Hermione başını kapıdan içeri uzattı "Bende gelebilir miyim?"
"Hayır" Tom sahte bir kızgınlıkla Hermione'ye baktı.
Hermione dudaklarını büzdü "Ama bende gelmek istiyorum"
Melina babasının kolları arasında dönerek koca yeşil gözlerini Hermione'ye çevirdi "Anne gelebilirsin" henüz düzelmemiş konuşması onu çok tatlı yapıyordu. (Anne geyebiyiysin)
Hermione kocaman bir gülümseme takınarak önce kızının önünde diz çöktü, yanaklarını öpüp "teşekkür ederim" diye fısıldadı. Sonra yatağın diğer tarafına yöneldi. Tom yattığı yerden sırtının üzerine geldi, bu sırada Melina'da dönmüştü. Hermione yorganı üzerine iyice çekerek kolunu Melina'nın küçük elinin biraz altına, Tom'un beline yerleştirdi.
Melina kafasını Tom'un yeşil tişörtüne gömdüğünde Hermione bakışlarını kocasına çevirdi. Gülümsüyordu Tom. Alışık olunmedık derecede masum bir gülümsemeydi bu, Tom hiç konuşmadan elini Hermione'nin saçlarına geçirdi ve incitmeden kendine çekti, alnına yumuşak bir öpücük bıraktı.
Hermione dirseğinden destek alarak Tom'un yanağını öptü "Seni seviyorum" çok sessiz ve anlamlı bir sesle konuşmuştu.
"Seni seviyorum" diye fısıldadı Tom'da, aynı şekilde.
Hermione her zaman yaptığı gibi başını Tom'un göğsüne koydu. Tom ise gülüşünü hiç kesmeden tavana yöneltti bakışlarını. Mutluydu. Hayatı boyunca yaşadığı sevgisizlik bir anda uçup gitmişti işte. Çocukluk yıllarında böyle bir an yaşanacağını söyleseler, gülerdi herhalde, inanmazdı ki, nasıl inansın?
