"Allah'ım sen yardım et." diye yüksek sesle söylendim.
"Hahahh sakin ol Papatya Kokulu"
"Ali?"
...
O görüntüsünü aklımdan çıkartmaya çalışıyordum gözlerimi kapattım fakat yine karşımda o beliriyordu. Önce taş gibi vücudu hemen arkasından da gülüşü. Bir adamın bu kadar muntazam gülmesine imkan yoktu. Dudaklarının arasından görünen inci gibi dişleri ile tam bir şölendi. Gözlerimi açtığımda "Allah'ım yardım et." diye yalvarırken Ali'nin sesi çınladı kulaklarımda. O efsana kahkasını attı ve "sakin ol Papatya Kokulu ." Dedi. Dönüp ona baktım. Hâla yarı çıplak duruyordu karşımda. Birisi bu adama o benim karşımda bu şekilde dikildiği takdirde nasıl rahat olacağımı söyleyebilir mii ?
"Senin ne işin var burada ? " diye kızdım. "Beni takip mi ettin?"
"Ne münasebet sadece hem cinsim olan Ayıları ziyarete geldim." dedi. Ona bakmamaya çalışarak "tamam ziyaretin bittiyse gider misin ? "dedim. Başımı önüme eğmiştim bu adamın bu şekilde davranması normal miydi? Tabi ki normaldi ayılar doğal ortamlarında azarlar! Hey o ayak sesleri ona mı ait? Üzerime mi geliyor. Yo yoo ... işte buna asla müsade edemem. O bana yaklaşırken bende birkaç adım geriledim ama ne çare 2 hamlede tam önümde duruyordu. Beni ağaca yaslayıp sağ kolunu da başımın üstüne getirdi. Hey heeey! Bu biraz tehlikeli bir yakınlık. Nefeslerimiz birbirine değiyordu. Gözlerimi hafifçe kapattığımda kendimi ona doğru yakınlaştırdım. Fakat nefesini kulağımda hissettim. Aman Allah'ım. Ölüyorum galiba.
"Ne o ? Yoksa seni öpeceğimi mi sandın? "
Onun bu sözüyle kendime lanetler ederek açtım gözümü. Göğsüne bir yumruk atarak gerilemesini , hapsinden kurtulmayı dilemiştim fakat milim yerinden oynamamıstı.
"Çekil önümden hayvan herif. Tam senden beklenen davranış."
"Notu bizimkilere okutmanın cezası Papatya Kokuku." dedi son iki kelimesinin üstüne basa basa. Bir hışım sıyrılıp kamp yaptığımız yere doğru yürümeye başladım. Kızarmayan yanaklarımın alev gibi yandığını hissediyordum. Hayvan herif ne hale getirmisti beni. Arkamdan kahkaha attığını duydum ,dönüp laf atmamak ya da yanına gidip suratının ortasına bir tokat atmamak için zor tuttum kendimi.
Ali de arkamdan kampa geldiğinde küçük çantasından bir tişört çıkartıp giydi. Hayvan herif. Demek yanında tişörtü vardı en başından beri ama sırf bana bunu yaşatmak için planladı herşeyi. Ondan zaten nefret ediyordum birbde bunu yapınca iyice soğudum.
Off kimi kandırıyorum acaba ? Onu ilk gördüğüm andan beri çekim etkisinin içine girmistim. Üstelik beni öpmesini bile gecirmistim aklımdan. Kahkahası , dudakları , uzun kirpikleri , 'gel uyu' diye diye bağıran göğsü ve geniş omuzları... Neler oluyor bana ? O ukala , kendini beğenmiş heriften nefret etmem gerekiyordu. Tamam bende ukala ve kendimi begenmis olabilirim ama onun eline kimse su dökemez.
"Dilan ne oluyor? Bir sorun mu var canım?"
Ela'nın sesi ile kendime gelip toparlanmam gerektiğinin farkına vardım.
"Yok tatlım birşey sanırım biraz yoruldum ." Ali ve Mert'in yanında ona ne söyleyebilirdim ki ? Ben yokken ateşi yakmıştı Mert. Nolur bir an önce yarın olsun ve bitsin bu işkence. Yarın olup bitse kaç yazar iyi bir adam sanıp perşembe günü için ihalesinde avukatlık yapacağımı söyledim. Cidden dayak istiyorum ben!
"Ali bey İzmire döndüğümüzde ihale evraklarını faxlarsanız bana sizi daha iyi savunabilirim. Hazırlıklı olurum."
"Ne bu ciddiyet acaba ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nasıl Olur Bilmem Ki ?
RomanceBir Çarşamba Günü oldu ne olduysa ... Adam kızı gördü sevdi , kız adamı gördü önce nefret etse de sonra sevdi. İzmir de geçen bir aşk hikayesi. Günümüzden tam 8 yıl sonrası. Gerçek olmasını dilediğim kısmi hayallerim... Nasıl Olur Bilmem ki? sonunun...