15.Bölüm - Ağlasam mı Gülsem mi?

26 1 0
                                    

Ali ile yemek yemek için Kordon'da bir restaurant seçmiştik. Ben kendime milyon kez bu adamla görüşmek istemediğimi söylememiş miydim ?

Yemeklerimizi sipariş etmiştik fakat Ali -garsonlar tarafından tekrar rahatsız edilmemek için olsa gerek- hâla konuşmaya başlamamıştı. Bu da yetmezmiş gibi onunla görüşmediğim dört gün içinde neler yaptığımı sordu. Onunla konuşmak istemiyorum! O zaman neden hâla buradayım? Neden anlatacaklarının inandırıcı olmasını diliyorum?

Bende sakin sakin p.tesi günü Korhanla dava da karşılaştığımızı ve sonra oturup sohbet ettiğimizi , daha sonra da ihaleye katılma kararı aldığımı anlattım. Ona ne yaptığını sorduğumdaysa "seni düşünmekten arta kalan zamanlarda ihale için ne yapmam gerektiğini düşündüm." dedi.

"Hımm..."

"Bir şey demeyeceksin biliyorum. Deme de zaten. Fakat sana bugün anlattıklarımdan ve söyleyeceklerimden sonra karşına çıkmayacağım. En azından kasıtlı olarak yapmayacağım bunu."

"Teşekkür ederim." Teşekkür ettiğim Ali değil garsondu. Yemeklerimiz gelmişti ve ben yine cevap vermekten kurtulmuştum. Aslında -avukat olmanın verdiği bir hazırcevaplılıkla- çok çabuk cevap veren bir insanımdır fakat 1 haftadır dilim bağlanmış durumda. Tek kelime edip de bu adamı susturacak potansiyele sahip değilim. Suyundan bir yudum alıp o etkileyici ses tonu ile konuşmaya başladı .

" Yaklaşık altı yıl önce oldu Seda ile tanışmamız. Daha doğrusu görücü usulü gibi bir şeydi. Anneanneme altın gününde bir fotoğrafta göstermişler Sedayı. Gülme ya ciddiyim. Nasıl olduğunu hâla bende çözebilmiş değilim ama kabul edip buluştum. Bir oldu , iki oldu , üç oldu derken samimi bir sohbet ortamı oluşmaya başladı aramızda."

"Ne kadar samimiyse artık kız hâla düşememiş yakandan." diye lafını kesip bariz ortada olan kıskançlığımı gözler önüne serdim.

"Evet biraz fazla samimiydik... Gel zaman git zaman görüşmelerimizde yalnızlığımızdan yakınıp , o boşluğu tamamladığımızı dile getirdik. Ailelerimiz zaten tanışıyordu. Birden kendimi nişanın ortasında parmağımda yüzükle buldum. Evlenme teklifi ettiğimi hatırlamıyorum ama. Sonradan fark ettim ki bu kız ne benim kafa dengimde ne de hayatımı geçirip her sabah yüzüne bakarak uyanmak istediğim biri... Biliyorum biraz adice ama başka bir yolu yoktu ve bende göstere göstere aldattım. Nişanı attı Seda. Bana istediğimi -özgürlüğümü- geri verdi. Şimdi... Gelelim bunları sana neden anlattım ve neden bilmeni istiyorum. Çünkü beni adi bir adam olarak tanımanı istemiyorum. 'Ama öylesin' der gibi bakmayı keser misin! Ben adi bir adam değilim. Eğer Seda ile biraz daha nişanlı kalsaydım kendimi nikah masasında bulurdum ve bu kez geri dönmek için gerçekten çok geç olurdu. Bak Dilan... Nasıl oldu , nasıl başardın bilmiyorum ama hayatımın orta yerinde lap diye birgünde seni buldum. Asla şikayetim yok. Yanlış anlama. Aksine hayatımın en güzel ve en b.ktan 8 gününü seninle geçirdim. Seni görmediğim şu 4 gündür fikrim ve düsüncelerim senden öteye gitmiyor. Sana annem üzerine yemin ederim ki seni o çarşamba günü gördüğüm andan beri seviyorum. Nerede olduğumuzu umursamadan gözlerindeki öfkeyle bağırırkende sevdim , üstüme kustuğun halinle de. Hayatımın en huzurlu anını yaşadığım dizlerini de , papatya kokunu da çok sevdim. Bir hafta içinde o kadar hızlı oldu ki. Sana bunları sadece bir kere söyleyeceğim ve konuşmamın başında da dediğim gibi bir daha -sen istemediğin sürece- planlı bir şekilde çıkmayacağım karşına. Seni seviyorum Dilan . Senden ayrı gećirdiğim saatleri de aklım senin yanında geçirdi ve bu katlanılır gibi bir durum değil. Yani şöyle ki bırak aklım bende kalsın ama kalbini ver bana. "

Söylediklerinin karşısında ne yapmam gerektiğini hiç bilmiyorum. Ben 8 yıldır yalnızım ve 8 gündür tanıdığım bir adam gelmiş bana bunları söylüyor. Allah'ım tamam biliyorum birden çıkacaktı karşıma ama bu da fazla ani olmadı mı? Her ne kadar o bilmese de bende onu seviyordum. Korhan onu anlatırken içimde kelebeklerin uçuştuğunu hissettim. Dosyayı incelerken satır aralarında gülüşü düştü yüzüme ve Çiğdem , Seda ile nişan attığını söylediğinde içime ökküzler oturdu. Ne yapmalıyım? Ne demeliyim şimdi ben bu adama ? En iyisi zaman istemek sanırım. Ela'ya da sorarım hem. Off şimdi birden cevap vermek istemiyorum.

"Ali... yemek için teşekkür ederim . " deyip elimi çantama attım ki "Hesap numaranı verde parayı yatırayım hesabına. İş ilişkisi bari olsun?" dedi.

"Yemekle ödeştik. Kendine iyi bak." dedim ve arabama doğru yürümeye başladım. Yolda Elayı arayıp nerde olduğunu sordum. "Evdeyim ohh mis gibi pijamalarımla oturuyorum sakın çıkartma beni dısarı." dedi. "Yok..." dedim "Benimde eve gelesim var zaten..."

Yol boyunca söyledikleri yankılandı durdu arabanın içinde. Eve geldiğimde bende üzerimi değistirip Ela'nın yanına geçtim. "Ne o ? Neyi var Papatya Kokulunun? " deyip gülümsedi.

"Hiç havamda değilim ve yardımına ihtiyacım var." deyip başladım bildiklerimi , olanları ve Ali'nin söylediklerini anlatmaya. Canım arkadaşım hiçbir şey demeden dinledi ve ben sustuğumda " Sende onu seviyorsun. Neden hâla bu kadar düsünüyorsun ki? " dedi.

"Elaaa . Ben onu sevmiyorum. Yani tamam belki azıcık. "deyip gülmeye başladım. Biz daha öncede böyle yapardık ve o azıcık dediğimiz şey hep çığ olurdu.

"Diloşem , kasma kendini. Bu kadar yıl beklemişsin ve karşına gözlerinin içini güldüren bir adam çıkmış . Neden kendine eziyet ediyorsun? Bırak ve yaşa. Ben senin kampta da , dizlerinde uyurkende Ali'ye nasıl baktığını gördüm. Hadi o olanları bırak az önce anlatırken gözlerinin içinden hâla Ali geçiyordu kuzum." dedi. "Hep haklı olmandan nefret ediyorum biliyorsun değil mi?" dedim çocuksu bir sitemkarlıkla. "Biliyorum baş belası biliyorum." dedi ve kalkıp mutfağa geçti. Ordan seslendi " bi kahve?"

"Heeerrr zaaamaaannnnn " diye deli gibi bağırıp tekrar Ali'yi düsünmeye başlamıştım ki Ela'nın ayak sesleri ile kendime geldim.

"Siz ne alemdesiniz Mert'le?" diye kendimi bırakıp artık onu düşünmeye başladım. Gülümsedi ve sonra "Evleniyoruuuuzzzzzz....!" diye bağırdı.

Nasıl Olur Bilmem Ki ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin