Konsey gecesi..
Konseye katılacak isimler şifrelerini girdikten sonra isimleriyle tek tek çağırılarak içeri girip yemin ettikten sonra yerine oturuyordu.
- Bahri Yıldırım.
- Namusum, şerefim üzerine yemin ederim ki bu konseye, bu konseyin kurallarına ve bu konseyde bulunan herkese bağlı kalıcam. Ve yine namusum, şerefim üzerine yemin ederim ki bize düşmanlık edeni yaşatmayacak, bu konseye ihaneti asla etmeyeceğim.
- Seyvan Baro
- Namusum...
- Tayfun Sipahi.
- Bu konseyin kurallarına...
- Abidin Yöreoğlu.
- Herkese bağlı kalacağıma..
- Selim Tahtacı.
- Ve yine namusum üzerine yemin ederim ki...
- Bozo Ağa.
- Ne olursa olsun sizleri koruyacağıma..
- Fazal Sanjar Fazlullah.
- Ben töreye bağlıyam...
- Masin Rahman.
- Afgan sözü olsun ki...
- Ve Amca.
Işte bu ismi hiç kimse beklemiyordu. Orada bulunan bütün konsey üyeleri şaşkına dönmüştü. Amca asla sahada olmaz, her şeyi gizli yürütürdü, hatta yıllardır öldüğü düşünülen, kendi adamları bile ondan habersiz olan Amca konsey üyesi olmuştu. Neden sahaya iniyordu ki Amca, kendini neden açığa vuruyordu ki. Amcayı çözmek gerçekten çok zordu. Amca da yeminini ettikten sonra üyeler masaya toplanıp ilk konseyi gerçekleştirmeye başlamışlardı.
- Hepiniz hoş geldiniz. Bu konsey, adaletin konseyi. Bu memleketin kaderi yıllardır vicdansızların konseyinde belirleniyor. Bu konsey politik bir konsey değildir, memleketi yönetmek, başa geçmek, birilerine biat etmek gibi amaçlara asla sapmayacaktır. Biz yalnızca vicdanımız ve aklımızla hareket edicez. Mazlumu koruyup, namertleri hiç edicez. Buyurun, söz sizde.
- Ben Seyvan Baro, bilen bilir, sırf şerefimi, itibarımı zedeledi diye oğlumun ölüm emri vermiş adamım. Bu konsey benim şerefimdir, şerefime göz dikeni ezer geçerim.
- Bu hepimiz için geçerli Seyvan, önemli olan her ne olursa olsun ihaneti bu konseye sokmamaktır.
- Ihanet... bu konseyde olmaz biliyorum ama öyle bir şey olursa eğer Abidin abi, bizim itobarımız yerle bir olur.
- Buradaki bir çok kişiyi tanırım, güvenirim ama afgan arkadaşlar kim Zeyrek, bu konseye ne gibi katkıları olacak ?
- Şöyle bi katkısı olacak Selim abi, ikisi de çok değerli dostlarımdır. Fazal Sanjar bey altmış bin kişilik ailenin reisi ve bunun da büyük bir güç olduğunu da biliyoruz. Ayrıca oğlu Mehran da çok akıllı ve cesur birisidir, bize güç katacaklardır.
- Peki ya Masin Rahman arkadaş ?
- Masin Rahman da bizim yıllardır dostumuzdur Bahri abi, daha doğrusu Amcanın dostudur.
- Sahi, sen tarihte çok önemli bir yeri olan ama asla sahada olmayan bir isimsin Amca. Sahalara inme sebebin nedir ?
- Ben hep sahalardaydım Bahri, siz görmediniz sadece.
- Niye görünür oldun peki ?
- Çünkü düşman eski düşman değil, çok daha acımasızlar. Selimin ortadan kalkması dengeleri değiştirdi, yerine bir çok kişi gelecek, sistemleri deşifre olduğu için sistem değişikliğine gidiyorlar.
- Bu değişim bir açık verme fırsatı değil mi ?
- Biz de öyle bir fırsat bekliyoruz Bozo Ağa.
- Planın nedir ?
- Konseye karşılık konsey kuruldu, şimdi ortaya çıkıp güç gösterisi yapmazlarsa, bir çok çatlak sesin çıkmaya başlayacağını biliyorlar.
- Konsey başkanı mı çıkacak ortaya Zeyrek ?
- Yok Seyvan abi, onlar öyle kolay açık etmezler kendilerini. Başkasını kendisiymiş gibi atacaktır ortaya, o ismi de deşifre edince bu sefer çaresiz kalıp bizzat kendisi çıkacaktır ortaya.
-Ya çıkmazsa ?
- Çıkmazsa, konseyi dağılır.
Zeyreğin planı basit ama etkili olabilirdi. Zeyreğin konseyi kurulmuştu, her üyesi oldukça güçlü isimlerdi. Haber aleme çabuk yayılmıştı. Yukarının konseyine karşı Zeyreğin konseyi. Iş yapmak isteyenler, derdine çare arayanlar, büyük bir problemi olan herkes Zeyreğe gidecekti. Insanlar Zeyreğe gittikçe Zeyrek daha da güçlenecekti. Ceyhan zaten sokağın sesiydi, sokaktaki her şey ondan sorulurdu. Ağrılı bilinmeyeni bilir, Marsel asla mümkün olmayanı becerir, Affan deli dolu, bütün arkadaşları onun için ölür, yanında dağlar kadar olan Amca, yeniden bulduğu Bahri abisi, binlerce kişilik aşiretin liderleri, son kabadayılar.... Yani Zeyrek eskisinden çok daha güçlüydü. Bir insanı güçlü yapan dostlarıdır. Zeyrek belki çok dostunu kaybetmişti ama çok dost da edinmişti.
Bu artık Zeyrek ve Selim savaşı değildi, çok daha fazlasıydı. En güçlülerin savaşıydı.
Savaşlar ne kadar büyük olursa, kayıplar da o kadar büyük olur.
Bir kaç saat sonra...
Zeyrek konseyin verdiği yorgunluktan eve zar zor atmıştı kendini. Yorgun argın şekilde girmişti eve, girer girmez yorgunluğunu unutması bir olmuştu. Karşısında en güzel manzarası vardı, Dilhunu...
- Hoş geldin, aç mısın ?
- Çok fazla.
- Güzel ben de ona göre hazırlık yaptım ve sana neler hazırladım neler.
- Neler ?
- Sarma, pilav yanında güzel pişmiş tavuk göğsü, mercimek çorbası, mantı, mezeler, salatalar, tatlı olarak şekerpare ve baklava yaptım.
- Kendi ellerinle mi yaptın baklavayı ?
- Evet, ben yaptım.
- Ama benim canım tatlı olarak baklava istemiyor ki.
- Ya... ben de seviyosun diye yapmıştı baklavayı çok da severek yapmıştım ama tamam sen yemeğini ye o zamana kadar sana başka tatlı yaparı....
- Benim canım tatlı olarak seni istiyor.
Dilhun utanarak gülümsemeye başlamıştı. Bu dünyada az kalan şeylerden birisi de bu, utanmak.. utanmanın ne olduğunu unutmuş bir çok insan. Haya ve edepten uzak bir çok insan var çevremizde. O kadar hasretiz ki en ufak şeyde bile utanan, çekinen ya da ayıp olduğuna inandığı için gözlerini kaçıran...
Birbirlerinden bir müddet kaçtıktan sonra ikisi de birbirilerinin gözlerine kenetlenmişti. Uzun zamandır böyle göz göze gelmemişti Dilhun ve Zeyrek. Özlem giderdiler bolca, bir daha ayrılmayalım diye anlaştılar sessizce.
Bu dünyada gerçek sevgiyi bulmak zor, bulunca da bırakmamak lazım. Insan hasret kalıyor böyle güzel sevdalara. Dilhun ve Zeyrek aşkı katlanarak devam ediyordu.
Girift mekan.
- Efendim, operasyona hazırız.
- Konseyemize karşı konsey kurdular demek, onları darmadağın edelim de anlasınlar bizim konseyimizden başka konseyin kurulamayacağını !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DILHUN ILE ZEYREK
Action+18 içerir. Ters köşeleri sever misin ? Hayat hep bir ters köşeden ibarettir. Sen başka şeyler planlarken hayat sana bambaşka hikâyeler yazar. Okurken hikâyenin sonunda " hadi canım " demeye hazır mısın ? Onca kötülüğün içinde aşk temiz kalabilir mi...