8.bölüm
Dilhun, ameliyatta 2nci saatini geride bırakıyordu. Zeyrek ameliyathanenin önünde yaralı bir şekilde içeriden sağ salim çıkmasını bekliyordu. Zeyreğin ameliyat olması gerekiyordu ama Dilhun hayata tutunamazsa o da tutunmayacaktı. Zeyrek delirmenin eşiğindeydi, Dilhun onu kurtarmak için bu haldeydi. Henüz tam anlamıyla tanımadığı Dilhun onun için kendisini feda etmişti. Bir kalp nasıl bu kadar güzel olabilir ? Bir kalp nasıl bu kadar hayat verebilir.
Dilhunun kalbi tek başına yüzlerce ağacın bize verdiği oksijenden daha fazlasını veriyordu adeta. Dilhun bir kurtulsun, dünyayı onun ayağının altına serecek ne isterse yapacaktı. O yeter ki iyi olsun, o güzel kalbi hayat vermeye devam etsin. Bunu yapanların kurtuluşu olmayacaktı, Zeyrek zaten onlara çok öfkeliydi şimdi ise bu olaylar olunca öfkesine öfke, deliliğine delilik katmıştı.
4 saat sonra, doktorlar ameliyatı bitirip dinlenmeye gitmek için odalarına gidiyorlardı. Aralarından biri bilgi vermek için Dilhunun yakınlarını sordu. Zeyrek buyrun bana söyleyin deyince doktor, nesi oluyorsun diye sordu. Zeyrek, " hemdem'iyim" diye cevap verdi..
- Rüya imirza hanım çok büyük bir operasyon geçirdi. Operasyon sırasında iki defa kalbi durdu, ama ikisinde de tekrar çalıştırmayı başardık şükür. Kurşunları çıkarmayı başardık, hayati tehlikesi devam ediyor. Ilk 24 saat önemli. Hastanın vurulduktan sonraki ilk durumunu anlatan kişiye ayrıca teşekkür etmeli, onun anlatıkları sayesinde önceden hazırlıklarımızı yapıp operasyona bilgili başladık. Geçmiş olsun.
Zeyrek derin bir nefes çekmişti. Ama henüz kesinleşen bir şey yoktu. Yapacağı tek şey Allaha dua etmekti.
27 saat sonra
Zeyrek ameliyattan çıkmış normal odaya götürülmüştü. Narkozun etkisinden çıktıktan sonra hemen Dilhunu sordu. Dilhunun hayati tehlikeyi atlattığını duyunca " şükür " diyebildi sadece içinde fırtınalar koparken. Dilhunu görmek üzere tekerlekli sandalyeyle odasına doğru gitti. Içeri girince koskoca Zeyrek lakaplı Azad Akbulutun gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Düşmanları Zeyreği bu halde görseler " bu mu lan adının geçtiği yerde herkesin ayağa kalktığı Zeyrek ?" derlerdi.
Dilhun öyle savunmasız, öyle masum yatıyorduki hasta yatağında, koca adam dayanamayıp hüngür hüngür ağlamıştı başında. Zeyrek artık Dilhuna karşı büyük duygular, kocaman hisler besliyordu. Ama daha farkında değildi, yakında hem kendisine hemde Dilhuna itiraf edecekti.
" Bir iki söz "
Hepimiz mutluluk peşinde koşuyoruz huzur peşinde koşuyoruz, koşuyoruzda bunları haketmek için neler yaptık ? Bir dönüp bakmalı geriye. Hayatı boyunca herkesi bilip bilmeden eleştirmiş, dedikodusunu yapmış, haklı haksız şeyler anlatmış, egolarını tatmin etmek için farklı farklı oyunlar oynamış vesaire vesaire.. Sen mi hakediyorsun mutluluğu ? Bunca kötülüğü yaparak nasıl mutlu olmayı düşleyebiliyorsun ki ?
Başkalarının duygularıyla oynayanlar var bide. Ah onlar ah, vah onlara vah. Birisi seni sevecek, sana aşık olacak en saf duygularıyla ve sen kalkıp onun sana olan zaaflarını kullanıp onunla egolarını tatmin edeceksin. Sevmiyorsan umut vermeyeceksin, bir gelecek vaat etmiyorsan hayal kurdurtmayacaksın. Biz mecbur muyuz lan sırf sevdik diye türlü türlü acılar çekmek. Nasılsa o hayatına devam edip başka bir oyuncak bulacak kendisine. Peki ya ardında kalan ? Kalan, çektiği ve çekeceği tonlarca acılarla kalıyor. Bu mutluluk dediğimiz şey hakedenlerle olmalı, hak etmeyene bir selam bile yok bundan gayrı !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DILHUN ILE ZEYREK
Action+18 içerir. Ters köşeleri sever misin ? Hayat hep bir ters köşeden ibarettir. Sen başka şeyler planlarken hayat sana bambaşka hikâyeler yazar. Okurken hikâyenin sonunda " hadi canım " demeye hazır mısın ? Onca kötülüğün içinde aşk temiz kalabilir mi...