4.Bölüm - Aramıyorum , Bakınıyorum İçime

44 1 0
                                    

"İşte geldiik."

Onunla konuşurken yola pek dikkat etmemişim kafamı çevirdiğimde şahane bir manzara ile karşılaştım. "Burası çok güzel Ali."

"Hepimize iyi gelecek burası..."

Arabadan inip pansiyona doğru ilerledik.Ahşap uzun bir kulübe düşünün yan yana 4 oda var hepsi tek merdivende bulusuyor. Her yer yemyeşil. Ela burada hiç durmadan koşar :) Bende hiç durmadan yatarım. Ohh bee :)

Biz gelene kadar neredeyse akşam olmuş . Odalara yerleşip buluşma kararı aldık. Elimden geldigince cabuk hazırlanıp Ela'nın yanına gittim. Erkekler gelmeden önce biraz fiskos yapalım diye . Elada hazırlanınca beni soru yağmuruna tuttu. Hey genelde bunu ben yapardım. Arabada gelirken konuştuklarımızı ve kimliğimi düşürdüğümü söyledim. Bakın simdi Ela " kızım senin sadece çantan degil ki hayatın dagınık , dogru demis adam sen kendini de unutursun bir yerde." diyecek.

" kızım senin sadece çantan degil ki hayatın dagınık , adam seni daha 2 gündür tanıyor ibretlik tespit yapmis ya. kendini de unutursun sen bir yerlerde."

Hahhahahaha ben demistiiim :) ben kendi kendime gülünce Ela "sen iyice manyaklaştın. Hadi hadi yürü gidelim Mert beklemeyi sevmiyor."

"Hayatım hadi ama ya nerde kaldınız?"

"Azıcık ama bak azıcık (isaret parmaginin ucunu göstererek) sohbete dalmışız da ... "

"Balık mı kırmızı etmi yersin?"

"Hı? Ali bana mı dedin?"

"Evet , daldın gittin..."

"Kusura bakma başım ağrıyor da biraz"

"İlac ister misin?"

"Yemekten sonra alırım siddetlenirse. Ha bu arada mümkünse kırmızı et istiyorum "

"Tabi..."

...

Mert, Ela ile hararetli hararetli yarınki spor planlarını anlatıyor , Ela da keyifle dinliyordu. Bayılıyorum onlara ya , devriyeleri olmazsa her pazar sahilde deli gibi koşup sonra da kahvaltıya gidiyorlar. Off off ne olacak bu yalnızlığım benim ya...

"Sustun?"

"Dalmışım kusura bakma . İnsaatı süren projen var mı ?

"Var tabi ki ; Üçkuyularda var bir proje , birde arsası için uğraştığım Buca da var. Ama Buca'daki biraz zorluyor. Sen ne davalarına bakıyorsun ?"

"Aslında her davaya bakıyorum. Savcı olmak istediğim mecbur kalıyorum. "

"Ya bizim ofis avukatı kaçtı da... "

Çok güzel gülüyor... Ne düşünüyorum ben!

"A aa neden ? Acaba ona ne yaptın da gitti? "

"Aşk olsun sana ama ya... Ben o kadar kötü bir adam mıyım? "

"Hahahha bir düşün kendini koy benim yerime , çok mu iyisin?"

"Haklısın. Konuyu kapatsak ? Çünkü hâla atlatamadım da .."

"Olur. Ee Buca daki arsa neden zorluyor?"

"Başka bir ofis var ve baya sıkı bir rakip , hani pek tekin olmayanlarından... ihaleye kaldı. Ve benim avukatım yok ."

"Ne zaman ihale ? "

"1 hafta var."

"Arazi şartları neler ? Kaç dönüm? "

...

"Sabah 7 de şahane olur buranın havası. Kimselerde yokken sessizce yapalım sporumuzu. Ama birtanem yarın seni biraz zorlayacağım haberin olsun. Biraz paslandın sanki.."

" belim ağrırsa sonra surat yapmak yok o zaman Mert Bey!"

"Aaaa olmaz ki öylee "

"Tamam tamam ben varım."

"Kahvaltı servisi 10 da başlıyor. 3 saat bize çok iyi gelecek."

...

"Tamam o zaman kabul ediyorum ihalede sizinle olmayı :) "

"Teşekkür ederim beni çok büyük bir yükten kurtardın."

"Önemli değil. "


Yemekten sonra Mert ve Ela biraz çevreye bakınacaklarını söyleyip gittiler. Bende odama çekildim. Ama çok sıkılınca göle doğru yürümeye başladım. Iskeleye oturdum. 2 gün içinde yaşadıklarıma bak. Dün evden kendimi dışarı nasıl atsam diye düsünürken önce hastanede sonra da Abant'ta buldum kendimi.

Ali hoş adamdı. Hoş demek az kalırdı aslında. Esmer , uzun boylu , atletik vücuda sahip , sert yüz hatları ve çatık kaşları var. Ama gülünce sadece gözlerinin içi ve itina ile dizilmis dişleri burdayım diye bağırıyor resmen. O çatık kaşlarının yerini yumuşacık bir yüz alıyor...

"Üşümüyor musun?"

Yerimden sıçradım korkudan. "Off Ali korkuttun. Tatlı bir üşüme rahatsız etmiyor yani."

"Ne arıyorsun burada?"

"Aramıyorum fakat bakınıyorum ne var diye."

"Nerde gölde mi?"

"Hayır be , karanlıkta ne bakınacağım gölde. İçimdekilere bakınıyorum."

"Hımm neler var içerde?"

"Üşüdüm ben , iyi geceler Ali."

"Sanada Dilan."

...

Sabah kahvaltı için hazırlanmaya başladım. Ela uzun çiçekli elbisemi koymuş canım ya... Onu giyindim , saçlarımı da salaş bir örgü yaptım. Biraz rimel , biraz parlatıcı ve birazcık allık. Hazırım.

"Günaydın ."

"Günaydın. Mertler daha yoklar ortada . Bekleyelim mi yiyelim mi ?"

"Onlar spora başladılarsa dönmezler kolay kolay. Yiyelim."

"Peki..."

...

"Biliyor musun dün akşam sana birşey söyleyecektim , eğer biraz daha yanımda kalabilseydin.."

"Kusura bakma başım ağrıyordu ve üşümüştüm."

"Dün benim doğum günümdü."

Nasıl Olur Bilmem Ki ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin