Sanki ben bunu ona hiç söylememişim gibi , söylediğimin bir önemi yokmuş gibi "binebilirsin arabaya." diye emir verdi.
"Noluyo yaa ? "
"Arabaya bin ve ablanı arayıp İzmir'e döndüğümüzü söyle. "
"Ali , abime ne derim? Hem eşyalarım?"
"Hallederiz eşyalrını. Abini de ablan halleder. Bin hadi."
El mahkum bindim arabaya. Sahiden İstanbul'a doğru yol almaya başlamıştı. Bu zaman zarfında hiç konuşmadık fakat benim zavallıcık midem artık dayanamayıp guruldamaya başlamıştı.
"Ali sen beni evden yemeğe diye çıkarttın fakat yemek yemediikk..."
"İlerde güzel bir köfteci var , oraya gidiyoruz, aklımda zaten aç olduğun."
***
Seviyorum dedi. Tam anlamıyla bir 'seni seviyorum' olmasa da şimdilik bu da yeterliydi. Köfteci ye doğru ilerlerken yemekte onunla konuşacaklarımın tasarısını yapmaya başladım..."İste geldiiik , buranın kaşarlı köftesi çok meşhurdur."
Köfteciye gelip oturduğumuzda yemekleri sipariş ettik . Fakat ben konuşmaya başlamka için yemeklerinde gelmesini bekledim. Umarım yine çekip gitmez. Aracı yok nasıl gidecek diye düşünsemde Dilan'dı bu ve ondan otostop da dahil olmak üzere herşeyi beklerdim. Buna ben müsade etmem o ayrı mevzu. Yemeklerimizde geldikten sonra artık konuşmaya başladım.
"Söylediğin şeyin ciddi olduğunu umarak sana bir takım açıklamalarda bulunacağım , tabi birde birkaç soru... Dilan seni seviyorum dedim çünkü seni yanım da görmek istiyorum. Pazar günü kahvaltı hazırlarkenki halim bir türlü gözümün önünden gitmiyor ve evdeki kokun... Sana bunu ispatlamak gibi bir hata yapmayacağım. Hata diyorum çünkü planlı olan şeyler daima hüsrana uğrar. İstanbul a da gelirken aklımda seni alıp getirmek yoktu. Konudan sapıyorum , artık bir şeylerin bilincinde ol ve ona göre davran. Yani kafana estiği gibi bir yerlere gitmek ya da arabayı zorla durdurmak falan bunları istemiyorum. Attığın adımdan haberim olacak. Ve bur süre Ela ve Mert dışında kimse bilmeyecek. " diye konuşmya devam ediyordum ki lafımı bölüp "neyi bilmeyecekler ? Sevgili miyiz sanki? Sadece seviyoruz birbirimizi . Ayrıca 8 yıl gibi bir süre yalnız kalıp da birden bu kadar sıkı koşullara ayak uyduramam ben. Sonra vay efendim laf söz dinlemiyorsun falan deme bana. Ben sana baştan söyleyim." diyerek gayet mantıklı olarak fikrini beyan etti. Kaldığım yerden konuşmya devam ettim.
"Peki haklı oalrak bunlara bir şure tahammül edebilirim ancak sende nasıl olsa bir süre böyle deyip cıvıtma. Mümkün oldukça kendini bu duruma alıştır. Hapis hayatı olacak demiyorum yani böyle bir ifade belirmesin yüzünde sadece gördün Fırat denen şerefsizi , haberim olsun nerede olduğundan. Bunu istiyorum. Anlaştık ? "
"Deneyeceğim."
"Güzeell... Seda konusuna gelince daha önce anlattım fakat tekrar bir anlatmak istiyorum."
"Anlatma Ali. Ben o gün yeterince Seda dinledim zaten. Daha fazlasına tahmül edemeyeceğim. Olur da aklıma takılan bir durum olursa ben sorarım zaten."
"Peki... Benim sormak istediğim bir şey... hayır yok. 8 yıl öncesi de zatrn çok umrumda değil. Bu kadar. Sorun var mı?"
"Var. Ben aşırı kıskanç biriyim Ali. Etrafında falan kız görmek istemiyorum. Evet hapisse hapis. Göz hapsi. Yanında kız istemiyorum. Baştan tanıştırmak istediğin birileri varsa tanıştır ama daha sonra karşıma biri çıkıp da "ah Barışcığııımm ne kadar özlemişim seniii..." derse o an onun saçını başını yolarım haberin olsun. He bir de... Seda'dan başka biri var mıydı?" diye soru sorup konuşmasını bitirdi. O kadar tatlıydı ki... sanki şu an kız görmüş gibi sinirlendi. Gözleri yine ateş püskürmeye başladı. Taklit yaparkende oldukça sempatikti. Ha bir dakika soru sormuştu.
"Hayır yok." diye bende sorusuna karşılık cevap verdim ve yemeğinin bittiğini görüp "istersen kalkalım." diye öneride bulundum. Kabul etti ve kalkıp düştük yola.Yemekten sonra arabanın sıcağı ile de birlikte uyuya kaldı. Uyurken sanki daha çok papatya kokusu yayılıyor. Nasıl bir şey anlamadım. Onu izlemeyi seviyorum. Hiçbir şey yapmasın ya da durmadan konuşsun , yerinde durmasın hiç önemli değil. Onu her zaman izleyebilirim. Gözümün önünden hiç ayrılmasın yeter.
Evlenmeyi aklımdan geçirmezken şimdi yanımdan hiç ayrılmasın istediğim birine sahibim... O günleri de göreceğiz papatya kokulum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nasıl Olur Bilmem Ki ?
RomanceBir Çarşamba Günü oldu ne olduysa ... Adam kızı gördü sevdi , kız adamı gördü önce nefret etse de sonra sevdi. İzmir de geçen bir aşk hikayesi. Günümüzden tam 8 yıl sonrası. Gerçek olmasını dilediğim kısmi hayallerim... Nasıl Olur Bilmem ki? sonunun...