15. Bölüm.
Zeyrek ve geçmişi.
1 Gün sonra..Dilhun ve Zeyrek artık birbirlerinden kaçmamaya karar vermişlerdi çünkü bu bir çözüm değildi. Dilhun ex babasıyla yüzleşmesi gerektiğini söylüyordu Zeyreğe.
Zeyrek ise şuanda doğru zamanın olmadığını ve onun için tehlikeli sonuçlar yaratabileceğini söylüyordu. Dilhun ona hak vermişti ama annesini çok özlemişti. Gerçi annesi öz annesi mi o bile belli değildi.
- Bak Dilhun kadın, kendine verdiğin adından belli olduğu gibi geçmişte çok fazla acı çektin. Inan bende çok fazla çektim. Adımı Dilhun koyabilirdim ama biraz feminen bi isim birde malum ağır abi hesabı bi şeklimiz var " Dilhun raconu kesti " falan deseler kimse takmazdı yani.
Ikiside gülmeye başlamıştı.
- Benim adımı 17 yaşında Zeyrek koydular. Yalnış anlama kendimi övmek için demiyorum ha. Ben büyürken sokaklardaydım hep, ilk dayağımı sokaklarda yedim.
Yemeye bir parça ekmek bulamazdım. Giyecek bi ayakkabım olmadığı için yalın ayak gezerdim o doğu anadolu soğuğunda. Köpeklerle kedilerle beraber uyurdum geceleri belki ısınırım diye.
Hani insanlar sokak köpeklerini görünce korkuyolar ya, ya saldırırsa diye, işte ben o köpeklerin sayesinde uyudum geceleri ne uyuduysam. Ne garip... insanlar sokakta yanından geçtiği adamlardan kadınlardan korkmuyorlarda köpeklerden korkuyorlar. Halbuki bize hayvanlar değil insanlar zarar verir ancak.
Yine bi gece, Eleşkirt sokaklarında bi başıma yürürken önümü 3-4 kişi kesti. Ozamanlar 15-16 yaşlarındayım, gitmediğim sokak tanımadığım insan yok ha. Mardin, Urfa, Diyarbakır, Erzurum, Hakkari, Van, Ağrı, Kars, Iğdır, Muş... anlayacağın bütün doğu anadolu şehirlerini gezdim tek tek yalın ayak.
Önümü kestiler, aldılar bi yere götürdüler. Bakma bana öyle karşı koyamadım o zamanlar böyle iri yarı eğitimli bir dövüşçü değildim.
Götürdükleri yerde bir adamla tanıştım. O adam bana baştan aşşağıya baktı, baktı, baktı...
Sonra " şuna bir çift ayakkabı getirin " dedi. Dilhun ben bir sevindim, bir sevindim anlatamam. Çünkü o güne kadar ayakkabım olmamış. Poşet moşet ne bulduysam onu giyiyordum.
" Ama " dedi o adam.
" Sorduğum soruya doğru cevap verirse ayakkabılarını getirin. "Ben pür dikkat soracağı soruya kilitlenmiştim. Ne sorarsa sorsun anında cevabımı verip ayakkabılarımı alacam diyordum. Adam sigarasından bir iki çektikten sonra bana bakarak sorusunu sormuştu.
- Her hapşırıkta, beynimize ne olur ?
- Her hapşırıkta, beyin hücrelerinin bir kısmı ölür.Adam hiç şaşırmamış bir şekilde işaret ederek ayakkabıları getirmelerini söyledi. Ilk ayakkabılarımı o gün giymiştim biliyor musun ?
Dilhun gözlerine hayran hayran bakarken Zeyreğe devam etmesi için işaret vermişti. Zeyreğin hikayesini çok merak ediyordu.
- Ben ayakkabılarımı giymiş onlarla sevinirken adam bana seslendi.
- " Sana bir soru daha delikanlı, eğer bunuda bilirsen sana eşsiz bir hayat sunarım " dedi.
Tabii ben pür dikkat ne soracağına odaklandım. Kimdir bu adam ne ister falan hiiiiç umursamadım. O adamı kurtuluşum olarak gördüm çünkü. Adam sigarasını bitirip yere attıktan sonra sorusunu sordu.
- Gece saat sekizde yatıyorum ve yatarken guguklu saatimi sabah dokuza kuruyorum. Kaç saat uyurum ?
Adama baktım önce ve sonra gülerek cevabımı verdim.
- Guguklu saatler gece gündüz ayrımı yapmadığı için sadece 1 saat uyursunuz efendim.
Adam yine şaşırmamıştı, verdiğim doğru cevaba oradaki bütün adamları birbirine bakıp şaşırırken.
Bu adam beni tanıyordu Dilhun, bu adam beni takip etmişti günlerce, aylarca, hatta yıllarca.O sırada adamlarından birisi lafa girmişti.
- Efendim, 15 yaşında bir çocuk nasıl bilebilir bu soruların cevabını bian bile düşünmeden ?
- Bu çocuğu son 3 yıldır sen takip ediyordun değil mi ?
- Evet efendim.
- Hiç mi sormadın kendine bu çocuk bu kadar kağıdı, kitabı, dergiyi, sözlükleri toplayıp ne yapıyor diye ?
- Isınmak için yakıyodur diye düşünmüştüm efendim.
- Kitaplar bilginin anahtarıdır, bilgi ise güçtür. Bu çocuk elindeki bilgiyi yakmayacak kadar akıllı bir çocuk.Yıllarca takip ettikden sonra beni, doğru zamanı bulunca yanına almıştı. Adama verdiği cevaptan sonra bana bakarak ;
- Senin adın bundan sonra Zeyrek, anlamını benden iyi biliyorsun. Sana vaad ettiğim hayatı veriyorum, beni takip et.
Dilhun meraklı bir ses tonuyla " Eeee sonra ne oldu anlatsana " demişti. Zeyrek ise şunu demekle yetinmişti.
- Bunları anlattığım ilk kişisin. Mestan, Ismail, Ağrılıda var bunları bilen ama onlarda bi dönemden sonra benimle oldukları için sayılmazlar, birebir yaşadılar o olayları. O yüzden bunları anlattığım ilk ve son kişisin Dilhun. Hikayenin geri kalanını hikaye bitince anlatırım sana sözüm olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DILHUN ILE ZEYREK
حركة (أكشن)+18 içerir. Ters köşeleri sever misin ? Hayat hep bir ters köşeden ibarettir. Sen başka şeyler planlarken hayat sana bambaşka hikâyeler yazar. Okurken hikâyenin sonunda " hadi canım " demeye hazır mısın ? Onca kötülüğün içinde aşk temiz kalabilir mi...