En sonunda gülmekten kıpkırmızı olan Ozan'ı rahat bırakarak yanına uzandı.
Koltukta arkasına uzanan adam düzgün yerlessin diye az önce kayan Ozan belini sıkıca tutan ellerle gülümsedi. Koltuk geniş olsa bile Ozan'ın belini sıkıca tutan Serhat, çocuğun sırtını da göğsüne yaslamıştı.
İşte şimdi huzur bulduğu yerdeydi. Huzur bulduğu insanın yanında..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reis -Gay
Fiksi UmumÜlkücü reis Serhat ve tüm zorluklara rağmen ayakta kalmayı başarıp kardeşine bakan Ozan...