9.bölüm
Bazı sırlar vardır ki, keşke hep sır olarak kalsalar.Aradan 16 gün geçmiş, ikisi hızla iyileşmeye devam ediyorlardı. Dilhun 16 gündür Zeyreğin evinde bebekler gibi bakılmış bir dediği iki edilmemişti. Dilhun alışık değildi ki böyle şeylere. Zeyreğe karşı çok minnettar hissediyordu kendisini en son minnettar hissettiği kişinin kendisine neler yaptığını unutmadan.
Zeyrek bu 16 gün içinde Dilhuna bakmasının dışında yukarıya bir an önce ulaşmanın yollarını arıyordu. Dilhuna bunu yapan her kimse bedelini çok ağır ödeyecekti. Zeyreğin önünde çok fazla seçenek yoktu, yukarıya ulaşmanın tek bir yolu vardı. O yol da Ağrılı Yusuf'a çıkıyordu, Balyozun çok daha delisi gibi düşünün. Ama Ağrılının tek güzel yanı, bir raconunun olmasıydı. Yusuf, ağrıdan her türlü kaçakçılığı yapar ve yukarıya yıllarca hizmet vermiş sadık birisi. Zeyrek, Ağrılıya ancak bir oyun oynayarak yukarıdan biriyle temasa geçebilecekti. Ağrılı, yukarısıyla doğrudan iletişime geçebilen tek mafya babasıydı ve dolayısıyla Zeyreğin tek çaresi onu oyuna getirmek olacaktı.
Cuma, saat 04.03.
Herkes mışıl mışıl uyurken, Zeyrek nadiren uyuyabildiği bir gecede yine hep gördüğü kabusu görmüştü.Henüz 6 yaşında, gördüğü manzara korkunç. Yardım etmek istiyor, kurtarmak istiyor onları ama o daha çocuk. Zeyrek, henüz 6 yaşında tatmıştı görüp görebileceği en büyük acıyı. Yapma diyordu, dokunma onlara çocuk sesiyle. Ama durmuyordu o cani, akıl almaz bir şekilde devam ediyordu. Zeyrek uykusunda sayıklıyordu, " yapma abi nolur yapma, acıyor çok acıyor ondan bağırıyorlar lütfen yapma ! " Hemen yan odada olan Dilhun, sesleri duyunca yatağından kalkıp Zeyreğin odasına gelmişti.
Yatağına oturarak Zeyreği gördüğü kabustan uyandırmak için seslenmişti. Zeyrek bir türlü uyanamıyordu ve sayıklamaya devam ediyordu. Dilhun onu kurtarmak istemişti bu kabustan, belliki canı çok yanıyordu. Dilhun, Zeyreği uyandırmak için hafifçe bir tokat atmıştı önce kıyamadan, canını acıtamadan.
Ama canı yanmadan uyanamazdı bu kabustan. Hayat bu, bazen içinde bulunduğun kabustan çıkman için canını çok fazla yakman gerekir, canını yakman gerekir ki ileride çok daha fazla yanmasın, daha derin izler bırakmasın.
Dilhun sonunda dayanamayıp çok sert bir tokat atmıştı. Zeyrek yerinden fırlayarak Dilhuna sarılıvermişti. Uyanmıştı ama sayıklamaya devam ediyordu.
Yapma abi, yapma abi, ne olursun yapma..
Dilhun başını okşayıp sımsıkı sarılarak " geçti artık " deyiverdi sadece. Dilhun ile Zeyrek saatlerce birbirlerine sarılarak acılarını birleştirmişlerdi adeta." Sarılmak neden güzeldir bilir misin? Çünkü sağ tarafta kalp yoktur, ve orası hep boştur... Sarılınca, sağ yanını O'nun kalbi doldurur... "
Aziz Nesin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DILHUN ILE ZEYREK
Action+18 içerir. Ters köşeleri sever misin ? Hayat hep bir ters köşeden ibarettir. Sen başka şeyler planlarken hayat sana bambaşka hikâyeler yazar. Okurken hikâyenin sonunda " hadi canım " demeye hazır mısın ? Onca kötülüğün içinde aşk temiz kalabilir mi...