"Kendini tanımıyorsun"
Bu söz kafamın içinde dönüp duruyordu. Kendimi tanımıyormuşum. Tamam da, kendimi nasıl tanıyacaktım? Kim bana beni tanıtacaktı?
Kendimi (sanki önceden yapmıyormuşum gibi) kitaplara verdim. Beni tanımamı sağlayacak yazılar bulmayı umuyordum. Ama hep aynı hikâyeydi, "Kendini sev, kendine güven..." Yazarlar sözleşmiş gibi aynı cümleleri yazmış, sözcüklerin yerini değiştirme zahmetinde bile bulunmamışlardı.
Yine kitapçıda, mantıklı iki kelime bulabilme umuduyla, raflar arasında geziniyordum. Bir yanım kıymetli zamanımı böyle aptalca şeylerle harcadığım için bana söverken, diğer yanım umutla yanıp tutuşuyordu. Çoğu kitabın ilk sayfasına biraz göz gezdiriyor, yine aynı şeyleri görünce sinirle kitabı yerine koyuyordum. Pazar akşamıydı, insanlar sakinleşmek için evlerine çekilmiş olmalılardı. Az önce gelen kadının da hemen bir kitap alıp ortadan kaybolmasıyla tek başıma kalmıştım.
Artık alıştığım raflar arasında tekrar gezintiye çıktım. Hemen hepsini okuduğum için fazla beklemiyordum. Bu sırada kitapçının kapısı açıldı. İçeri giren belli belirsiz ayak sesini duyabiliyordum. Başımı kaldırıp kısaca etrafa göz attığımda gelenin genç bir kadın olduğunu gördüm. Acelesi olmadığını belli eder şekilde, yavaş yavaş yürüyordu. Hemen hemen her rafa göz gezdirdi. Sonunda benim dakikalardır bakındığım yere geldi. Biraz göz gezdirip fısıldarcasına konuştu:
"Hiçbir işe yaramıyorlar öyle değil mi?"
"Kişisel gelişim kitapları mı?" diye sordum.
"Evet. 5 yaş altı çocuk kitapları bile daha faydalı."
Dün gibi hatırlarım, yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirdi. İlk defa bu şekilde konuşmuştuk. Ertesi günlerde de birkaç defa gördüm onu. Yine böyle, kısa sohbetler ediyorduk. Sorsanız zıt kutupların insanlaşmış hâli gibiydik, yine de konuşacak konumuz tükenmek bilmiyordu.
Aradan ne kadar geçti bilmiyorum, artık sorularıma yavaş yavaş cevap bulabiliyordum. Kendimdeki değişikliği açıkça görebiliyordum, ne zaman kaybettiğimi bilmediğim özgüvenimi tekrar kazanmıştım.
Artık, işim olmamasına rağmen, kişisel gelişim kitapları arasında dolaşmaya devam ediyordum. Geldiğinde beni nerede bulacağını bilsin diye ilk tanıştığımız raflar arasında saatlerce beklediğim olmuştu.
Sonra (nedendir bilinmez) onu göremez oldum. Günlerce oraya gidip bekledim ama bir daha hiç gelmedi.
Kimim ben? Tom Riddle, ilham kaynağını seneler önce kaybetmiş bir adam.
