Yıllar ikimizden de çok şeyler götürmüş
Sen yeni yuva kurarken beni paramparça bölmüşHermione, gözleri dolu dolu bakıyordu.
"Tanıştırayım..." Victor sadece tanıştırmak için başladığı konuyu çok farklı yerlere çekti ve kendi kendine gülmeye başladı. Sonunda "Neyse neyse, hadi oturalım."
Tom, duygularını gizlemekte yine çok iyiydi ama Hermione için aynısı söylenemezdi.
"Anne! Jack saçımı çekiyor!"
Hermione yerinden kalktı ve bahçenin ortasında oynayan çocuklarının yanına gitti. Elini ikisininde karnına koyarak yere yatırdı ve kıdıklamaya başladı. Birkaç dakika sonra tüm bahçe kahkahalarla dolmuştu. Hermione gülerek kendini çimenlere attı. Içindeki burukluk hâlâ duruyordu ama çocukları daha önemliydi. Olivia yuvarlanarak gelip annesine sarıldı, Hermione kızının başının üzerine küçük bir öpücük bıraktı. Bu sırada Tom onlara kaçamak bakışlar atıyordu. Tam hayal ettikleri aile tablosuydu bu, tabii için Tom olsa... İkiside Hermione'nin annesini suçluyordu, haklılardı da. Çirkef kadın, son günlerde Hermione'nin sevgilisi olup olmadığına takılmıştı. Sonunda ortalığı birbirine katıp bir şekilde Tom'un ailesini şehir dışına gitmeye iknâ etmişti. O günden beri birbirlerine dair ellerinde kalan son şey birlikte okudukları kitap ve dinledikleri şarkılar olmuştu... Kitabın sayfaları arasında bir not kağıdı ve üzerinde şu sözler yazılıydı:
Yarım kalmış aşklar en tehlikeli aşklardır. 20 sene sonra karşılaşır ve yeniden başlamak istersiniz.
Bu sözü nereden bulduklarını ikiside hatırlamıyordu ama Hermione'nin aklına gelmiş ve iki kâğıda yazıp birini Tom'un kitabının arasına koymuştu. Şarkıların plaklarını ikiside atmamış, gizli yerlere değerli bir eşya saklarmışçasına özellikle yerleştirmişlerdi. Hermione'nin en sevdiği plak Tom'a, Tom'un en sevdiği plak Hermione'ye... Tom, tüm gün boyunca -Victor için- "Şanslı adam" diye düşünmeden edemedi... Victor gerçekten şanslıydı, dostunun kavuşmak için yanıp tutuştuğu kadınla beraberdi, kıymetini bilmese de...