"Gözleri, açlığa ve alnındaki yaraya karşın parlıyordu. Vücudu pek çelimsizdi. Öyle çok büyük de değildi, on beşlerindeydi."
Yaşlı adam biraz durdu. Gören biri o anı hatırlamaya çalıştığını düşünebilirdi, oysa hiç aklından çıkmamıştı. Yandaki sunucu, Tom'un söylediklerini harıl harıl yazıyordu.
"Yandaki asker kamyondan, tek tek indiriyordu cesetleri. Muhtemelen bilmiyordu kızın yaşadığını. Ben 'gitsem mi, gitmesem mi?" derken asker alıp diğerlerinin yanına attı onu da. Sonra bir iki ceset daha indirdi. Bir mendili yakıp hepsinin üzerine attı. O ateşte bir çığlık duydum, belki gerçek değildi, bilmiyorum. Biz topladık eşyaları, Hocalı'ya gideceğiz. Sonra yığının kenarından bir beden düştüğünü gördüm, merak ettim tabii ama gidemedim oraya."
Biraz daha durdu, masadaki suyu alıp içti ve geri koydu.
"Aradan birkaç saat geçti. Beni bıraktılar artık, köydeki insanlarla ilgileniyorlar. Benim de elim silah tutmuyor daha, 'kimseyi vuramaz bu' diyip göndermişlerdi beni. Ben gittim o yığına, biraz dolaştım o tarafta. Böyle yerde yatan bir beden gördüm. Heyecanlandım tabii. O olduğunu biliyordum. Yanına gittiğimde zar zor nefes alıyordu, bayılmıştı. Ben yaklaşınca uyandı. Korktu."
Tom burada durup gülümsedi. Bu hareketi onu dinleyenleri bir bir gülümsetmişti.
"Onu eve götürdüm. Anneannem Karabağda yaşıyordu, savaş başlayınca Azerbaycan'ın içine taşınmıştı. Annem ve babam çok sinirlenmişlerdi buna, görüşmüyorduk anneannemle... Ama yaşadığı yeri biliyordum. Ben kızı aldım anneannemin evine götürdüm. Orada bir ay kadar kaldı bizimle. Adı Hermione'ymiş. Ben yine gidiyordum askere ama dedim ya, gönderiyorlardı beni. Eve gelince konuşuyorduk Hermione'yle. Bir keresinde o kadar kaptırmışız ki kendimizi gün doğunca bırakabilmiştik konuşmayı."
"Sonra?"
Kenarda onu dinleyen psikolog konuşmaya renk katmak için araya girmişti.
"Sonra... Bir gece eve geldim, hastalanmış sabahında. Ertesi güne çıkamadan..."
Elini iki kez salladı. Devamını getiremedi, hiçbir zaman.
Not: Hocalı katliamının yıl dönümünde başlamıştım hikayeye ama bitirememiştim. Yine gecenin bir saati aklıma gelince yazmaya başladım.
Diğer Not: Hikayenin tek gerçek tarafı o yığının içinde yaşayan (ya da oradaki bir askere yaşıyormuş gibi gelen) bir kız olması. Onun dışında kurgu. İyi geceler♡