"Elaaaa... siyah eteğimi gördün mü?"
"Nerden bileyim ben senin siyah eteğini , kim bilir nereye çıkarıp attın? Hem iş görüşmesine mi gidiyorsun ne siyah eteği renkli bir şeyler giy."
"E gel o zaman karar ver."
Akşam için Ela ile nar çiçeği rengi olan elbisemi giymeme karar verdik , saçlarımı da hafif dalgalı topuz yapıp ten rengi ayakkabılarımı da giyinip Ali'nin gelmesini beklemeye başladım. Evden çıkarken Ela annemmiş edasıyla "iyi şanslar bebeğim , sevecekler seni eminim" deyip yolladı.
Arabasının ön kaputuna oturmuş beni bekliyordu efsane adamım. Buz mavisi gömleği lacivert spor takım elbisesi ve taba rengi ayakkabıları ile beni benden almıştı her zamanki gibi... Arabaya binmeden önce başıma bir öpücük kondurup "çok güzelsin bebeğim" diye iltifat etti. Kapıyı açıp binmemi bekledi ve Bostanlı'ya doğru yola çıktık.
Ali'ye güc bela da olsa çicek aldırdım. Elimiz boş gitmek olmazdı . Tamam belki Ali'nin annesi olabilirdi ama ben ilk kez gidiyordum ve ilk göz ağrıları olan oğluşlarını istiyordum. Nevin teyze kapıyı açar açmaz beni bir süzüp oğluna sarılıp öpmeye başladı. Onların kucaklaşması bittikten sonta bende nezaketen eğilip elini öptüm. Ne sarıldı ne de öptü. Tüm sevgisi oğluna kadar sanırım...Biz içeri geçince de Ali'ye dönüp "ah be oğluşum şu kızları da tanıştırmaya getirmesen yüzünü göremeyeceğim." dedi. Evet şu an hissediyorum yüzüm renkten renge girmeye başladı ama bozuntuya vermek yok , sakiniiimmm.... şu halime bak kendi kendimi teselli ediyorum. Ali anlamış olacak ki omzuma dokunup sanki tüm sevgisini o an bana aktarırcasına "hayatım annem şaka yapıyor " deyip annesine imalı bir bakış attı. "Ahh hayatım sana güveniyorum ve inanıyorum lakin cadı annenin beni iğnelemesi deli ediyor. " deyip tırnaklarımı gösterdim. Saçmalamayın tabi ki bunu yapmadım :))) "biliyorum canım " deyip hafifçe gülmekle yetindim. Ama için için geberiyorum sinirimden. Bakalım daha neler duyacağım. Hazırlıklı olmam lazım.
"Hoşgeldiniz." Tok bir erkek sesi. İşte Ali'nin babası. Kime çektiği belli bu adamın... "Hoşbulduk efendim " deyip saygıyla yine elini öpmek için eğildim. "Sağol sağol , annesi biraz sinirli duydum az önce söylediklerini. Merak etme geçer zamanla." dedi. Ali çıldırmış olmalıydı. Babası melek annesi şeytan bu adamın. Annesi masayı hazırlamaya başladığında bende yardım etmek için mutfağa yanına gittim. Gitmez olaydım!
"Sen miydin Ali sanmıştım , ahh ahh bu çocuk hâla çapkın. Ayda 2 kız getirirdi eve benimle tanıştırmak için."
Yok artık daha neler? Tabibki bozuntuya vermiyoruuuzzz...
"Biliyorum efendim , herşeyi anlattı bana. Fakat ben oğlunuzu çok seviyorum. Herkes aynı şeyi söylemiş olabilir ama gerçekten ben çok seviyorum. Tabi ki sizin kadar olamaz... Sonuçta siz annesisiniz bende karısı olacağım. " ben cümlemi bitirir bitirmez dikti gözünü gözüme . "Ikimizinde yeri ayrı. Bu zamana kadar siz sevmişsiniz , bırakında azcık ben seveyim. Sizin oğlunuzla işiniz bitmiş." diyemedim. Yine diyemeeddiiimmmm! Bu söyleyemediklerim benim içime bir oturuyor anlatamam. Ali'ye neden Ali dediğimi sordu. "Ali ismini seviyorum ve Ali'ye de gercekten çok yakistiriyorum. Peki siz neden Ali ismini koyup Barıs diyorsunuz?" Diye merakimi dile getirdim. "Bende Barış ismini seviyorum ve Barış'a çok yakıştırıyorum " dedi adeta taklidimi yaparak. "Peki..." deyip masaya konulcak son seyleri de koyup oturduk. Babası Mustafa amca çok tatlıydı. Yemek boyunca somurtuk oturdu ama bana çok tatlı geldi. Nevin teyze de bütün aksam boyunca yalnızca Ali ile konustu. Yemekten sonra kahve yapmak icin mutfaga gectim. Nevin teyze arkamdan gelip "yerlerini biliyor musun?" dedi. "Ali ev düzenini sizden öğrenmiş , çok benziyor yerleşim şekli."
dedim. "Gittin yani evine , seni de kullandı demek... sende gidersin yakında." deyip sustu. Ne demek istiyor şimdi bu kadın. Bana resmen Ali seni kullanmış , iki gün sonra seni de atar demeye getirdi. Kahve yapmaktan vazgecip Ali'nin yanına geçip , kulağına doğru sessizce "gitmek istiyorum" dedim. Kalırsam ya ağlayacağım ya da bu kadını parçalayacağım. Sevdiğim adamla aramdaki en büyük engel olacak cadoloz. "Hadi kalkalım ." Diye kalktı Ali. "Aaa oğluşum nereye gidiyorsun anneem kalsaydın sen bu gece." Yani diyor ki , sen git oğlum kalsın . Dur bakalım Ali ne diyecek? "Dilan'ı bırakamam anne. Daha sonra belki gelirim. " dedi canını sevdiğim.
Arabaya bindiğimizde Ali bana dönüp "Neyin var hayatım , ne oldu?" diye sordu. Tam anlatmaya başlayacaktım ki ağzımı açar açmaz ağlamaya başladım. Sinirlerim bozulmuştu ya. Tüm olanları eksiksiz ve abartısız anlattım Ali'ye. Bir şey demedi. Sadece sakinleşmemi bekledi. Bizim evin önüne geldiğimizde de "seni seviyorum meleğim , kimin ne dedigi ne düsündüğü umrumda değil." Dedi. "Gözyaşlarımın arasından "bende seni seviyorum." dedim ve indim arabadan. Binadan içeri girene kadar bekledi. Eve girdiğimde Ela da salonda ağlıyordu. Neyin var diye sormadan yanına geçip ağlamaya devam ettim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nasıl Olur Bilmem Ki ?
RomanceBir Çarşamba Günü oldu ne olduysa ... Adam kızı gördü sevdi , kız adamı gördü önce nefret etse de sonra sevdi. İzmir de geçen bir aşk hikayesi. Günümüzden tam 8 yıl sonrası. Gerçek olmasını dilediğim kısmi hayallerim... Nasıl Olur Bilmem ki? sonunun...