2. Sezon 3. Bölüm

61 7 43
                                    

Istanbul

Zeyrek 2 yıl sonra Istanbul'a dönmüştü. Yüzüne çarpan hava, hava değil kezzaptı sanki. Aldığı her nefes, onu boğuyordu. Çünkü tam 2 yıl önce, bu şehirde, bütün gardaşlarını tek tek toprağa gömmüştü. Yetişememişti, kendisini suçluyordu, onun intikamı yüzünden, onun bitmeyen öfkesi yüzünden ölmüştü hepsi.

Artık intikamına yeni bir intikam, öfkesine öfke eklenmişti. Eski Zeyrek öldü, merhametli Zeyrek yoktu artık. Önüne geleni devirecekti, kimseye acımak yoktu, gardaşlarına kim sebep olduysa, onları, onlara selam verenleri, onlar için çalışanları, onların akrabalarını, bütün sülalelerini yer yüzünden silecekti.
Yeni Zeyrek eskisinden çok daha gaddardı.

Öte yandan Rüya ve Affan Selimin bir toplantısı için şirkete gelmişlerdi beraber

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Öte yandan Rüya ve Affan Selimin bir toplantısı için şirkete gelmişlerdi beraber. Selim zaten güçlü bir adamdı ama o kadar akıllı bir adam ki kısa süre içinde gücüne erişilemez bir güç katmıştı.

Rüya, yurt dışından gelen yeni ortakları ağırlıyordu, oldukça fazla lisan biliyordu. Selim ise oğlu Affan ile harıl harıl bir şeyler konuşuyordu. Bu konuşma Rüyanın dikkatini çekmişti, Rüya her ne kadar babasının işlerine yardımcı olsa da yer altı işlerine asla bulaştırmıyordu babası.

- Bak Affan, bu konsey çok mühim ve hiçbir hata istemiyorum. Sana olan güvenimi boşa çıkarma.

- Merak etme, baba. Her şey dört dörtlük. 2 gün sonra hiçbir eksiği olmayan bir konsey olacak.

Selim oğluna afferim der gibi bi bakış atmıştı. Affan deli doluydu ve babasının gözüne girmeye çalışıyordu. Rüya her ne kadar ısrar edip ne konuştuklarını sorsa da Affan anlatmamıştı konuşulanları.

Zeyrek, artık Istanbuldaydı. Eskisinden daha da öfkeli Zeyrek, bu şehire fazlaydı. Evine gidemezdi, orada anıları vardı, acıları vardı. O yüzden Amcanın mekanına gitmişti. Oldukça gizli bi yerdi, cephanesi olan, tatbikat alanı olan oldukça donanımlı bir yerdi. Orada Amcanın yetiştirdiği " askerler " yaşıyordu.

Zeyrek orada kafa toparlayıp yapacaklarını düşünüyordu, Amcadan akıl alıyordu.

- Nereden başlayacam ben şimdi Amca ? Gardaşlarımın mezarına bile gidemiyorum utancımdan, intikamlarını almayıp kaçtım ben.

- Öyle düşünme evlat, senin yaşadıklarını yaşayan ayakta bile duramazdı. Bak sen buradasın, intikam istiyorsun, onların intikamı, senin yaşama sebebin.

- Beni buraya bir haber vererek getirdin, anlat bakalım nasıl olacak o iş Amca.

- O iş, bizim Marsel ile 2 yıldır eksiksiz planladığımız şekilde olacak.

Zeyrek meraklı bir şekilde Amcayı dinliyordu, Amcanın planı kusursuzdu. Bu plan sayesinde Zeyrek, 2 yıldır var olan eksikliğini giderecekti. Yeniden yukarıya yaklaşacaktı, yeniden intikamına odaklanacaktı. Önce toprağa gömdüğü gardaşlarının intikamını alacaktı sonra ise çocukluğundan beri onu yiyip bitiren intikamını alacaktı.

Bozo Ağa ve en yakın adamı Adar ile sohbet ediyordu. Ağrılının isteğine ne cevap vereceğini soruyordu Adar.

- Emmi, ne cevap vereceksin Ağrılıya ?

- Adarım, bu Ağrılı harbi çocuktur, intikam istiyor ama bilmiyor ki bu intikam onu öldürür. Ulaşmak istedigi kişi, çok güçlüdür.

- Kabul etmeyeceksin yani.

Bozo Ağa üzgün bir şekilde başını sallıyordu, yardım etmek istiyordu ama bu yardım Ağrılının sonu olurdu.

Beklenmedik bir telefon gelmişti Bozo Ağa'ya. Telefondaki kişi acilen buluşmaları gerektiğini ve hayati bir durumun söz konusu olduğunu söylüyordu. Adar her ne kadar tuzak olabilir dese de telefondaki kişi kendisini tanıtınca koşa koşa gitmişti Bozo Ağa, belli ki önemli birisiydi.

Istanbulun bir diğer yanında Ceyhan belirivermişti. 2 yıl önce, Zeyreğin mekanlarını basıp Mestan ve diğerlerini öldürmekle suçlanan. Suçsuzdu, o suçu kim neden attı, hala ortaya çıkmamıştı. Ceyhan Gür, kendisine bunu yapanları bulup yaptıklarının hesabını soracaktı tek tek.

Ceyhan, Zeyreğe ulaşamayınca Ağrılıya ulaşmıştı. Ağrılı kederli olduğu için hiçbir zaman Ceyhana kulak asmamıştı ama Ceyhan yılmayıp tam 7 ay Ağrılının peşinden koşup ikna etmişti. Ağrılının da ilk 7 ay Zeyrekten bir farkı yoktu, onu intikamına, hayata döndüren Ceyhandı.

Ceyhan Gür, Istanbul'da bütün sokaklar onun kontrolünde. Sokakta yürürken karşınıza çıkan her 10 kişiden 1 tanesi Ceyhanın sokaktaki adamıdır. Istanbulun nüfusunu düşünün, Ceyhanın ne denli bir güce sahip olduğunu varın siz hesap edin.

Peki bu kadar güçlü bir adam, bu kadar kalabalık bir çetesi olan adam nasıl böyle bir tuzağa düşüp aciz kalabilirdi ? Onu deli eden de oydu, o yüzden olayın muhattapı olarak kalan tek kişi olan Ağrılıyla bir olup bunu yapanları tek tek bulup, öldürüp Istanbul sokaklarına atacaktı.

Rüya bir mekanda oturmuş kahvesini içiyordu. Uzaklara dalmıştı. Bir şeyler düşünüyordu, ne düşündüğünü tahmin etmek güç. Onca yıl Zeyreğe aşık olan ter temiz birisi sanmıştık onu, hepimize ağzımızın payını vermişti.

Birden içeriye Ağrılı girivermişti. Rüyayı görmesi çok sürmemişti zaten, Mestan ve diğerlerinin ölümünden sonra ilk defa karşılaşmışlardı. Rüya hiç tek başına çıkmıyordu dışarı, ilk kez çıktı ve Ağrılıya yakalanmıştı anında.

- Oooo, Dilhun çiyanımız da buradaymış. Naber nasılsın, geceleri gözüne uyku giriyor mu ?

- Giriyor, girmemesi için bir sebep mi var ?

- Doğru, vicdansızlığın dibindesin. Ulan sana güvenmiştik be, senin için ölümlere koştuk kaç defa. Gardaşlarım senin yüzünden öldü şerefsiz !

Ağrılı sesini iyice yükseltmişti, Rüyanın gözleri dolmaya başlamıştı.

- Bunu bize nasıl yaparsın lan ?! Biz sana iyilikten başka ne yaptık. Hadi biz neyse, Zeyreğe nasıl yaparsın lan. O herif hayatında ilk defa sevmeyi öğrendi, ilk defa birisine aşık oldu. O sana sevgi verdi ama sen ona ihaneti, ölümü, haysiyetsizliği verdin !

Rüya ağlayarak oradan kaçmıştı. Neyin ağlamasıydı bu şimdi ? Onca vicdansızlığı yaparken ağlamadı da yüzüne vurulunca mı ağlamaya başladı. Insanoğlunu anlamak zor iş.

Konsey'e 1 gün kala.

Zeyrek, Amca ve Marsel ile beraber planı eksiksiz bir şekilde devreye sokmuşlardı. Herkes Zeyrek öldü, bitti sanırken o yeniden doğacak. Intikamı ona nefes olacak.

Öte yandan, Selim oğlu Affan ile şirkette konuşurken içeriye korumalardan birisi girmişti, bi haber getirerek.

- Efendim, yeni bir gelişme oldu.

- Nedir ?

- Zeyrek, geri dönmüş.

Heyecanlı bir şekilde Affan lafa girmişti.

- Zeyrek mi ?? Geri döndü mü cidden ?

- Sen neden bu kadar heyecanlandın ki ölü bir adam için ?

- Yoo heyecanlanmadım baba, ruhen ölmüş bir adam nasıl geri dönebilir ona şaşırdım.

- O adam hiçbir şey yapamaz bu saatten sonra, ona öyle şeyler yaşattım ki, değil geri dönmeye nefes almaya bile takati yok.

Selim bilmiyordu oysaki. Nefesi veren de Allah, güç ve takati veren de Allah !


DILHUN ILE ZEYREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin